Iki mi Çeviri Portekizce
4,160 parallel translation
Sana bir kepçe mi iki mi, Lisa?
Uma ou duas bolas para ti, Lisa?
-... yoksa iki mi?
- Ou dois? - O quê?
Ayı kapanı gibi mi? Memelerin iki yandan da kapanıp avını mı kıstırıyor?
É tipo uma armadilha de urso onde as tuas maminhas se colam à volta do pulso e eles têm de roer a pata para sair?
Berlanti'nin mezarını iki saatte mi ne kazmıştık.
Cavámos a cova do Berlanti em quê, duas horas?
Bavulu iki kişilik mi hazırlayayım?
Devia fazer as malas para dois?
İki hafta önce mi?
Há duas semanas?
İki parmağını silah gibi cebine sokup "Bütün paranı ver" demek yetiyor, değil mi?
Meter uns dedos no teu bolso e dizer : "Dá-me todo o teu dinheiro."
İki gün önceki Westin Oteli adam kaçırma olayını duydun değil mi?
Ouviste falar do sequestro no Hotel Westin, dois dias atrás, não foi?
- Bilet mi? İki tane.
- Bilhetes?
İki kurbanın organları da nakil için alınmış olabilir mi?
Poderão ter sido os órgãos das duas vítimas retirados para transplante?
Ama inançla bilim, uzlaştırılamaz iki şey değil mi?
Mas a fé e a ciência não são basicamente irreconciliáveis?
Büyük bir avantaj, değil mi? Kızım doğurganlığını iki yakışıklı oğlan çocuğuyla kanıtlandığına göre Tanrının bu soylu düğünü kutsayacağından emin olabiliriz.
É uma vantagem, porque a minha filha já provou ser fértil com 2 lindos e legítimos filhos.
İki kuş ve biraz kokaine hediye mi diyorsun sen?
Realmente achas que duas pombas e um pouco de droga é um presente digno?
İki çocuğun var,... ve onların basına malzeme olmasını istemezsin değil mi?
Tens dois filhos, e não queres que isto saia na imprensa, não é?
Ama diyelim ki, iki taraf da birbirini uygun gördü o zaman sevgili kocanızın bir itirazı olmaz herhalde, değil mi?
Embora se uma união desejada fosse uma possibilidade o seu querido marido não poria objecções, pois não?
Aksi hâlde hem iki kol hem de iki bacak, değil mi?
Ou talvez o couro e o cabelo, certo?
Sik İm Bir ve Sik İm İki.
Ling Mi Um e Ling Mi Dois.
- İşkence mi? - Her iki ayaktaki ikinci ayaktarakları kırıkları yeniden oluşmuş.
- Fracturas remodeladas no segundo metatarso em ambos os pés.
Kumlu sahiller mi yoksa kayalıklı dağlar mı? Çünkü iki tane çok manyak çocuk yurdu buldum, birisi Miami'de.
Porque acabei de descobrir dois magníficos abrigos em Miami e...
yoksa Londra'da iki sıra park etmek mi?
Ou estacionamento em segunda fila em Londres, talvez?
Her iki araba sabote edilmişti değil mi?
Ambos os carros foram sabotados?
Paige'e tek Emily fiyatına neredeyse iki Emily aldığını söyledin mi?
Disseste à Paige que ela quase ficava com duas Emilys pelo preço de uma?
Bunların hepsi iki aynı partel için mi?
Estas são todas tiradas dos mesmos dois locais? Sim.
O bir filmin yarısın da girip iki dakika izleyip, bir görüşü edinmeyi mi?
Ele entrou a meio de um filme, assistiu a dois minutos e, tinha uma opinião?
Oğlumuzun birer anne babası olmasındansa iki tane annesi olması daha iyi olur demiştik, değil mi?
Mais valia o meu filho ter duas mães do que ver o pai morrer, certo?
Öyle mi? Para hususunda biraz meşgulüm bir de şu parti işi de var ve hanımefendinin bir iki günlüğüne şoföre ihtiyacı var.
Bem, o que se passa é que estou muito ocupado de momento, com a festa em breve e tudo mais, e a patroa, precisa de alguém para levá-la aos sítios nos próximos dias.
İki farklı ekipten insanların bire bir aynı şeyi söylemesi mi?
Fontes dos dois gabinetes a dizerem exatamente a mesma coisa?
- Evet, anlaştık. - İki saat mi?
Sim, temos um negócio.
İki Helikopter mi?
- Dois helicópteros.
Bu iki insan birbirlerini mi selamlıyorlar yoksa birbirlerini mi bıçaklayacaklar?
Essas duas pessoas parece que se estão a cumprimentar ou parece que se querem esfaquear?
Bir günde iki kere mi?
Duas vezes aqui no mesmo dia?
İki taraf da kazandı, herkes kendi işine dönebilir, değil mi?
Nem eu. Por isso, de volta à rotina.
Bir iki gündür buradasın, sevdin mi?
Mudaste-te há poucos dias, o que achas?
- İki bin mi?
- Dois mil menos?
- İki tanelerdi değil mi?
É verdade. Tens dois filhos, não é?
İki kişilik mi?
Para dois?
- BOYD'A SÖYLEDİN Mİ? - Futbol maçındaki iki şişkonun kıçının altındaki minder gibi hissettim kendimi.
Sinto-me como o assento de dois gordos num jogo de futebol.
Telefon mu? Bizi buraya adamın iki telefonu var diye mi topladın yani?
Trouxeste-nos aqui porque ele tem dois telemóveis?
Aynı anda iki yerde olmam gerekiyor, değil mi?
- Tenho de estar em dois lugares ao mesmo tempo, não é?
Bu da senin öğrenmen gereken bir-iki şeyden birisi değil mi?
Agora, uma coisa que sabes, umas coisinhas.
Yani, Bruce'un iki gündür yaptığı evi mi temizlemekti?
Então, foi isto que ele fez durante dois dias? Limpou a casa?
Sormam gerekiyor, iki şişe viski pazartesi akşamınızın rutini mi?
É normal beber duas garrafas de whiskey segunda à noite?
Güneyden mi girmemizi istiyorsun yoksa iki taraftan mı girelim?
É melhor irmos pelo sul ou cercá-lo pelos lados?
İki kızınız vardı, değil mi? Emma ve Michaela.
Você tem duas filhas, Emma e Michaela?
Tek gecelik işler bu aralar kaçtan gidiyor, iki - üç bin mi?
Quanto vale uma noite hoje em dia?
- Ben mi? İki numara olarak giriyorsun.
Vais ser meu auxiliar.
Ama iki düzine gülün "Yolumun kesiştiği ilk eski sevgilime koşmayacağım" diyecek hâli yok, değil mi?
Mas não há nada como duas dúzias de rosas a dizer que não voltarei para a próxima ex que me passar à frente.
Şirketinin halka arz edilmesine iki gün var ve sen Tribeca'yı boylu boyuna böyle mi yürüyorsun? Söyle bana Sinclair.
Dois dias antes da oferta e está a correr pela Tribeca?
İki kere mi?
Duas?
Görevde yeni olduğumun farkındayım. Ama genç bir suçlunun iki yıl erken transferini söylemeyi düşünmedin mi?
Eu sei que sou nova no cargo, mas não acha que me devia ter falado de um jovem delinquente transferido com 2 anos de antecedência?
Bu yüzden mi iki güne bir ortalıktan kayboluyordun?
Isthis porque você desapareceu todos os dias?