Bro Çeviri Portekizce
272 parallel translation
Biz birleşmeliyiz, bro'.
Nós temos que ficar juntos nisto, bro'.
- Pistol : Ne yazıyorsun, bro'?
- O que você escreve, bro'?
Bence sen gerçekten fıttırdın dostum.
Eu penso que está mesmo apanhado, bro.
Bu kez farklı dostum... sadece daha büyük değil.
Isto é diferente Bro.. não apenas maior.
Al şunu, gözüm görmesin. Ufaklığa aldım dostum.
Aqui está o carro, bro.
Söyle ona, MacArthur Park'ta Baby Bro'yu vurduğunda ben de oradaydım.
Diz-lhe que eu estava lá quando ele alvejou o Baby Brock no MacArthur Park.
Baby Bro'yu nerede vurdu?
- Onde é que ele o alvejou?
- Sizi gördüğüme sevindim.
- Feliz em vervocê, bro.
Bu holigan sizi putperestliğe kabul töreninin bir parçası yapmaya çalışıyordu.
parece, Sua Eminência. Esse vândalo queria dar-lhe uma bro... como parte de um ritual de iniciação pagã.
Bro, gitmen gerekiyorsa seni Miami Beach'e bile götürürüm
Meu irmão, até te levo a Miami, se tivesses que ir para lá.
Bro, hayatını kurtardım.
Irmão, acabei de te salvar a vida.
Evet kardeşim bişeylerde yakabiliriz.
Yeah, bro, ou explodir algo.
Kanka!
Yo, bro.
Tamam, kanka.
Tudo bem, bro.
Fırça nasıl, Van Gogh?
Como vai o pincel, Van Bro?
Senin zamanında kek mi pişirmen gerekiyordu, Van Gogh?
No teu tempo tinhas de fazer bolachas, Van Bro?
Naber, bro?
Como vai isso, mano?
Canlı yayın bro.
Está em directo.
Gel buraya, kardeşim.
Anda cá, bro.
Hoşuna giden ama konuşmaktan çekindiğin bir kız gördüğünde... cesurca harekete geç.
Tu vês uma rapariga de que gostas e a quem tens medo de falar... bro, dá um passo em frente.
- Seni seviyorum.
- Bro. - Eu amo-te, bro.
- SağıI kardeşim.
Tu eras bastante bom. - Obrigado, bro.
Baksana, eğlendiğimizi söyIüyorum dostum.
Ei, meu, Estou a tentar dizer-te Que estamos a divertir-nos, bro.
- Seni görmek güzeI kardeşim.
- Que bom ver-te, bro.
HERHANGİ BİR ŞEY KADAR ZİHİNSEL
MENTAL COMO TUDO Está tudo bem, Bro?
Van Bro, sen kadınlardan anlıyorsun.
Estás a elevar rabos e mamas a outro nível, Van Bro.
İyi işti Van Bro.
Bom trabalho, Van Bro.
Hoş bir kahverengi dostum.
Sou moreno claro, bro.
O gitti Bro.
Só restava uma dessas coisas. Ele morreu, mano! ele está morto, meu!
Yani, çok aşırı, kardeş, en iyi orkestra.
Quero dizer, os Extremo Bro, são os melhores. Olha para eles.
Sağol, kardeşim.
Obrigado, bro.
Ve geri kalanımız, seni affetmeyeceğiz, kardeşim.
O resto de nós, não te vamos perdoar, bro.
Sakin ol, dostum.
Aclama-te, bro.
Afedersin, onlar benim taşaklarım, birader.
Desculpa, estes são os meus tomates, bro.
- Kim korkmaz dostum, bilirsin.
- Quem não está, bro, sabes?
Bütün bina boş.
Bro... a casa está vazia.
Kardeşim.
Bro.
Babam geldi kardeşim.
O pai está aqui, bro.
Polis, bunlar polis adamım!
É a polícia, bro, a polícia!
Clothes Over Bro's un hastane önlüğü tasarımları da yapması... gerektiğini hatırlatıyor. Bu şeyler içinde ölmek istemem.
O que me lembra que a Clothes Over Bro's devia desenhar roupa de hospital, pois não me apanhavam com isso vestido.
Hayır, aslında Clothes Over Bro's için bir hamile kıyafeti serisi yapmayı düşünüyordum.
Não, na verdade, estou a pensar fazer uma linha de roupa pré-natal para a Clothes Over Bro's.
Ve şimdi de, Hoes over Bros'un en son dizaynını sunuyoruz... tasarımın sahibi Brooke Davis.
A seguir, apresentamos a última linha da clothes Over Bro's, da estilista Brooke Davis.
Açık olsa iyi olur, dostum!
É, melhor que esteja aberta, bro!
Hayır ahbap.
Não, bro.
Sen kazandın birader.
É por aí, bro!
Takılıyorum kardeşim.
- Numa boa, bro.
- Hayır, her şey yolunda.
- Não, não, meu. está-se bem, bro.
Sola çekiyorum.
Uma beca para a esquerda, bro.
Gerçek Kral Julien karşınızda.
Rei Juliano... O próprio... Entra a abrir, brô...!
Tüm sorumluluğu almalıyız, değil mi Bro?
Todos confiamos em ti, certo, mano?
Bak ya şu adama. Tütsülerimin ve buhurlarımın hepsini yakma.
Cuida aí, brô... não queimes o meu incenso e a minha mirra toda.