Izin ver Çeviri Portekizce
12,934 parallel translation
Kaynağa teklif yapmama izin ver, kanıtı getireyim.
Deixa-me fazer uma oferta ao informante e vou conseguir a tua prova.
- Bir saniye izin ver.
- Dá-nos um segundo. - Sim.
Sana kahvaltı hazırlamama izin ver.
Deixa-me fazer-te o pequeno-almoço.
Açıklamama izin ver. Ben...
Deixa-me explicar.
Yamacın sana nereye yuvarlanman gerektiğini söylemesine izin ver.
Tens que deixar a colina dizer-te para onde rebolar.
Geçişine izin ver bunu ona kendisi versin.
Autoriza-o a entregar-lha pessoalmente.
Plana bağlı kalalım, işimi yapmama izin ver iş bitince geldiğimiz gibi çekip gideriz.
Mantém-te fiel à história, deixa-me fazer o meu trabalho e podemos partir deste lugar tão facilmente como chegamos.
Bana izin ver baba.
Deixa-me fazer isto, papá.
- Olmaz, Kelly! - Bakmama izin ver.
- Deixa-me ver.
Ekibimiz için en iyisi bu. Yapmama izin ver.
É pelo bem da equipa, deixa-me fazer isto.
Tahmin etmeme izin ver.
Deixe-me adivinhar.
Lütfen. Sadece bitirmeme izin ver.
Por favor.
Çocuğu görmesine izin verme.
Não o deixe ver o miúdo.
- Sana dokunmama izin ver.
Deixa-me tocar-te.
O filmi izlemene izin verdiğimiz güne lanet olsun.
Maldito dia em que te deixámos ver o filme.
Lütfen izin ver.
Faça-me a vontade.
- Önce bir şey söylememe izin ver...
- Deixa-me dizer uma coisa primeiro.
Iyi misiniz Bay Gardener? İşte, izin ver sana yardım edeyim.
Está bem, senhor jardineiro?
- Neden? Ben izlemene izin verirdim.
Eu deixava-te ver.
Blarg halkla ilişkiler profesyonellerinden oluşturduğum özel ekibi tanıştırmama izin ver.
Permite que te apresente a minha equipa pessoal de profissionais em Relações Públicas Blarg.
Çıkarmasına izin ver.
Não o enfrentes.
Kızımla konuşmama izin ver.
Deixa-me falar com a minha filha.
- Açıklamama izin ver.
- Deixe-me explicar.
- Hayır, bitirmeme izin ver.
- Não, deixa-me acabar.
Mr. Johnson görüşmemize izin vermiyor.
O Sr. Johnson proíbe-me de a ver.
Susan, uh, seni kardeşim Reginald DeCourcy ile tanıştırmama izin ver.
Susan, deixa-me apresentar o meu irmão Reginald DeCourcy.
- Hayır, hayır. Devam etmeme izin ver.
- Deixe-me continuar.
Dedektifler bunlara diğer polislerin bile bakmasına izin vermiyor. - Biliyorum.
Detectives nem deixam, outros policias, ver estas coisas.
Bize bir dakika izin ver.
Dê-nos um minuto.
Bebeğim, bana bir saniye ver izin ver, olur mu?
Querida, dá-me um segundo.
Bu işi halletmeme izin ver.
Deixa-me tentar perceber isto.
Girmeme izin ver!
Deixa-me entrar!
Bir kaç ay izin ver kendine.
Tira um mês ou dois de folga.
Yanımıza gelmesine izin ver.
- Sim? Deixa-o aproximar-se de nós.
Onu çabucak öldürmemize izin verecektin. Çünkü şu andan itibaren onu yavaş yavaş öldüreceğiz. Bunu da canlı yayında göstereceğiz.
Devia ter deixado que o matássemos depressa, porque agora vamos matá-lo lentamente e emitir as imagens em directo para o mundo inteiro ver.
Sonuna kadar tadını çıkarmama izin ver.
Deixa-me aproveitar enquanto durar.
Bir iyi niyet göstergesi olarak ve herkesin kabilenizdeki barışı koruma çabalarımızı görebilmesini sağlamak adına buna izin vereceğim.
E como gesto de boa vontade e para assegurar que todos possam ver a sinceridade dos nossos esforços para manter a paz na sua tribo... irei permitir.
Anahtarı almama izin ver. - Nerede?
- Deixa-me pegar na chave.
Öyle söylememe izin verin, Werfel'in şokunu Ermeni yetimlerinin kaderinde gördükten sonra.
Permito-me afirmá-lo, depois de ver o choque de Werfel perante o destino dos órfãos arménios.
Bize izin ver David.
Faz-nos a vontade, David.
Yardım etmeme izin ver.
Deixa-me ajudar-te com isso.
Sana kanıtlamama izin ver.
Deixa-me te provar.
Hadi Sadece izin ver- -
Vamos. Vamos só...
- İzin ver kendimi sana affettireyim.
Deixa-me compensar-te.
Bana bir dakika izin ver.
Dá-me um minuto.
İzin ver de göreyim.
Deixa-me ver.
İzin ver gireyim hayatım.
Amor. Deixa-me entrar.
Karşılığında tek isteğim beni yanında götür. İzin ver ailemi bulayım.
Em troca só pedirei... que me leve consigo... para encontrar a minha família.
Orada oturup o suyun yepyeni TV'nin üstüne akmasına izin mi vereceksin?
Ficarias sentado a ver a água a pingar em cima da tua nova TV?
- İzin ver... - Whoa! Hey...
A sério, ele até me deixou...
İzin ver 100'ü koşayım.
Treinador, deixe-me correr os 100 metros.