English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ P ] / Paranoia

Paranoia Çeviri Portekizce

169 parallel translation
Bu paranoyak kuruntu.
É pura paranoia.
Paranoya, senin türünün bir özelliği olmalı, Odo.
A paranoia deve ser algo comum na tua espécie, Odo.
Şey, iyice paranoyaklaşıyorsun!
Pois, bem, isso que estás a sentir é paranoia!
Kayda alınma düşüncesiyle kafayı bozmuş.
Tem a paranoia de achar que tudo o que diz é gravado.
Paranoyak olmaya başladım galiba.
Talvez seja só paranoia minha.
Zavallı kız paranoyak.
A pobre sofre de paranoia.
Anımsadığıma göre paranoya iblisi Thesulac'tı.
Um demonio da paranoia, se me recordo. Não sei.
İlk üç aylık dönem tam bir saçmalık, sanırım.
Paranoia do primeiro trimestre.
Eğer geçişini hızlandırmazsam onu korku ve paranoyaya itmezsem, yapar.
Não se eu acelerar o processo, transformar o medo em paranoia.
Yaşanacak paniği ve paranoyayı düşün.
Pensa na paranoia, no pânico.
Paranoyak ve huysuz davranışların uzay bunamasının yeni belirtilerinden biri.
É mais um sinal da tua demência espacial, paranoia e teimosia.
- Eve hırsız girmişti...
- Tive uma paranoia...
Ama bu biraz paranoyakça oldu.
Isso parece um bocado paranoia, sabes...
Sanırım ona paranoya deniliyor.
- Achei que isso se chamava paranoia.
Aşırı kuşkuculuk ve öldürme hırsı yaygındı.
Paranoia e raiva homicida eram comuns.
O zaman sanırım paranoya değildi.
Então acho que não era paranoia.
Hatırladığım kadarıyla, öldürmeye meyilli ve paranoyaktınız.
Teve comportamentos homicidas e paranoia.
kuluçka tesisi ile o kadar meşgul ki, paranoya belirtileri gösteriyor.
Está preocupado com a incubadora e demonstra sinais de paranoia.
Saplantı ve paronoya belirtileri gösreriyorsunuz.
Mostra sinais de comportamento obsessivo e paranoia.
Paranoya yüzünden coşmuş durumda.
- A paranoia mantém-na ágil.
Kriz sürüyor.
O Governo demonstra total falta de liderança enquanto a paranoia varre o país. A crise continua.
Önce lokal uyuşma, arkasından ışığa karşı aşırı hassasiyet, nerede olduğunu unutma, paranoya, sakinleştiricilere karşı bağışıklık ve hidrofobi,..
Primeiro insensibilidade localizada. Depois hipersensibilidade à luz, desorientação, paranoia, tolerância a sedativos e depois hidrofobia.
Varsa, bu paranoyasının paranoya olmadığı anlamına gelir. Mantıklı bir tepkidir, dolayısıyla belirti olarak sayılmaz. Anlayacağını biliyordum.
Se andar, a paranoia dele já não seria paranoia, mas sim uma resposta justificada e não um sintoma autêntico?
Peşinde biri varsa paranoyak değilsindir.
- Está na defensiva. Não é paranoia quando estão a chatear-nos.
Kendini aralıklarla ve karın ağrısı, polinöropati paranoya ve sanrılarla gösteren bir sendromumuz var.
Temos uma síndroma intermitente que se cruza com dores abdominais, polineuropatia, paranoia e delírios.
Paranoya hayatlarını tüketmeye başlamıştı.
A paranoia começou a consumir as suas vidas.
Görüyorsun... Dünya deliliklerle dolu.
O mundo está num alto grau de paranoia.
Paranoid Park denen yere gitmemiz gerektiğini söyledi. Orayı daha önce de duymuştum, ama gitmeyi hiç düşünmemiştim.
Ele disse que deveriamos ver o Parque Paranoia, já mo tinha dito, mas eu nunca pensei em ir.
Paranoid Park'a gitmeliyiz.
Deveriamos ir ao Parque Paranoia.
Biz eğer bu cinayetse bunu yapan kişi... büyük ihtimalle Paranoid Park'tan biridir diye düşünüyoruz.
Pensamos que é possivel, se esta é uma situação de assassinio. Digamos que alguém que vai ao parque paranoia estevo envolvido nisto.
Bilirsin, genelde paranoya durumları uzun vadede duygusal ve zihinsel sorunların belirtisi olabilir.
Episódios de paranoia podem ser sintomáticos de uma vasta gama de problemas emocionais e mentais.
Uyku apnesi kronik yorgunluk ve paranoyaya yol açabilir.
Apneia do sono pode causar cansaço crónico e paranoia.
Bu paronayaya bir son vermezsek sonunda birbirimize düşman olacağız.
Se nos deixamos levar pela paranoia nos voltamos contra nós.
Vay be! İleri derecede paranoya falan mı bu ne?
Paranoia avançada ou quê?
Paranoyaklık beni hayatta tutan şey.
A paranoia é a única coisa que me mantém vivo.
Kendi paranoyan kafanı karıştırıyor.
- Está confuso por sua própria paranoia. - Quem é essa garota?
Tipik paranoyak hayaller.
Paranoia típica.
Özelliklerine "paranoya" yı da ekle.
- Acrescenta paranoia a isto.
Bu yüzden sakin ol ve paranoyaklaşma.
Acalma-te e não entres em paranoia.
Biraz nefes almak için. İki manyak polis Öte yanda sıkboğaz eden Mendes, tam bir paranoya.
Para fazer um intervalo, desses dois policias maniacos a paranoia sobre o Mendes já não podia respirar.
Paranoya, depresyon, şiddet...
- Paranoia, depressão, violência...
Baş başa olacağımız bir akşam.Gizlilik yok, paranoya yok.Harika gözüküyor.
Uma noite só para nós? Sem nos esconder, sem paranoia? Parece maravilhoso.
Paranoya, deli kedi kadın hastalığının sebebi olan toxoplasma gondii'nin ilk belirtisidir.
A paranoia é o primeiro sinal de toxoplasmose gondii. o parasita ligado à doença da maluquinha dos gatos.
Paranoyak seni.
Tu e a tua paranoia.
Paranoya, ruh hâlinde değişiklikler, hatta halüsinasyonlar.
Paranoia, mudanças de humor, até mesmo alucinações.
Uyuşturucu bağımlısıydı. Böylece bunlara bir de paranoya eklendi.
Ele também consumia drogas, o que contribuiu para a paranoia,
Paranoya, halüsinasyon, depresyon...
Paranoia, alucinações, depre...
Bunların hepsi biraz paranoya değil mi?
- Isto não é meio paranoia?
- Paranoya mı?
- Paranoia?
"Paranoyak Pisti"
"Parque Paranoia"
Saçmalatıyor.
Está a "paranoiá-lo".

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]