Zamanımda Çeviri Portekizce
1,584 parallel translation
Zamanımda benim de çocuk olmamın yardımı oldu.
Bem, ajuda que tenha sido um deles.
Benim zamanımda Vincent Black Shadow diye bir motosiklet vardı.
No meu tempo havia uma mota chamada Vicent Black Shadow. - Meu.
Buradaki kalan tüm zamanımda bana iyi davranırsan düşünürüz.
Mas tens que ser muito boa comigo o resto do tempo que esteja aqui.
Beni 1970'lerle kıyaslıyorsun. Yani senin genç olduğun dönemlerle. Ama gariptir son verilere göre benim zamanımda sigara, alkol, uyuşturucu, suç olayları, hamilelik okuldan kaçma vs daha az oluyor.
Deve estar me comparando com você,... em 1970 quando era adolescente, mas o estranho é que pelo que sei a minha geração é menos propensa à fumar, beber, usar drogas, cometer crimes, ficar grávida ou sair da escola.
Benim zamanımda Lebed asistan olmuştu.
No meu tempo na Academia, Lebed passou para Assistente.
Araştırmamı kendi laboratuarımda, kendi zamanımda yapıyordum.
Tenho feito a minha pesquisa, no meu laboratório, no meu tempo.
Bence dışarı çıkıp, bu konuyu benim zamanımda yaptığımız gibi çözelim.
Bem, eu digo que deveriamos ir lá fora e lidar com isto como era costume - no meu tempo.
En azından benim zamanımda böyleydi.
Pelo menos, dantes era.
Neyse, ben size hayatımı ve.. zamanımda yaşayan atalarınızı öğretmeye geldim.
Estou aqui para ensinar um pouco sobre a minha vida, e a era dos Pais Fundadores.
Neden boş zamanımda siz beceriksizlerle olmayı isteyeyim?
Não quero passar o meu tempo livre com vocês.
En iyi zamanımda yalan söylemek sana yakışmıyor.
Mentires é um golpe baixo, no meu melhor momento.
Her zaman yanımda olacağını biliyordum çünkü her zaman param olacaktı.
Sabia que ele nunca se iria embora, porque o dinheiro também nunca iria.
Bu çağlar öncesinden gelen bir hikâyedir, arkadaşım. Ve her zaman aynı 8 adımda tamamlanır.
É uma história mais antiga que o tempo, meu amigo, e tem sempre os mesmos oito passos.
O zaman gökyüzüne her baktığımda Hiro'yu düşüneceğim.
Então, cada que olhar para o céu, penso no Hiro
Çünkü her zaman seni yanımda hissediyorum.
Porque, não importa o que sinta ao teu lado.
Yanımda her zaman bir yerin olacak.
Terás sempre um lugar no meu coração.
Bak, hayatımda ne zaman bir şey için heyecanlansam internette bunu araştırmayı seviorm.
Quando me assusto com alguma coisa na vida, gosto de fazer pesquisa na Internet.
Standford'dan ayrıldığın zaman seni takımımda kullanabilirim.
Quando saíres de Stanford, podias juntar-te à minha equipa.
Gözlerimi kapatıp açtığımda, bir yıl geçsin isterdim belki o zaman dost olabilirdik hem de sıkı dost.
Se pudesse furaria os meus olhos, para que isto passasse. Fomos amigos, bons amigos.
Belki eve vardığımda seni aramalıyım, o zaman için rahat eder.
Queres que te ligue, quando chegar em casa, para te assegurares?
O zaman 14 yaşında olan kız kardeşim kısa bir süre yanımda kaldı.
A minha irmã mais nova, que tinha na altura catorze anos, ficou comigo durante um bocado.
Hayatımda hiç bir zaman para karşılığı seks yapmadım.
Eu nunca paguei por sexo na minha vida.
Bana ait olmadığını hissediyorum. Hiçbir zaman yanımda değilsin. Başka bir zamanda yaşıyorsun.
Sinto que não és meu, que nunca estás aqui comigo, que vives noutro período.
Ve hiçbir zaman hayatımda bir çikolatalı sufleyi yakmadım.. oh, Tanrım, kendimi senin çevrendeymişim gibi hissetmediğimi söyle.
E nunca na minha vida eu queimei um suflê de chocolate. Até hoje. E nem é só isso...
Ne zaman isterse ona destek ve yardımda bulunuyor.
Dá-lhe assistência e tudo mais que ele queira.
Alex, dilediğin zaman gelip yanımda çalışabilirsin!
Alex, volta cá e trabalha para mim quando quiseres.
Melek gözlerine baktığımda her zaman
Quando a teus olhos angelicais Lanço o meu olhar
ve her zaman ben tv izlerken falan benim yanımda takılıyor
E estão sempre juntos, a ver televisão.
Annem hep şöyle derdi. Onu özlediğim zaman aya bakmalıymışım çünkü o da aya bakıyor olurmuş. Böylece onu yakınımda hissedebilirmişim ve çok fazla üzülmezmişim.
A minha mãe disse-me... que quando sentisse a falta dela... devia olhar para a Lua... porque ela estaria a olhar também... e assim podia sentir-me perto dela... e não estar triste.
Sen gidip de o futbol maskarasıyla konuşmasan benim müdahale etmem gerekmezdi. O zaman babamın büstü kırılmaz o oyuncak bebekler de cezaya kalıp bir araya gelmez ve krallığımda anarşi yaratamazdı.
Se não tivesses ido falar com aquela futebolista, não tinham partido a estátua do meu pai... e elas não se teriam juntado para fazerem mais desordem no meu reino.
- Pekala, geri döndüğümüz zaman uzayın enbüyük alabalığını yakaladığımda beni kıskanmayın.
Muito bem, mas não fique com inveja quando eu voltar... com o recorde quebrado de maior truta espacial.
Yanımda her zaman o vardı. Sadece ben ve büyük annem olduk.
Sempre fomos eu e a minha avó praticamente sozinhas, então...
Zamanım geldiğinde onun yanımda olmasını istiyorum.
Eu preciso dele comigo quando chegar a minha hora.
- Aklım başımda mı benim, yoksa mimari bir zaman makinasında mıyız?
Sou eu, ou acabamos de entrar em uma máquina do tempo da arquitetura? Certamente.
Uzun zaman önce, ilk koruma ücretimi aldığımda,
Há muito tempo atrás, quando recebi a minha primeira taxa de protecção.
Sanırım haklıydıda, çünkü..... ne zaman kötü bir şey yapsam hep etrafımda olurdu.
E tinha razão, quase nunca fazia asneira quando ela estava.
Pekâlâ, ne zaman üzgün olsam hep yanımda olurdu.
Tem estado sempre presente para mim sempre que estou triste.
- Evet, iyi, iyi. Ve ulusal takıma girdiğim ve bütün dünyayı dolaşmaya başladığım zaman, kızınızı da yanımda götüreceğim.
Quando entrar na equipa nacional, levo a sua filha comigo.
Saçmalık, Pam A.Ş'den ayrıldığımda her zaman benim için bir işleri olduğunu söylediler.
Quando deixei a PanAm, disseram que eu teria sempre um emprego reservado.
Konu benim çok dışımda gelişti, ve en sonunda her zaman benim yanımda çalışan birine zarar verdim.
Peço desculpa. As coisas escaparam do meu controlo e acabei por magoar a pessoa que sempre esteve do meu lado.
Hayatımda hiçbir zaman farklı ya da özel olmadım.
Eu nunca fui diferente ou... especial, ou...
Laboratuarımda o kalem ucuyla defterdeki yazı arasında bir eşleşme ortaya çıkarsa, içindeki kanın da bir aydan kısa bir zaman içinde doldurulduğu anlaşılırsa o zaman ne diyeceksin?
Se o meu laboratório fizer corresponder a caneta a esse bloco... e a tinta tiver menos de um mês... que vai dizer então?
Ve benim takımımda her zaman kazanırız.
E a minha equipa ganha sempre.
Ertesi sabah, Robin Brooklyn'e dönmek için çok yorgundu, bu yüzden benim işteyken, o da benim apartmanımda bir kaç saatliğine kalmaya geldi, ve işte o zaman...
Na manhã seguinte, a Robin estava demasiado cansada para voltar para Brooklyn. Portanto, enquanto eu estava no trabalho, ela foi dormir ao meu apartamento por umas horinha. E foi então que...
Elinden geleni yapıyor ve ihtiyacım olduğunda her zaman yanımda oldu.
Ele tenta fazer com que as coisas funcionem. E está sempre presente quando preciso.
Genç bir kızın sınıfımda ağlamadığı zaman, yok denecek kadar azdır.
Quero dizer, é raro o dia em que nenhuma miúda chore na aula.
Tabelayı kapıya astığım zaman sandım ki tüm davalarımda yardım için yalvaran ateşli ölümcül kadınlar, Kirli seks ve tehlike olacak.
Quando pendurava a minha tabuleta pensava que todos os meus casos começariam com uma ardente mulher fatal a implorar ajuda e intenso sexo e perigo.
Hayatımda var olan bir çok şey için seni suçluyordum fakat metroseksüellik hiç bir zaman onlardan biri olmadı.
Já te acusei de seres muita coisa na vida, mas metrossexual nunca.
Barbie bunalımda olup, su sızdırmaz bir facia olduğu zaman çok komiktir, kocan kibirli bir tavır takındığında.
A Barbie é engraçada quando ela é um desastre e está nervosinha. O seu marido quando tem aquela atitude arrogante.
Sana söyleyeyim dostum. Kapıdan çıktığımda tek düşündüğüm tekrar onunla olmak için harcamam gereken 168 saatimin oluğu. Ve her zaman bir öncekinden daha uzun oluyor.
Digo-te, quando saio por aquela porta, a única coisa em que penso é que faltam 168 horas para voltar a estar com ela, e cada vez parece ser mais comprida que a anterior.
Her zaman yanımda oldun.
Ajudaste-me nos tempos maus.
zamanı 41
zaman 286
zamanında 22
zamanla 88
zaman geçiyor 44
zamanım yok 137
zamanlama 22
zamanın var mı 17
zaman yok 141
zaman doldu 144
zaman 286
zamanında 22
zamanla 88
zaman geçiyor 44
zamanım yok 137
zamanlama 22
zamanın var mı 17
zaman yok 141
zaman doldu 144
zamana ihtiyacım var 37
zamanım var 22
zaman geldi 92
zamanım olmadı 22
zamanı gelince 71
zamanımız azalıyor 34
zamanın var 16
zamanımız tükeniyor 18
zamanını boşa harcıyorsun 43
zamanı geldi 236
zamanım var 22
zaman geldi 92
zamanım olmadı 22
zamanı gelince 71
zamanımız azalıyor 34
zamanın var 16
zamanımız tükeniyor 18
zamanını boşa harcıyorsun 43
zamanı geldi 236