English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ N ] / Ne yani

Ne yani Çeviri Portekizce

16,170 parallel translation
- Amacın ne yani?
- Com que fim?
Ne yani?
- E então?
Ne yani, annem kokainman olduğu için mi yoksa zenci gettosunda eğitimsiz ve fakir yetiştiğim için mi üzüldüğümü düşünüyorsun?
E achas que sou transtornada porque a minha mãe consumia crack ou porque cresci pobre, negra e iletrada numa selva urbana?
Ne yani, gidip taklit yapmak için mi izinliyiz?
Então o quê, tiramos um dia de folga para ir às compras?
Ne yani, kayıt oluyorsun ve acı çekmekten muaf mı oluyorsun? Hayır.
Então, basta inscrevermo-nos e ficamos sem dores?
Ne yani, zaman çizgisini sadece kendi ailen için mi tehlikeye atarsın?
Então só arrisca a linha do tempo se for a sua família?
Ne yani? Öylece geçip gidecek mi?
Então, tudo desaparece?
Ne yani, ona söyleyivermem gerektiğini mi düşünüyorsun?
Achas que lhe devo contar?
Ne yani, beni kurtardın diye minnettar olup Darhk'ın nerede olduğunu mu söyleyeceğim?
E depois? Tenho de estar tão agradecido que tenho de dizer onde está o Darhk?
Ne yani şu deli Lonnie Machin mi döndü şehre?
- Achas que o Lonnie Machin voltou?
Ne yani, dünyayı yok etmene yardım etmezsen annemi mi öldüreceksin?
Vou prosseguir na mesma. E matas a minha mãe se não te ajudar a destruir o mundo.
Ne yani? Daisy birden bire nasıl çalıştığını mı unuttu?
- De súbito não sabe como funciona?
Ne yani, bunu bilerek mi yaptım sence?
Estás a dizer que eu quis que isto acontecesse?
Ne yani, yeniden firma için çalışmak mı istiyorsun?
Donna? Preciso de falar contigo.
- Hepimiz devam edebiliriz. - Ne yani?
Mais cedo poderemos todos nós prosseguir em frente.
Yani, bekleyip ne olacağını göreceğiz sanırım.
Então... Agora, esperamos e vemos.
- Ne diyorsun yani?
- O que está a dizer?
- Yani bizim avantajımız ne?
- Qual é a nossa vantagem?
Ne olacak yani?
O que vai acontecer?
İnan bana, o gardiyanların vardiyaya başlamadan önce pornosunu izleyip ne varsa boşaltmasını istersiniz, yani bence ellemeyin.
E, acreditem, vão querer deixar que os guardas vejam pornografia e despejem tudo antes de ir trabalhar, por isso, não mexam nisso.
Ne olmuş yani, acemilerimizi mi mevzilendireceğiz?
Para podermos enviar os nossos recrutas?
Bunlar öncüler, yani sadece ne yapacakları dikte ediliyor.
Bom, eles são pioneiros, por isso só lhe disseram o que tem que fazer.
Dikkatini çekmek için bu adamların ne yapması gerek yani?
O que devem estes tipos fazer para te chamarem a atenção?
Onlara ne kadar bel bağladığımı ve ne kadar ihtiyacım olduğunu fark etmek yani.
Perceber o quanto eu contava com eles, o quanto eu precisava deles.
Yani en yakın merkezimize kadar 6 mil koştun ve ne buldun?
Então, atravessas seis milhas da cidade até ao nosso centro mais próximo, e... o que é que descobriste?
Peki, ne gördün yani? O kapıyı açtığında...
Então, de qualquer forma, o que é que viste, quando abriste a porta?
Ne demek istiyorsun yani?
O que está a dizer?
- Yani, siz ne zamandır...
Então, há quanto tempo é que vocês...
Ne olmuş yani?
E depois?
Lydia'yı Parrish'e ulaşmak için Parrish'i de Canavar'a ulaşmak için istiyorsun. Ne olmuş yani?
Queres a Lydia porque ela pode levar-te até ao Parrish, tu queres o Parrish porque ele pode levar-te até à Besta.
Yani, ne olur.
Fala a sério.
Ne yani?
O quê?
Ne olduğunu buldun, yani beni öldürmeye geldin.
Encontraste-me, o que significa que vieste matar-me.
- Yani ne?
- O quê?
Ne soruyorsun yani?
O que me estás a perguntar?
Sana ne yaptığımı anlattığım gün kaybolması sadece bir tesadüf yani?
O facto de ter desaparecido no dia em que te disse o que fiz foi só uma coincidência?
Yani ne diyorsun?
O que estás então a dizer?
Ortak noktalarını aramayı bırakıp bir şekilde birleştirilseler ne olur ona bakmaya başladım parçaları yani.
Parei de tentar entender o que tinham em comum e comecei a ver como seria se eles se combinassem. Os componentes.
- Ne yani, bütün gün tenis mi oynayacaksın?
E então, vais jogar ténis o dia todo?
Ne yani, beni kurtardınız diye mi oldu?
Porque me salvaram?
- Ne yapmamı istiyorsunuz yani?
Então, o que é que querem que eu faça?
Yani... - Ne?
- Quero dizer...
Yani beni vurursan ne olduğunu sana söyleyemem.
Se me matar, não posso dizer-lhe qual é.
Ne zamana yani?
Quero dizer, quando?
! - Nasıl yani ben ne yapıyorum? !
O que quer dizer com o que estou a fazer?
- Evet. Ve son, platin kural yani tüm kuralları bitiren kural ne?
Agora, a última regra, a regra de platina, a regra que comanda todas, qual é?
Ne yani, planın bu mu?
Este é o plano?
Ne yazık ki, Elijah senin hedeflerinden birisi ve o benim soyumun başı yani onu öldürürsen, ben de ölürüm.
Infelizmente, o Elijah é um dos teus alvos e o meu senhor. Se o matares, eu também morro.
Ama bak ne diyeceğim, beni buraya sen çağırdın yani bir planın varsa anlat da dinleyelim.
Mas chamaste-me até cá. Por isso, se tiveres outro plano, conta-me.
Kol bu muma bağlı yani aşk kuşlarımız her ne konuşursa cadılarımız onları duyabilecek.
O Kol está ligado à vela. Tudo o que os dois pombinhos disserem vai ser ouvido pelas nossas bruxas.
Yani bana ne faydan olacak?
Portanto, para que me servirias?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]