Kayıp mı Çeviri Portekizce
3,289 parallel translation
Kayıp mı?
A Nagi desapareceu?
Kayıp mı oldun, dostum.
Estás perdido meu amigo?
Kayıp mı olduk?
Estamos perdidos?
Bu mülkü, çok uygun bir fiyata almış olmam onun kaybolmasında beni suçlu çıkarmaz. Kayıp mı oldu?
Ter comprado a casa a um bom preço não me incrimina no seu desaparecimento.
Kayıp mı?
- Falta?
En önemli tanığımız kayıp mı oldu?
A nossa testemunha principal desapareceu.
Kayıp mı oldu?
- Desapareceu?
- Kayıp mı oldun?
Perdido?
Kayıp mı?
Isso evita que sejamos descobertos.
Satranç partnerim Harold'ı kayıp mı edeyim?
E perder o Harold como parceiro no xadrez?
Kayıp mı?
Ela está desaparecida?
Tornavida kayıp mı?
Falta uma chave-de-fendas?
Kayıp mı oldunuz?
Perderam-se ou quê?
Evet benim Kahraman'ı kayıp mı ettik yoksa?
Perdemos o Kahraman?
Tüm bir şehir kayıp mı oldu?
- A cidade inteira desapareceu?
Diğer dantel kayıp mı?
- Falta outra?
Onu kayıp mı ettin?
Perdeste-o?
- Bıçak kayıp mı?
- A faca desapareceu?
Kayıp kişiler veritabanında hiç kayıp jimnastikçi ya da dansçı var mı diye bir göz atalım.
Vamos ver na base de dados de pessoas desaparecidas e ver se há ginastas ou bailarinas desaparecidas.
- Kayıp var mı?
- Está. - Houve baixas?
Evde kayıp bir şey var mıydı peki?
Sabe se falta alguma coisa na casa?
Kayıp olan mı?
A mulher desaparecida?
Kayıp Bay Carson'ımız da bir arkeolog.
E o desaparecido Mr. Carson é um arqueólogo.
Tatlım, eminim ki eğer Toby gerçekten kayıp olsaydı ailesi şimdiye kadar bildirirdi.
Querida, estou certa de que se o Toby estivesse desaparecido, a família dele já teria registado a ocorrência.
Yıkayıp ipe astığım birkaç çarşafın üzerinde bir otelin ismi vardı.
Uns lençóis que lavei e pendurei para secar tinham o nome de um hotel gravado neles.
Kayıp insanları bulan bir arkadaşım...
Conheço um tipo nas Pessoas Desaparecidas.
"Yalanlarımla, sahte şefkat ve empati gösterilerimle..." "... biraz daha uzattığım zamanım... " "... parmaklarımın arasından kum taneleri gibi kayıp gidebilirdi. "
E todos os minutos que extrai com as minhas mentiras com demonstração de afecto e empatia escorregavam das minhas mãos como areia por entre os dedos.
Kenya'nın kayıp kocasından bahsettiğini hiç duymadım.
Nunca ouvi a Kenya referir-se ao marido desaparecido.
Kayıp kişiyle ilgili aradım.
É sobre a pessoa desaparecida.
Yıkayıp hazırladım.
Já lavei estes.
Bugün Cujo'ya gelip de onun yerinde olmadığını gördüğümde şamdanların ve ekmek kızartma makinesinin sadece kayıp olmadığını anladım.
E hoje, quando cheguei ao "Cujo" e ele não estava lá, percebi que os candelabros e a torradeira não estavam desaparecidos.
Gidip başka kayıp bir şey var mı bakayım.
Vou ver se falta mais alguma coisa.
Tabi eğer etrafa bakıp, başka kayıp bir şey var mı diye bakmayacaksanız.
Querem ver se falta mais alguma coisa?
Tüm avcıları topladım Binbaşı ama birisi kayıp.
Comandante, procurei por todos os grupos de caça, mas falta uma pessoa.
Hatırlattığın için teşekkürler C4. Fakat gemimizin Void'ta kayıp olduğunun çok iyi farkındayım.
Obrigado pela lembrança, C4, mas estou ciente de que o nosso vaivém está perdido n'O Vazio.
Kenya'nın kayıp kocasından bahsettiğini hiç duymadım.
Nunca ouvi a Kenya a falar de um marido desaparecido.
Romalılar kayıp, Crassus kapımızdayken, benden Doctore'lik yapmamı mı istiyorsun?
Falta encontrar os romanos fugidos, Crassus está à nossa porta, e queres que me arme em doctore?
Yaşadığım kayıp ya da çektiğim acı düşünülmeden Cumhuriyet'ten sürüldüm.
Expulsaram-me da república, sem pensarem muito na perda ou no sofrimento.
Şu büyük delgeç kayıp ve sanırım onu en son sen görmüşsün.
Falta-nos o furador grande e acho que foste a última a vê-la.
Kayıp bir dizüstü bilgisayarımız var, ki bu da yeniden cinayete işaret eder.
Temos um portátil desaparecido o que nos podia apontar para um assassinato.
Kayıp bir yazılım mühendisi gibi biri.
Alguém como uma engenheira de software desaparecida.
Bakalım kayıp olan 7 yılı telafi edebilecek miyiz?
Vejamos se conseguimos compensar estes sete anos de tempo perdido.
Ne olur ne olmaz diye ayakkabılardan iz alıyorum. Merkeze gidip kayıp ve cinayet kurbanları veritabanına bakacağım.
Pelo sim, pelo não, vou tirar impressões digitais dos sapatos e procurar na base de dados da esquadra por pessoas desaparecidas e vítimas de homicídio.
Yarım parmak izlerinden üç sonuç çıktı. Üçü de kayıp olarak bildirilmiş.
As impressões parciais deram três resultados, todas foram dadas como desaparecidas.
Karides kokteyli öğrendiğimde içinde alkol yoktu. Ben merakımı kayıp ettim
Quando descobri que os cocktails de camarão não tinham álcool, perdi mesmo o interesse.
Kayıp bir kız duydun mu duymadın mı?
Souberam de uma rapariga desaparecida, ou não?
En azından Kayıp Şahıslar'a bakmış mıdır?
Pelo menos, procurou nas pessoas desaparecidas?
Ayrıca o zaman da bugün gibi tarikatımızın yaptığı kayıp ihbarlarını polisin pek ciddiye almadığını biliyorduk.
Além disso, achamos que naquele tempo e agora, a policia raramente leva a sério, as queixas da igreja.
TK'in rehabilitasyondan kaçıp kayıplara karıştığı gece kiminle yatakta olduğunu sana sorma hakkına sahip olmadığım gibi.
Assim como eu não tenho o direito de perguntar com quem estavas na cama na noite em que o T.K. fugiu da reabilitação.
- Sanırım kayıp eşyayı buldum.
Acho que encontrei o objecto desaparecido.
Kapı, kapı gezmelerini ya da kayıp bir kediymiş gibi ilan mı asmalarını istersin?
Quer que batam porta a porta ou que afixem cartazes?