English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ B ] / Burası mı

Burası mı Çeviri Portekizce

6,659 parallel translation
- Arka bahçeniz burası mıydı? - Burası arka bahçe.
- Isto é no teu quintal?
- Tek çıkış burası mı?
- Esta é a única saída? - Sim.
Sarayda 100'den fazla oda var ve, sana burası mı lazım?
Há mais de 100 divisões neste castelo, e vós precisais desta?
Mahallen burası mı?
É este o teu bairro?
Aynı anda çift yer olan bölge burası mı?
Esta é a zona de bilocalização?
- Burası mı? - Çok fazla araba var.
Cheio de carros.
Tamam, burası mı?
Ok, aqui?
- Beni öldüreceğin yer burası mı?
- É aqui que me matas?
- Burası mı?
- Ali?
- Burası mı?
- É aqui?
- Burası mı? - Hı hım.
Aqui?
Büyüdüğün yer burası mı?
Foi aqui que cresceste?
Toplantı salonu 7 burası mı?
Esta é a Sala de Reuniões 7?
Yani senin, daha janjanlı tabirle "hipotez" ine göre eğer adamlar bir yerde olacaksa orası burası mı?
Portanto, pela tua, falta de palavras, "pressupostamente", se eles existirem, estariam por aqui?
- Adresine bakmıştım, burası değil.
Verifiquei a tua morada, na Internet e não é esta.
Burası tehlikeli biyolojik malzemeleri sakladığımız yerdi.
Era aqui que guardávamos os materiais biológicos perigosos.
Burası benim yaşadığım yer.
Esta é a minha casa.
Burası Asgard'da hatırladığım bir yer değil.
Este não é um sítio de Asgard que reconheça.
Burası "S.H.I.E.L.D. ajanıyım" diye bağırıyor resmen.
Tudo aqui diz : "Agente da S.H.I.E.L.D."
Yaptıklarımız birbirimiz için önemli, ama burası, bu ev...
O que fazemos é importante para cada um de nós, mas isto, pode ser
olayların tam ortasındasın burası muhterem potterın muhiti o her zaman ve her yerde böyle bişey beklerken bu fırsatı kaçırır mı sanıyorsun?
- Olhe em seu redor, Detective. Isto é complexo. De entre todos os lugares e todas as horas, tinha que fazer algo assim no "quintal" do Reverendo Potter?
Sanırım benim için doğru yer burası.
Mas agora, acho que este é o lugar certo para mim.
Sanırım burası, tam bana göre.
- Acho que fico bem aqui.
Sanırım burası, yollarımızın ayrıldığı yer.
Acho que esta é a hora em que nos separamos.
Burası benim memleketim, söylemek hiç hoşuma gitmiyor ama bu devasa şeyle savaşmak için hayatlarımızı tehlikeye atmanın alemi yok.
- Está é minha cidade natal, detesto dizer, mas não há razão para arriscarmos as vidas a lutar contra aquilo.
Cubby Bear takımının Chicago'nun sporsever ihtiyacını karşıladığını düşünme gafletinde bulunabilirsiniz ancak burası her defasında bir bukalemun gibi sürekli rengini maviden punk moruna çevirmesiyle bilinir.
Podem pensar que o Cubby Bear só é frequentado por fãs de desporto de Chicago, mas de vez em quando este lugar transforma-se completamente, e muda as suas cores do azul dos Cubs, para o roxo punk. Este lugar está a ganhar imensos fãs.
Burası Prince'in odası mı? Evet.
Foi aqui que instalaram o Prince.
- Yoksa burası Porter Wagoner süiti mı?
- Este é o camarim "Porter Wagoner".
Burası benim toprağım!
Esta é a minha terra!
Burası çalışma hakkı olan bir konak bayım.
Deixe fora da porta as suas manhas sindicais.
Burası özel bir üniversite ve tüzükte de bir dava söz konusuysa polise yardım etmek zorunda olduğu yazıyor.
É uma Universidade privada sob mandado, podem cooperar com qualquer investigação, com a devida causa.
Sanırım burası büyü engelleyici sınır oluyor. Bu da demek oluyor ki Mystic Falls'da bir psikopat dolaşıyor ve içeride onu durdurabilecek bir tane bile vampir yok.
Acho que isso é... uma fronteira anti-magia, o que significa que há um psicopata em Mystic Falls.
Burası halka açık bir yer ve burada durma hakkımız var.
É um lugar público, e temos o direito de ficar aqui.
- Burası mı?
O quê, aqui?
- Burası Kanada mı?
- É o Canadá?
İşgal yasasına göre burası kıyı başımız.
De acordo com o plano do Führer, esta região é a nossa cabeça de ponte.
Vay anasını satayım, burası şato gibi.
Virgem mãe, é um palácio.
Burası bir süre evimiz olacak, tamam mı?
Esta é a nossa casa por um tempinho, sim?
- Şöyle yapmasak? - Burası mı?
- Aqui?
- Adını sormak istemiştim... - Benim durağım burası.
- Queria perguntar o nome dela.
- Burası benim evim, tamam mı?
A casa é minha, está bem?
- Burası benim sanırım.
Acho que este é o meu.
Sanırım burası.
Acho que está aqui.
Burası daha mısır tarlasıyken o taşın oyuluşunu izlemiştim.
Vi quando a colocaram aqui, isto não passava de um campo de milho.
Burası Zümrüt şehri ve ben de herkesin iplerini çekiştiren perdenin arkasındaki adamım. Herkesi mutlu ve güvende olmasını sağlarım.
É como num conto de fadas, e eu estou por detrás da cortina e movo as peças, e mantenho todos felizes e a salvo.
- En iyi kısım burası.
Este é o melhor momento.
- Burası sıcak mı oldu ne?
- Está calor aqui?
Hatırladığım kadarıyla burası senin masandı.
A tua mesa, se bem me lembro.
- Burasını anlamadım. - Gitsene be!
- Isso não percebo.
Burası yaşadığım yer benim!
- Eu trato disto. Eu moro aqui.
Çalışma ruhsatım olmadan çalışabileceğim tek hastane burası.
Este é o único hospital que me vai deixar trabalhar sem minha licença.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]