Kaçmayın Çeviri Portekizce
392 parallel translation
Tamam, tamam, kaçmayın.
Está bem.
Lütfen kaçmayın.
Por favor, não fujam.
Benim arabamla kaçmayın da!
Não me importo, mas no meu carro não.
Bayan Catherine, bir daha sakın kaçmayın.
Miss Catherine, näo volte a fugir.
Fakat hepinize şimdi şunu söylüyorum, gecenin bir yarısı yılan gibi sinsice kaçmayın.
Mas digo-vos a todos vocês agora, não fujam a meio da noite.
Zenginsiniz diye kendinizi bağışlatmaktan kaçmayın.
Só porque são ricos e famosos... Ricos e famosos? Não o neguem.
Kaçmayın!
Separem-se! Separem-se!
Gidip dokuz yaşındaki kızlarla nişanlanarak hileye kaçmayın sakın.
E não penseis que vos safareis ficando noivos de raparigas de nove anos!
Kaçmayın, gelin!
Ei, voltem aqui!
Hey! Kaçmayın! Bekleyin!
Não fujam!
Kaçmayın!
Ali estão eles.
- Kaçmayın!
- Voltem aqui!
Kaçmayın!
Não fujam!
Kaçmayın.
Não fujas.
Ambar kapağını açarak kaçmayı denediler.
Tentam escapulir-se pela escotilha do almirante.
Köle pazarından kaçmayı planlayanın sen olduğu söylendi.
Soube que foi você quem planejou a fuga do mercado.
Kaçınız kaçmayı başardı?
Quantos de vocês escaparam?
Ama insanın kaçmayı bırakıp meselelerle yüzleşmesinin zamanı vardır.
Mas chega a altura em que um homem tem de parar de fugir e encarar as coisas.
Andy'nin kaçmayı planladığını duydum. Gemiden kaçmasını durdurmadım. Yapabilirdim.
Tem sido extremamente difícil para mim, tive de me forçar... a nunca interferir na vida pessoal de meus homens.
Evet, o ormandan kaçmayı başarabildiğiniz için bir kahramansınız.
De certa forma, você é um herói por ter conseguido escapar da selva.
Sanki bizi düşünerek oradan kaçmayı planlamışsın gibi.
Até parece que planeou a fuga a pensar em nós.
Estrovia'nın devrik Kralı Shahdov hazine fonlarıyla birlikte kaçmayı başarıp, Amerika'ya geldi.
O rei Shahdov da Estrovia que fugiu de seu pais com a Tesouraria, chegou à América.
Avrupa'nın dört bir yanında kaçmayı başaramayan yüzbinlerce Yahudi adına yaptık bunu.
Fizemos isso por centenas de milhares de judeus europeus... que não puderam sair.
İtirazıma karşın, kaçmayı özendirdiniz.
Apesar da minha objecção, encorajou a deserção.
Sen nasıl kaçmayı başardın?
Como conseguiste escapar?
Kaçmayı bırak. Atlas Okyanusu'na dayandın.
Pára de fugir, já chegaste ao Atlântico.
Sen kaçmayı başardın, öyle mi? Aynen öyle. Bir tek sen mi sağ kaldın?
Meu grupo foi aniquilado.
Seninle kaçmayı ben de istiyorum ama Fred bizi bulur ve hesabını görür.
Eu não me importo de ir se tu quiseres. Mas o Fred encontra-nos e vai vingar-se.
Kaçmayı dene, senin ve onların peşinde olacağım.
Tente fugir, e estarei atrás de si.
Kaçmayın!
Mas não precisa de fugir!
Sakın kaçmayı deneme!
Mecha-se! Vamos lá!
Kaçmayı başaran ikinci soyguncunun kimliği henüz belirlenemedi ancak polis memurları şu anda görgü tanıklarının ayrıntılı tariflerini değerlendirmekle meşguller.
O segundo assaltante, que conseguiu escapar, ainda não foi identificado, mas as autoridades estão a reunir uma descrição detalhada a partir de testemunhas no local.
Motorlarda hasarlı durumda, ancak hiperuzaya kaçmayı başarmışlar. Ta ki ana motorlarının ölümcül radyasyon yaydığnı anlayana kadar.
Os motores estavam danificados, mas conseguiram ir para o hiperespaço, então perceberam que o motor principal estava vazando radiação.
Görünüyor ki teröristler polis etraflarını kuşatamadan marketin arka kapısından kaçmayı başarmış.
Os terroristas aparentemente escaparam após atingir a frente desta loja antes de prédio ser cercado pela policia.
- Kaçmayın.
Não fujam.
Kaçmayın!
Nao saiam dai.
Sizin kaçmayışınızla aynı sebepten yapıyoruz.
Nós fazemos isto pela mesma razão que tu não fugiste.
Bak, bunları sonra konuşuruz. şu anda kaçmayı bırakmak zorundasın. Öylemi?
Chegou a altura de recuperar a sua vida e deixar de fugir.
A Takımı'nı hafife alma hatası yüzünden defalarca kaçmayı başardılar.
Subestimar os Soldados da Fortuna é exactamente o erro que permite que eles escapem uma e outra vez.
Biliyor musun, Garthe'ın hapisten kaçmayı başarabildiğine inanmak zor.
É difícil acreditar que o Garthe conseguiu fugir da prisão.
Durun kaçmayın!
Voltem aqui!
Jimmy Çarter'ın başkanlığı sırasında balonla kaçmayı başardı.
Ele conseguiu escapar durante a presidência do Jimmy Carter.
Pekala kadının İngiltere'ye ziyaret amacıyla geldiğini ve Harold'un onunla kaçmayı teklif ettiğni düşünebiliriz.
Então vamos supor que a rapariga estava em Inglaterra de visita e o tal Harold a persuadiu a fazer o que ele queria.
"Moreira, kimsenin kalmadığını düşünerek, çitin üzerinden atlayıp kaçmayı planlar."
Moreira, pensando estar só, vai pular o muro para escapar.
Ya şimdi tabana kuvvet kaçarsınız... ya da ekibimin gelmesini bekleyip o zaman kaçmayı deneyebilirsiniz.
Pode fugir agora... ou pode esperar que chegue a minha equipa e então tentar fugir.
Bu zenci haydutların ellerinden kaçmayı başarmış...
Este mouro conseguiu escapar de seu covil... ele sabe dos seus planos.
Amerika'ya kaçmayı planladığını söylüyorlar.
Dizem... É verdade que vais fugir para a América?
Açık fikirlerden kaçmayı bırakmak zorundasın.
Tens que parar de fugir dos sentimentos.
Çadırın girişinde hiç kan ya da sürükleme izi bırakmadı. Annesinin gözünün önünden bebeği taşıdığını belli etmeden kaçmayı başardı.
Não deixou sangue nem qualquer outros rastos na entrada da tenda.
Yerel şerif yetkilileri bu sabah eyalet hapishanesinden mahkumları yüksek güvenlikli devlet hapishanesine nakleden otobüs'ün Cascade dağında yoldan çıkıp kaza yaptığını açıkladılar 12 mahkum kaçmayı başarırken 6 tanesi ağır yaralı olarak olayın yerinde bulundu.
Autoridades locais informam que um autocarro... que trasportava presos da cadeia municipal... para uma prisão de alta segurança em Mount Cascade... tombou na estrada, facilitando a fuga de 12 presos. Seis presos continuam no local gravemente feridos.
Köpekbalığının teki peşimize takıldı. Kaçmayı denedik, ama ama sonra... Evet.
Primeiro, fomos perseguidos por um tubarão.