Kimi zaman Çeviri Portekizce
363 parallel translation
Havuzum kimi zaman bulanır.
Por vezes as águas do meu lago são turvas.
- Kimi zaman öyle.
Por vezes sim.
Kadınlar kimi zaman tuhaf şeyler yapıyorlar, değil mi George?
Achas que a minha dança os incomoda?
Biliyor musun, kimi zaman sabahları kalkıyorum onun yüzüne bakınca benim de ödüm kopuyor.
Sim? Madge, achas que devias deixá-lo andar por aí sozinho?
Kimi zaman buna Ütopya derler.
Por vezes chama-lhe Utopia...
Kimi zaman da Gençlik Çeşmesi.
Por vezes Fonte da Juventude...
- Kimi zaman aşırı huzurlu olur.
- Pode ser demasiado calmo.
Kimi zaman Kızılderililer, gangsterler ; kimi zaman da başka şeyler olur.
Se não são os índios, são os gangsters.
Bak kimi zaman lavlar yamaçtan denize ulaşana kadar akar.
Olha para as pedras, a cair no mar.
Kimi zaman insan kendini kaybedip aptalca şeyler yapabilir.
Às vezes agimos de uma maneira estúpida e louca.
Öyleydi, kimi zaman.
Era, às vezes.
Ota Irmağı'nın delta üzerindeki... yedi kolunda,... her gün belli saatlerde,... her gün tam o saatlerde, alçalıp yükseliyor sular. Balık dolu serin sular. Kimi zaman külrengi, kimi zaman mavi.
Os sete braços do delta da foz do rio Ota enchem e vazam à hora do costume, precisamente à hora do costume, com água fresca, rica em peixes cinzentos ou azuis, dependendo da estação e da hora do dia.
Kimi zaman bir kedi girip bakıyor.
Às vezes entra um gato para dar uma vista de olhos.
Kimi zaman öyle davranıyor ki, geçimini adam öldürmekten sağlıyor demezsin.
Às vezes comporta-se como um homem que não ganha a vida a matar.
Hakkımda çok şey duymuşsun,... kimi zaman patırtının tam ortasında kimi zaman, politikanın içinde.
Parece que deu valor à minha vida, e passei-a a calcar outros homens ou a ser calcado.
Kate, kimi zaman tiyatrodan tiksiniyorum.
Kate, às vezes eu abomino o teatro.
Leibnitz, hayattaki anlamlı rastlantılara dikkat çekti. Ne de olsa, hayat kimi zaman tesadüfi, kimi zamansa zaruri gerçeklerin bir bileşkesidir.
Leibnitz introduziu o contingente... as verdades contingentes a par das verdades necessárias é a vida quotidiana.
Unutma ki zincire vurulmak..... özgürlükten iyidir kimi zaman.
Vai mudar de idéia. Estar acorrentado, pode ser melhor que estar livre.
Benim işimde insan kimi zaman tuhaf şeyler istemek zorunda kalıyor.
Uma pessoa tem de pedir coisas estranhas no meu trabalho.
Kimi zaman geri alır sizden öncekilere olduğu gibi.
Há alguns anos, vieram muitos como vocês.
Hatta kimi zaman küçümsüyorum.
Às vezes, até os desprezo.
Ve söylemem gerekirse gerçek bir uyku iksiri. Kimi zaman öyle.
Devo dizer que é um excelente sonífero... pelo menos de vez em quando.
Kimi zaman neyin iyi olmadığını bilemezsin.
As vezes você não é capaz de julgar o que não é bom.
Şimdi, onun da bildiği gibi gerekli olan şey onun tek başına dışarı çıkmasıydı, kimi zaman bu günler sürüyordu ve sadece karnı acıktığında geri dönüyordu.
Então, como se ela soubesse o que se esperava dela... começou a sair sózinha, às vezes por alguns dias... e só voltava quando estava com fome.
Fare, böcek, kimi zaman da küçük kuşları yiyorlar.
Comem ratos, insetos e pássaros pequenos.
Kimi zaman herşeyden bıkkınlık geldiği oluyordu. Uzaklaşmak istiyordum.
Há dias em que fico farto de tudo, e gostava de deixar.
Ama kimi zaman etrafıma baktığımda ve bu kadar kaybı gördüğüm zaman bu kadar yıkım ve bu kadar üzüntü varken bir şeyler bana sesleniyor hayatı hissedebilme yeterliliğimizi kaybettiğimizi söylüyor.
Por vezes, quando olho à minha volta e vejo tanta coisa que falta, tanto que está destruido e também tanta tristeza, algo me diz que perdemos, com essas coisas, a nossa capacidade de sentir a vida.
Kimi zaman sahiden duygulanırım.
Às vezes até acho piada.
Kimi zaman her şey baştan sona anlamsız geliyor.
Por vezes parece inútil...
Kimi zaman bana yaptıklarından dolayı senden nefret ediyorum.
Às vezes odeio-te pelo que me fizeste.
Kimi zaman birkaç saat kesintisiz seni hiç düşünmüyorum.
Regozijo-me por cada hora que passa sem pensar em ti.
Kimi zaman her şeyin bize gümüş tepsilerde sunulduğu duygusuna kapılıyorum.
Tu e eu nascemos com colheres de prata na boca.
Kimi zaman ne düşündüğünü ne hissettiğini tam olarak biliyorum. O zaman sana karşı büyük sevecenlik hissediyorum.
Às vezes consigo ler-te a mente, e sinto tanta ternura.
Hatta kimi zaman, Elmyr'in de bazı pişmanlıkları vardır... benim de olduğu gibi.
Elmyr talvez tenha algum remorso assim como eu tenho por ser um charlatão.
Kimi zaman, belki de çaresizlik içinde kenetlenmiş iki insan gördüm. Küçük birer figürden ibarettiler.
Vi pares de pessoas muito juntas, talvez em desespero, fundidas numa figura minúscula.
Kimi zaman yanıp kül olması hiç de fena olmaz.
Às vezes, um incêndio não é tão ruim.
Kimi zaman sözümü tutarım.
Às vezes eu mantenho minha palavra.
Hala gencim ama yine de, kimi zaman bana ömrümün sonbaharına gelmişim gibi geliyor.
Sou jovem, mas, por vezes, pareço estar já no Outono da vida.
Kimi zaman bir gecede tüm Roma'yla yatıp, sabah hiçbir şey olmamışçasına kalkabilecekmişim gibime geliyor.
Por vezes sinto-me como se me pudesse entregar a Roma inteira numa noite, sem ter remorsos de manhã.
Kimi zaman o kadar çok istiyorum ki kollarının arasında olmayı ama seni sıkıntıya sokmamalıyım.
Mas por vezes sinto um enorme desejo de ter os teus braços à minha volta, e detestaria atrapalhar-te.
Kimi zaman günlerce benimle konuşmuyor.
Às vezes não me fala durante vários dias.
Kimi zaman kendimden öyle nefret ediyorum ki, artık kendimi düşünmeye tahammül edemiyorum.
Às vezes odeio-me tanto que nem consigo suportar-me.
Kimi zaman yeniden sıradan bir yurttaş olmayı çok özlüyorum.
Há momentos em que gostaria de voltar a ser um cidadão comum.
- Kimi zaman kötü düşmeler olabilir.
- Às vezes, podem ser más.
Döndüğünden beri gece-gündüz peşimi bırakmadı. Kimi zaman yalvararak, kimi zaman kızgınlık ve hiddetle.
Desde que regressou, tem-me importunado a toda a hora, umas vezes implorando, outras sendo violento.
Kimi zaman deliriyorum sanıyorum.
Sim. Às vezes penso que estou a ficar louco.
O zaman otur ve bana anlat bakalım, kimi sevdiğini.
Então, senta-te e diz-me de quem gostas.
Ve ben onun o gece arabasıyla nereye gittiğini bir kanıtlayabilirsem... kimi görmeğe gittiğini kanıtlayabilirsem... o zaman her şey yerli yerine oturtacak.
Se eu conseguir provar onde ele esteve nessa noite, provar quem ele foi visitar, todas as peças se encaixarão.
Kimi zaman bu anlama geldiği olur.
Você precisa encontrá-lo e desaparecerá. Ás vezes faz sentido ter medo.
Kimi dinleyecek o zaman?
Se não te ouve, quem ouve?
Koğuştaki kimi insanların programa ayak uydurması çok, çok uzun zaman alabiliyor.
Neste pavilhão, alguns homens demoram muito tempo a adaptar-se a um horário.
zamanı 41
zaman 286
zamanında 22
zamanla 88
zaman geçiyor 44
zamanım yok 137
zamanlama 22
zamanın var mı 17
zaman yok 141
zaman doldu 144
zaman 286
zamanında 22
zamanla 88
zaman geçiyor 44
zamanım yok 137
zamanlama 22
zamanın var mı 17
zaman yok 141
zaman doldu 144
zamana ihtiyacım var 37
zamanımız azalıyor 34
zamanım var 22
zamanım olmadı 22
zaman geldi 92
zamanımız tükeniyor 18
zamanı gelince 71
zamanın var 16
zamanı geldi 236
zamanını boşa harcıyorsun 43
zamanımız azalıyor 34
zamanım var 22
zamanım olmadı 22
zaman geldi 92
zamanımız tükeniyor 18
zamanı gelince 71
zamanın var 16
zamanı geldi 236
zamanını boşa harcıyorsun 43