English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Portekizce / [ Y ] / Yarına kadar

Yarına kadar Çeviri Portekizce

2,540 parallel translation
Yarına kadar bekle.
Espera até amanhã.
Ama yarına kadar bitiremem ki.
Para amanhã não consigo!
Tüh! Yarına kadar, öğrenci meclisindeki her çocuğun resmini çekeceğim şimdi aklıma geldi.
Lembrei-me que tenho de tirar uma foto a todos os miúdos da associação até amanhã.
Bu şey yarına kadar açılmaz.
Esta coisa só irá abrir novamente amanhã.
Yarına kadar burada kilitli kaldık ve bugün tek yediğim şey Chris'in düşürdüğü üzümdü.
Estamos aqui trancados até amanhã e a única coisa que comi hoje foi uma uva que o Chris deixou cair no pequeno-almoço.
Yarına kadar bu şekilde kalabileceğimi düşünmüyorum. Bilirsin...
Não vou conseguir ficar assim até amanhã, sabes.
Tamam, şey, Brian yarına kadar pis bir bezin içinde duramam ;
Está bem, bem, eu não posso ficar numa fralda suja até amanhã, Brian, ambos sabemos disso.
Akşama kadar iyot, sodyum hidroksit ve kırmızı fosfor ile sülfürik asit elimde olsun, ya da en geç yarına kadar elimde olmalılar.
Tenho o iodo e a lixívia, e ao fim do dia devo ter o fósforo vermelho e o ácido sulfúrico. O mais tardar amanhã.
Yarına kadar yeşile boyamamız gerek. Aziz Paddy günü için.
Temos de a corar de verde até amanhã para o dia de S. Patrício.
Yarına kadar kendimi toplayacağıma söz veriyorum.
Estarei completamente sóbrio amanhã...
- En geç yarına kadar anlaşmak istiyor. - Sağ ol, Denise.
Quer fechar, o mais tardar, no final do dia de amanhã.
Yarına kadar 100.000 ayarlarım.
Posso arranjar até amanhã 100,000 dólares.
Yarına kadar beklemeyecekler.
Não vão esperar até amanhã.
Yarına kadar.
Até amanhã.
Ve yarına kadar, beş yüz kere "Ben iyi bir çocuğum!" yazacaksın.
E escreve "Vou ser um bom rapaz"... 300 vezes, para amanhã!
Bunu yarına kadar bir kenara bırakırız.
Está bem, vamos esquecer isso até amanhã. Vou levar-te para casa.
Karar vermek için yarına kadar vaktin var.
Tens até amanhã... para decidir.
Yarına kadar birşeyler almalıyız, sonra da ne yapacağımıza bakarız.
Temos de arranjar algo para amanhã, depois vemos o que faremos.
Yarına kadar kimseyi alamazsak ne olur biliyor musun?
Sabes o que acontece se não tivermos alguém para amanhã?
Yarına kadar birini almalıyız.
Temos de arranjar alguém amanhã.
Yarına kadar değil ama o zaman yoksun, o yüzden buyur.
Era para ser amanhã, mas vais estar fora, então aqui está.
Bıraktım ama, onlar yarına kadar yapmak istemediler, ben de, belki de senin takımın halledebileceğini düşündüm.
Deixei, mas já que só vão recebê-las amanhã, pensei que talvez a sua equipa pudesse colocar em ordem.
Yarına kadar, iniş ya da kalkış olmayacak.
Não há nenhum voo até amanhã.
Yarına kadar kimse hatırlamaz bile.
Amanhã, ninguém se vai lembrar.
Yarına kadar beklemek zorunda.
É importante. - Vai ter de esperar até amanhã.
Yarına kadar deneyin yok.
Não está agendada para mais um teste antes de amanhã.
Yarına kadar bekleyemez miydin?
- Não podias ter esperado até amanhã?
Yarına kadar seni aramazsa ben onu arayacağım.
Se ele não te ligar até amanhã, eu telefono-lhe.
Aslında var ya. Yarına kadar beklesek iyi olur. Hadi gidelim.
Se calhar vou esperar até amanhã, vamos embora.
Teklifim yarına kadar geçerli.
A oferta acaba amanhã.
Ayrıca yarına kadar da suya girme, tamam mı Graham?
E não o molhe até amanhã, certo, Graham?
Tabii, yarına kadar cevabımı bildiririm.
Claro, posso dar-te uma resposta amanhã.
Hatırladığım kadarıyla Usta Richard ilk defa pelerinini giydiğinde neredeyse yarım saat kendisine hayranlıkla bakmıştı.
Lembro-me que o patrão Richard... perdeu quase meia hora a admirar o seu reflexo, na primeira vez que ele teve a sua capa.
Ormandaymışsınız, akşam sekizden gece yarısına kadar çarpışmışsınız.
Estavas na floresta, montando guarda das 8h00 à meia-noite.
Sana bir sonraki vardiyanın yarısına kadar ihtiyacım var.
Preciso de ti para metade do próximo turno.
Bir sonraki vardiyanın yarısına kadar kalmam gerekiyor.
Tenho de fazer metade do próximo turno.
Hepsini gece yarısına kadar tarayamayız.
Não podemos ir a todas.
Hiçbir koşul altında evlenip, herifin malının yarısına konana kadar, bu gücümüzden vazgeçemeyiz!
E por nenhum motivo desistimos deste poder, até estarmos casadas e termos metade das merdas deles.
Yarına kadar düzelir, değil mi?
Amanhã já está boa, não é?
Akvaryum görevlileri, gece yarısına gelinceye kadar ışıkları kapamışlardı.
O pessoal deixou as luzes do tanque grande acesas até à meia-noite.
Yarım saat öncesine kadar bunların öngörümde üzerimde olan şeyler olduğunu fark etmemiştim.
Só há meia hora é que me dei conta que era isto que tinha vestido, na minha projecção do futuro.
Cumartesiden perşembeye, öğlenden gece yarısına kadar açığız ama bugün cuma, maaş günü, olduğundan erken başlar ve son müşteri çıkıncaya kadar kalırız.
Estamos abertos de sábado a quinta, do meio-dia até à meia-noite Sextas é dia de pagamento. Começamos mais cedo e saímos depois de todos saírem.
O kadar yüksek bir yerin, çok da gizli olmayan mangal sosu ile birleşmesiyle, Batı Virginia'da bulunan Ollie'nin B-BQ'in ürettiğini bilecek kadar nadir. Sana 250. ana yolda yarım millik bir alan kalıyor orasının da kurbanın ölmeden hemen önce bulunduğu yer olması muhtemel.
Raro o suficiente para, quando combinado com a altitude e um molho de churrasco não-tão-secreto feito no Ollie's B-BQ na Virginia Ocidental, deixar-vos apenas com um trecho de 800 metros da auto-estrada 250 onde a vítima teve que estar
Aletler onun ağırlığının yarısına kadar dayanabilir.
- Só suporta metade do peso dele.
İzin veriyorum, gece yarısına kadar.
Tréguas até à meia-noite.
Karar vermek için gece yarısına kadar vaktin var.
Tens até à meia-noite para decidir.
Tüm dünya hem yalnız hem de altın çocuğun aşklarını ilan ettiğini ve Sindrella'ya gece yarısına kadar zaman verdiklerini öğrendi.
Diz-se que tanto o Rapaz Solitário como o Rapaz de Ouro declararam o seu amor. A Cinderela tem até à meia-noite para decidir.
İkisi gece yarısına kadar ders çalışmıştı.
Passaram a noite toda nisso.
Gece yarısına kadar buradayız, ya da sanırım ışıklar sönene kadar.
Vamos estar aqui até à meia-noite ou até as luzes se apagarem.
Ajan Nash'in cep telefonu sinyalini yakalamaya uğraşıyordun. Sinyali üç blok yarıçapına kadar daralttım.
Estive a triangular o sinal do telemóvel do Agente Nash e restringi a localização dele a um raio de três blocos.
Yarın sabah sularına kadar dediler.
Dizem que na melhor das hipóteses, amanhã de manhã.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]