English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ Y ] / Yan

Yan Çeviri Portekizce

136,853 parallel translation
Üstat yanılıyor.
Ela está errada.
Gerçekten kötü olduğumu düşünüyorsan o zaman belki seni gerçekten seven birinin yanında daha güvende olursun.
Se me julgas maléfica, talvez fiques mais segura com alguém que gosta realmente de ti.
Yanındayım. İyi olacaksın.
Estou aqui, vais ficar bem.
Ama... ama ya Üstat yanılıyorsa...
Se a Mestre estiver errada...
Şimdiye dek en çok istediğim her şey yanımda.
Tenho aqui tudo o que sempre quis.
Bak ne diyeceğim! - Acaba seni de onun yanına yere yapıştırsam nasıl olur?
Se calhar, deixo-te no chão ao lado dele, que tal?
Şu anda niye yukarıda bir sonraki keşmekeşi plansın diye yanında çalışıyor?
O que faz ela ali? Colabora com ele, a planear a nova vaga de caos.
Oğlumuz için en güvenli yerin yanım olduğunu anladım.
Percebi que o lugar mais seguro para o nosso menino é junto a mim.
Ve şüpheli, sonuçta en son akrabalarının yanındaymış.
Especialmente porque foi visto pela última vez por familiares.
İşin iyi yanı Paul'ün tırnaklarında deri ve kan buldum, Monty'den CODIS ve Interpol'de taramasını isteyeceğim ve umarım Elias'ın suçunu kanıtlayabileceğiz.
O lado bom é que encontrei pele e sangue nas unhas do Paul, então vou mandar ao Monty, para ele passar no CODIS e na Interpol, e talvez tenhamos correspondência para confirmar a culpa do Elias.
Ayrıca sol avucunda garip bir yanık izi var.
Ele também tinha uma marca de queimadura de jogo do galo na palma da mão esquerda.
Hepiniz suçlusunuz. Cehennemde yanın!
Como todos os criminosos devias queimar no inferno!
Yanıyor!
Está a queimar!
Clarke'ın, halen onun yanında olduğunu düşünmesini sağlayacağız.
Faz a Clarke pensar que ainda a apoias.
Başkanım, sizi biraz yan yatıracağız, tamam mı?
Sr. Presidente, vamos virá-lo por alguns instantes, está bem?
Mike, yanımda olman gerek diye düşünüyorsun, biliyorum ama bir şeyim yok.
Mike, sei que achas que tens de ficar aqui comigo mas vou ficar bem.
Onu öldürmeye çalışan canavar bulunduğunda yanınızda olmak istiyorum.
Quero estar aqui, quando encontrarmos o monstro que tentou matá-lo.
George Washington Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde günün manzarası buydu. Başkan Kirkman, hayati risk taşıyan ameliyatından sadece saatler sonra kendisini bekleyen kalabalığı selamladı.
Foi este o cenário hoje no Centro Médico da Universidade George Washington, enquanto o Presidente Kirkman acenou à multidão cheia de veneração, apenas algumas horas depois de uma cirurgia de alto risco.
- Bir anda yanıma geldi.
- Ele apenas veio ter comigo.
Bu keşmekeşe girerken yanımdaydınız, çıkarken de olun.
Ajudou a meter-me nesta confusão, ajude-me a sair dela.
Önümüzdeki haftalarda, benim için ehemmiyet taşıyan ülke çapındaki sorunları çözmek üzere kapsamlı bir plan duyuracağım.
Nas próximas semanas, anunciarei uma vasta agenda para resolver problemas em todo o país, que são importantes para mim.
Halkla İlişkiler ülkenin dört bir yanından 12 kişi topladı.
A Participação Pública juntou 12 pessoas de vários sítios do país.
ABD ordusunun cesur birlikleri, dünyanın dört bir yanındaki sorunlu bölgelere gönderilirken yanlarında Browning Reed var.
E quando as forças corajosas dos militares dos Estados Unidos partem para locais problemáticos espalhados pelo mundo, a Browning Reed está ao lado deles.
Senato'da sayı üstünlüğü bende, İkinci Değişiklik de benim yanımda.
Tenho a maioria no Senado, a Segunda Emenda está do meu lado.
Kabul etmeliyim ki genelde yanıldım.
Tenho de admitir que, normalmente, errei.
Bu da yan tarafı.
Esta câmara cobre a parte lateral.
Sonra bir ATM'nin yanından geçerken görüntülenmiş.
Depois, filmamo-lo a passar por um multibanco.
Aşırı sağcılar çok destekliyor ama onun yanında onlar liberal kalır.
Importante na direita alternativa, mas faz com que os tipos pareçam liberais.
Bunca teri yanılmak için dökmedim ben.
Não me esforcei tanto para estar errada.
Divan'ın aciliyet taşıyan davaları artık görülebilecek.
Os casos mais urgentes do tribunal podem agora ser tratados.
Biliyorum, bu diğer meselelerin yanında ufak bir şey...
Eu sei que isto é insignificante em comparação com tudo o resto...
- Yanılıyor olabilirim.
- Posso estar errada.
Onları korumaya çalışıyoruz, biliyorum ama yanımızda daha iyi olmazlar mı?
Sei que estamos a tentar protegê-los, mas não estão melhor connosco?
- Yanılmışsın.
- Enganou-se.
Yanımızda Pulitzer ödüllü gazeteci Abe Leonard var. Kendisinin bugün New York Standard'da çıkan haberi, Meclis saldırısının sorumlusuna dair bazı şüpheler uyandırdı.
Temos connosco o jornalista Abe Leonard, vencedor do Prémio Pulitzer, cujo artigo no New York Standard de hoje levantou questões sobre quem foi o responsável pelo ataque ao nosso Capitólio.
Hep yanındayım, değil mi?
Estou sempre do teu lado, certo?
Silah azaltma hayalini birlikte kurduk ve sonunu görmek için de yanımızda olmalısınız.
Iniciámos juntos este sonho de redução de armas e vou precisar de si lá para o terminar.
Yanımda durduğun için.
Por me apoiar.
Ama yanılıyorlardı.
Estavam erradas.
İhtiyacım olan her şeyi aldım yanıma.
Eu estou bem. Tenho tudo aquilo de que preciso.
Üç bebeğinle birlikteyken, her bir dakika, yanında olmasına katlanabilecek misin?
De certeza que a queres ao teu lado a toda a hora com três bebés?
Bence biraz hoş olabilir... yani ailenin yanında olması güzel bir şey.
Acho que podia ser bom termos uma família por perto.
Yanıyorum, sen de yanıyor musun?
Tenho tanto calor... Tu não tens?
Ben sadece, Rebecca'nın yanına gitmeliyim.
- Eu quero voltar para junto da Bec.
62 model siyah Cadillac'ının, içinde çalan müzik eşliğinde, üzümlü meşrubatını içerken yanımızdan geçerdi.
Ele chegava num Cadillac preto de 62 com música a sair das janelas, com os seus óculos estilosos e a beber um sumo de uva.
Ordaki, sol yan ayna. - Dikiz aynası?
O espelho da esquerda está bem?
- Sağ yan ayna? - Aynalar tamamdır.
- E o espelho da direita?
- Beni öldürebilecek armutların yanısıra, bana bir kart gönderdin tek bir satırlık çıktı, imza ise :
Juntamente com as peras que podiam ter-me matado, enviou-me um cartão com uma frase cliché e uma assinatura imprimidas.
Tabi ya Memphis yan kapımız hemen.
Memphis também não é perto.
Yanımda olsun istiyorum.
- Só queria segurar neles, entende?
Karımın yanında olmak istiyorum.
Preciso de ver a minha mulher.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]