Düşünmek mi Çeviri Portekizce
207 parallel translation
Onları düşünmek mi?
Nunca pensa no seu pai ou a sua mãe?
- Ne yapmak istiyorsun, oturup düşünmek mi?
- Que queres fazer, sentar-te e pensar?
- Düşünmek mi?
- O que acho?
Gerçekten böyle mi düşünüyorsun, yoksa böyle düşünmek mi istiyorsun?
É o que realmente crês ou só o que gostavas de crer?
- Buna düşünmek mi diyorsun?
Chama isso de "pensar"?
Düşünmek mi?
A pensar?
Düşünmek mi?
- A pensar? - Isso mesmo.
- Düşünmek mi?
- O que achas?
"Düşünmek mi" Durmadan beni tekrar ediyor.
- O que acho? "O que acho?" pelos céus, parece um eco.
- Onlar gibi düşünmek mi?
- Pensar como elas?
Düşünmek mi?
Pensar na vida?
- Düşünmek mi?
- Achar?
Yeniden düşünmek mi?
Penso outra vez?
Düşünmek mi?
Estou certo.
Tamam, düşünmek mi istiyorsun?
Queres pensar?
Tamam, düşünmek mi istiyorsun?
Ok, quer que começemos a pensar?
Bu deney yüzünden, bir zamanlar kazığa bağlanmış büyücüler gibi yakıldığımızı düşünmek ilginç değil mi?
É interessante pensar-se que noutros tempos teríamos sido queimados vivos como feiticeiros por causa desta experiência.
Ne var ki bunları düşünmek için artık hayli geç, değil mi?
Porém, é um pouco tarde para pensares nisso.
O da bu konu hakkında düşünmek istemezdi, öyle mi?
Ela também não queria pensar, é isso?
- Böyle düşünmek istersin, değil mi?
- Gostavas que fosse isso, não gostavas?
Bu masum gibi görünen nesnenin böyle büyük bir iş.... kapasitesine sahip olduğunu düşünmek inanılmaz değil mi.
Simplesmente incrível, pensar que este inocente objecto é capaz de feitos tão grandes.
Kaybedeceğin şeylerdense bulacağın şeyleri düşünmek daha iyi değil mi?
Não é melhor pensar naquilo que vais encontrar do que naquilo que vais perder?
Sırların olduğunu düşünmek istemezsin değil mi?
Voce não imagina que tenha nenhum segredo, não é?
- Her şeyi ben mi düşünmek zorundayım?
- Terei de pensar em tudo?
Yılbaşına kadar neler olabileceğini düşünmek bile insanı korkutuyor, değil mi?
É aterrador imaginar o que poderia acontecer pelo Natal, não é?
Bu dükkanda her şeyi ben mi düşünmek zorundayım?
Será que tenho que pensar em tudo por aqui?
Aklımı mı kaçırıyorum yoksa sen ağzından "düşünmek" kelimesini mi kaçırdın?
Estou a ficar louco ou a palavra "penso" escapou-se dos teus lábios?
Bir demokraside yaşadığımızı düşünmek için yeterince saf değilsin, değil mi, Buddy?
Não és assim tão inocente para pensares que vivemos numa democracia, pois não, Buddy?
Bütün yapabildiğin kendini mi düşünmek?
E tu só pensas em ti própria.
- Her şeyi ben mi düşünmek zorundayım?
- Tenho que ser eu a pensar em tudo?
Yani buraya bunlar düşünmek için mi geldin?
Portanto, voltou cá para poder pensar sobre isso?
Bunu düşünmek zorundayız. Seni öldürme teknikleri üstüne bu şekilde mi yoğunlaşıyor.
Às vezes, quando estava mal... a única maneira de não enlouquecer... era concentrar-me na maneira de o matar.
- Düşünmek istediğim şey mi?
- O que eu quero pensar?
Tanrı aşkına, her şeyi ben mi düşünmek zorundayım?
Tenho de ser eu a pensar em tudo?
Düşünmek mi istiyorsun?
Quer pensar em alguma coisa?
- Herşeyi ben mi düşünmek zorundayım?
- Tenho de pensar em tudo?
Bir kez rutine... girdin mi, bir daha yaptıklarını düşünmek zorunda olmamak... beni hala şaşırtıyor.
Ainda fico admirado... que não se tenha que pensar naquilo que se faz uma vez estabelecida uma rotina.
Böyle düşünmek isteriz, değil mi?
Gostamos de pensar isso, não é?
Bunu düşünmek istemeyiz, değil mi, bayım?
Ooh! Não gostamos de pensar nisso pois não, senhor?
Peki bu konuda bir şeyler yaptığınızı düşünmek aşırı iyimserlik mi olur?
E eu posso assumir que já estão a fazer algo acerca disso?
Kaçış hakkında düşünmek, öyle mi, Harry?
Pensando em escapar, não estão, Harry?
- Oturup düşünmek mi?
- Sentado a pensar. E a falar ao telefone.
Cinque, bu konuyu düşünmek istemediğini biliyorum ama tek şansının ben olduğumu hiç fark ettin mi?
Cinque, eu compreendo que não queira pensar nisto, mas dá-se conta de que sou a sua única ajuda?
Evet. Bu fikri yeniden mi düşünmek istiyorsun?
Queres reconsiderá-lo?
Bütün bu kargaşaya sebep olduğunu düşünmek ne garip, değil mi?
Não é estranho pensar que toda esta barafunda, é por tua causa?
Böyle mi düşünüyorsun? Yoksa düşünmek istediğin bu mu?
Achas ou queres achar?
Evet... onun hakkında düşünmek istemiyorsun, değil mi?
Não queres pensar nela, pois não? Deixa-me refrescar-te a memória.
Acil Servis ihtisasımı yeniden düşünmek için geç mi sence?
Será tarde para reconsiderar a minha residência nas urgências?
Düşünmek mi?
Pensar o quê?
Düşünmek için mi?
Para poderes pensar?
Başka bir yerde yaşamayı düşünmek bile zor değil mi?
É difícil imaginar viver noutro lado, não é?