Olamaz mı Çeviri Portekizce
3,455 parallel translation
Olamaz mı? Neden olamaz?
- O que foi?
- Birisi düzmece itham etmiş olamaz mı?
Alguém poderia ter inventado a acusação?
Doakes onun peşinde olamaz mı?
E se o Doakes já o tinha descoberto? Céus.
Hatta Dexter, asıl Liman Koyu Kasabı olamaz mı?
E se o Dexter for o verdadeiro carniceiro de Bay Harbor?
Dexter, asıl Liman Koyu Kasabı olamaz mı?
E se o Dexter for o verdadeiro carniceiro de Bay Harbor?
Wickes ortağının adını verip, bu işten kurtulmaya çalışıyor olamaz mı?
Achas que o Wickes tagarelou o suficiente e entregou o parceiro, assim tão facilmente?
Jay akıllı ama parasız bir adamdı ve teknesini bedava saklayabileceği bir yer arardı. Başkasının plâkasını alıp hevesli bir polis tarafından çekilmesini sağlamış olamaz mı?
- O Jay era esperto e tinha de deixar o barco em algum lugar de graça, então, porque não pôr a matrícula de alguém e deixá-lo ser rebocado pela ávida polícia?
Olamaz mıyım?
- Achas que posso ser?
Bu hayat sonunda oğlunuzu unutmaya başlamanızı sağlayacak bir şekilde tam ve gerçek hissettiriyor olamaz mı?
Não será possível que esta vida comece a parecer preenchida e real, de um modo em que finalmente começa a ajudá-lo a esquecer o seu filho?
Sence bencil olamaz mıyım?
Achas que não consigo ser egoísta?
Sence Percy kimsenin kafasına silah dayamış olamaz mı?
Não é típico do Percy pôr uma arma na cabeça de alguém?
Kısa bir an için de olsa iyi hissetmek için içimden yalan söylemek gelmiş olamaz mı?
E não é um pouco uma sensação boa o facto de o meu instinto ter sido mentir?
Daha yavaş olamaz mısın?
Consegues ser mais lento?
Kendisi benim işimi istediği için öldürmüş olamaz mı?
Já pensaram que ele matou o Hanson, porque quer o meu emprego?
Döndüğüne seviniyor olamaz mıyım?
- Estou contente pelo teu regresso?
Sence Neville hakkında bir şeyler biliyor olamaz mı?
Não achas que ele talvez, sabe alguma coisa sobre o Neville?
Düşüncelerini tercüme edip emin olamaz mısın?
Não consegues traduzir os pensamentos deles, para termos a certeza?
Ya belki de suçluluk duygusu yüzünden zombi hikayesini uydurup olay yerinden kaçmış olamaz mı?
E se a culpa o fez delirar e ele criou uma fantasia onde os "Zumbis" mataram o David e não ele?
- Bu iyi bir şey olamaz mı?
E se isso for bom?
Eğer gerçekten bu canavarın yaptıklarının ortağıysa, geri dönmek istiyor olamaz mı?
Se ele era realmente algum tipo de parceiro para este monstro, então, não é possível que ele queira voltar?
Tamam, bir randevum olmuş olamaz mı?
Certo, bem... se calhar tive um encontro.
Biraz daha az istekli olamaz mısın?
Pode ficar menos entusiasmado?
Benim özel hayatım olamaz mı?
Não posso ter vida particular?
Bu şekilde yeniden eski biz olamaz mıyız?
Não é um jeito de nos tornarmos nós de novo?
Kesinlikle olamaz mı?
Com certeza que não?
Hafta sonu sabahında yatağımdan kalkıp biraz gün ışığı görmek istemiş olamaz mıyım?
Não posso atualizar-me no aconchego da minha cama numa manhã de fim de semana?
- Sayın Yargıç, bu cevap olamaz. - Bu 20 yıl önceydi, tamam mı?
Foi há 20 anos.
Superman de Manchester Black de sınırlarımızı korumamıza engel olamaz!
E nem um Super-homem nem um Manchester Black nos impedirão de defendermos a nossa fronteira.
Olamaz, tamam mı?
Não pode ser, pois não?
Olamaz, hayatım.
Não, querido.
Aman Tanrım, olamaz böyle bir şey! - Ne oldu?
Meu Deus, não acredito nisto.
Tanrım, olamaz.
Oh meu Deus, não.
Olamaz. Adım daha önce hiç birinin üzerine yazılmamıştı.
Não posso, nunca me tinha acontecido!
Chelsea'yi yada diğer kızları tanımıyorum bile. Bu geçerli olamaz.
Nem conhecia a Chelsea ou qualquer uma dessas raparigas.
Tanrım! Olamaz!
Santo Deus, não!
Olamaz. Şimdi de ben cinsel durumlarda düşünmeye başladım.
Oh, não, agora também a estou a imaginar em cenários sexuais.
Olamaz! Tüm mal varlığımı etrafa vermiştim.
Oh não, dei todas as minhas posses.
- AP'dekiler belki şu an meşguldür ve güncellemeler için stajyerleri görevlendirmişlerdir, olamaz mı?
- Não é possível que a AP esteja ocupada e tenham um estagiário a fazer as atualizações?
Jenna Garrett'a yardım etmiş olamaz.
A Jenna não ajudaria o Garrett.
U.C.S.B., Oregon, Wisconsin ve Northwestern'dan ret aldım. - Olamaz.
Não me aceitaram na U.C.S.B., em Oregon, no Wisconsin...
Onları öylece arabayla taşımış olamaz. Tam iş çıkış saatleri, çığlık atarlardı.
Não as pode carregar aos berros na hora de ponta.
Yanlışım varsa düzeltin ama saldırgan tam olarak size bir kol uzaklığından daha fazla uzakta olamaz, değil mi? - Bay Holmes.
Corrija-me se estiver enganado, mas um estrangulador não pode, literalmente, estar a mais que à distância de um braço da sua vítima, pois não?
Gizemli yarış takımımız çok fazla uzağa gitmiş olamaz.
A nossa misteriosa equipa de corrida não nos deixou muito aqui.
Tamam mı? Hiçbiri doğru olamaz.
- Nada disso é.
Katilinizi yakaladınız, ve benim nişanlım olamaz.
Você tem o seu assassino e não é o meu noivo.
Bizim için olamaz. Çünkü bizim tek görevimiz kaçak ajalarımızı topladıktan sonra mekanı kapatmak, değil mi?
Não pode ser por nós porque estamos aqui para conter agentes fugitivos e fechar o local, certo?
Akıllarında ne var bilmiyorum ama bunlar Tavşaruları yenen takım olamaz.
Não sei o que os afectou, mas esta não é a mesma equipa que derrotou os Rabbiroos.
Tanrım, olamaz.
Meu Deus, não!
- Bu--bu olamaz. - Hannah'ı vardiyam öncesinde iki gece evvel evinden aldım.
Deixei a Hannah em casa há 2 noites, antes do meu turno.
Olamaz. Rüyadayım. "
"Estou a sonhar!"
Tanrım, olamaz.
Meu Deus, não...