Okumak mı Çeviri Portekizce
439 parallel translation
Nehri okumak mı?
Ler o rio?
Okumak mı?
A leitura?
Kitap okumak mı?
Ler um livro?
- Okumak mı?
- Escola?
Demek istediğim meydan okumayı düşünün. - Meydan okumak mı?
O que quis dizer era que considerasse o desafio.
Bu kitabı okumak mı?
O The Katzenjammer Kids?
- Okumak mı istiyorsun?
- Quer ler?
Rakiplerimizin zihnini okumak mı?
Para ler a mente da concorrência?
- Okumak mı?
- Lias?
İkince kez düşündüm de, sanırım mektupları okumak istiyorum.
Boa noite. Pensando bem, acho que quero ler essas cartas.
Öncelikle, zat-ı şerifleri izin verirse.. Melankolik durumlarda okunmak üzere kaleme aldığım bir kaç dizeyi okumak isterim
Primeiro, se me perdoa a liberdade, gostaria de ler uns versos escritos por mim para usar nestas ocasiões melancólicas.
- Bir kitabı okumak zorundayım.
- Tenho um livro para ler.
Bu gece bu kitabı okumak zorundayım ama çok yorgunum.
Tenho de ler este livro esta noite e estou cansado.
Okumak için doğuya gitmeden önce, Bu ülkeyi onunla adım adım dolaştım.
Até que fui para leste estudar, recorri cada metro desta região com ele.
Öyle olacağım. Ben Harvard'a gitmek, sonra da Columbia'da tıp okumak istiyorum.
Quero ir para Harvard e depois, para medicina, em Columbia.
Karl Marx okumak için komünist olmak mı gerekiyor?
É preciso ser comunista para ler Karl Marx?
Şiir okumak, bu gezide tanrı ve bilim tartışmayacağımıza dair anlaşmamıza uymuyor.
Recitar poesia não faz parte do nosso pacto de não discutir sobre Deus ou ciência durante a viajem.
Bir gün ondan kitabı istedim, çünkü okumak istiyordum. Ama sattığını anladım.
Um dia pedi-lho porque queria lê-lo e apercebi-me que ela o tinha vendido.
Ama sadece okumak için kullanıyor sanırım.
Parece que o utiliza apenas para ler.
Cenaze marşımı okumak için can atıyordunuz.
- Estou vivo sim! Alemão, pensaste que irias cantar no meu funeral?
Sanırım Poverty Plak için seslendireceğim bir parçayı okumak istiyorum.
Acho que vou tocar... uma melodia que vou gravar para a "Poverty Records".
Müziğimiz var, okumak için kitaplarımız var.
Temos música e livros pra ler.
Başka okumak isteyen var mı?
Alguém mais quer ler?
- Okumak mı?
- Ler?
Ben bir dua okumak istiyorum... fakat gerçekten... nasıl okuyacağımı bilemiyorum.
Gostaria de ser capaz de dizer uma oração... mas não... sei como dizê-la.
Tek görebileceğin pis hippiler, okumak istemeyen öğrenciler travestiler, uyuşturucu bağımlıları ve her türlü ayak takımı. Hayır, çünkü bu filmin yurt dışında yayımlanacağını unutuyorsunuz.
Todos cabeludos nojentos, estudantes que não querem estudar, travestis, drogados, de toda as raças, porque agora não se esqueçam que... este filme sairá no estrangeiro.
Hikayeni okumak için zamanımın önemli bir bölümünü harcadım.
Já gastei um considerável tempo a ler a história no seu jornal.
Canımıza okumak için
Para nos deter a todos
Çözüm bulmak, teksti okumak lazım.
Temos que arranjar outra solução.
Hayran mektuplarımı okumak ister misin?
Quer ler as cartas dos meus fãs?
Şimdi yapacağımız şey o zavallı adamı ve silahını gömmek ve arkasından dua okumak.
Agora, o que nós vamos fazer é... enterrar aquele pobre rapaz e a sua arma... e vamos rezar por ele.
Bu çürük yumurtanın canına okumak lazım!
Alguém que o mande calar... esse limão podre!
Bu kokuşmuş şehirde yaşamak ve üniversite takımının yeni yıldızları hakkında gazete haberleri okumak zorunda olmak.
Tenho que viver nesta aldeia podre... e tenho que ler nas revistas da nova estrelha do equipe.
- Beyazları okumak tarzım değil.
- Não gosto de ler. Não é o meu estilo.
Gazeteyi okumak isteyen biri var mı?
Alguém quer ler o jornal?
Greenwich Village'lılar şimdi de iş kazaları mı okumak istiyorlar?
quer falar agora em Greenwich Village, de acidentes de trabalho?
Dünyada gerçekten neler olduğunu görebileceğim... ve çoğu insan gibi bunu sarı sayfalardan okumak zorunda kalmayacağım.
Temos que descobrir o que está a acontecer no mundo. E não na imprensa amarela, como a maioria.
Ve ben A Takımı'nın sokaklara döndüğünü gazetelerden okumak zorunda kalıyorum.
E ainda tenho de ler nos jornais que os Soldados da Fortuna estão novamente à solta.
Yine de onunla tanıştığımıza göre okumak gerekiyor sanırım.
Ainda assim, devemos lê-lo, suponho, se a conhecê-mos.
- Öyle mi? - Okumak ister misin yazdıkları mı?
- Importavas-te de ler algo?
Canına okumak lazım.
- És uma mulher que abusa.
Hanımlar ve beyler, yıllık Noel mesajını okumak üzere GM yönetim kurulu başkanı Bay Roger B. Smith'i kürsüye davet etmekten onur duyarım.
Senhoras e senhores, é meu prazer apresentar... o Presidente da General Motors com a sua Mensagem de Natal... Sr. Roger B. Smith.
Tamam mı? Q-Tips'i aldım, mini-şemsiyeyi aldım. Uçakta okumak için sıkıcı birşeyler.
Tens as cotonetes, o guarda-chuva pequeno... uma coisa aborrecida para leres no avião.
Başka şiirini okumak isteyen var mı?
Quem mais quer ler?
Ona her şeyi okumak zorundaydım :
Tive de lhe ler tudo.
- Şiir okumak sizi rahatsız mı ediyor? Sürekli LA'dan güzel bir şey çıkabileceğini inkar ediyorsunuz.
Você insiste que nada de bom pode vir de L.A.
Hadi bakalım, şu anda yapacağımız şey sadece okumak, sadece okuyacağız ki ne yaptığımızı bilelim.
é só ler... apenas ler...
- Bir tanesini okumak ister misin? - Tabii, sağdakileri alayım.
deixe-me organizar isto...
Bn. Kellogg, kural gereği, haklarınızı okumak zorundayım.
Mrs. Kellogg, segundo as normas, tenho de a informar dos seus direitos.
Aklını okumak, düşüncelerini görmek için telepati kullandım.
Utilizei a telepatia para lhe ler a mente, ler os seus pensamentos.
Sanırım bana çok büyük meydan okumak, yazmak değil.
Penso que o grande desafio para mim não é escrever.