Şarap mı Çeviri Portekizce
1,367 parallel translation
- Şarap mı?
- Vinho?
- Şampanya mı şarap mı?
Gostariam de Champagne ou vinho?
Dördümüz için bir kasa şarap mı?
Uma caixa de vinho inteira só para nós quatro?
Viski, bira ve şarap mı... şimdi hayalet olan kötü şeyleri yapmanı sağladı?
O uísque, a cerveja e o vinho... te forçaram a fazer as coisas erradas que agora são fantasmas?
- Bakalım, işte şarap.
Deixa ver o vinho.
Her şeye geri alma şansım olsa, şarap taciri olurdum.
Se pudesse voltar a começar, seria vendedor de vinho.
- Şarap kovası mı?
Vinho gelado?
Boston'a taşındılar, ve orada düzenledikleri... "Şarap ve Peynir" yardım fonuyla ünlü oldular.
Mudaram-se para Boston, onde se tornaram conhecidos... por recolher fundos com queijo e vinho.
Sıcak şarap mı?
Licor de cereja?
Biraz daha şarap alır mısın?
Queres mais vinho?
Yataklarımız da var. Saat beş gibi de şarap ve peynir veririz.
Se dermos vinho e queijo de graça por volta das 17 : 00...
Şimdi, şarap kutularımızı kaldıralım Marge'a.
Ergamos os pacotes de vinho... À Marge!
- Şarap alır mısın?
- Quero muito vinho.
Jack, şarap ve mumlar mı?
Oh, Jack, vinho e velas?
Hayır, sanırım biraz fazla şarap içtim.
- Não, bebi vinho de mais.
Şarap uyar mı? - Bilemiyorum.
Pode ser mesmo vinho?
- Boğazım kurudu. "Bir bardak şarap..." - "Doktoru uzak tutar."
Que sede, de repente! - Um belo copo de vinho... - Mantém o médico à distância.
Şarap ister misin tatlım?
Desculpa, querido. Queres vinho?
Hey, Lawson bir şişe şarap kapıp eskiden yaptığımız gibi, nehre inmeye ne dersin?
E se pegássemos uma garrafa de vinho... e fôssemos ao rio como fazíamos? O que você acha?
- Şarap tatmaya mı geldiniz?
Estavam a fazer a degustação?
Bayım, burası şarap üretim yeri. Bar değil.
Senhor, isto é uma adega e não um bar.
Bana şarap verirseniz, son damlasına kadar içerim ve boş şişeyi de fırlatırım.
Dêem-me vinho, que até as borras beberei, atirando a garrafa vazia ao mundo.
Bunun olmasını engellemek için başka bir sandığın üstüne bir kadeh şarap koyarım.
Então, temendo o pior, eu te imploro... pousa um grande cálice de vinho do Reno sobre o baú errado.
Parkta şarap içtiğimizi, güneş doğarken yıldızların kaybolduğunu hatırladığımı mı?
Que me lembro do vinho no parque e de vermos a estrelas desaparecerem, enquanto o sol nascia?
Daha fazla şarap var mı?
Tem mais vinho?
- Şarap alalım mı ne dersin?
- Devemos pedir vinho? - Sim.
- Olur. - Şarap menünüz var mı?
- Têm um cardápio?
şarap alır mıydınız?
Vão beber vinho?
Yine şarap mı içiyorsun?
Você está bebendo?
Kalkıştan öncebir kadeh şarap alır mısınız?
Quer um copo de vinho antes da descolagem?
Lindsay şarap ve peynir ikramlı yardım toplantılarıyla nam salmıştı. - Sığır Besiciliğine Karşı Kampanya ET YEMEYE HAYIR 1995
A Lindsay sempre foi famosa por angariar fundos para caridade.
Hım.. bütün bunlar... Şarap, hımm, başımı ağrıttı.
Todo este vinho está a dar-me dores de cabeça.
İyi bir şarap sanırım.
Boa garrafa de vinho.
Ona kötü bir şarap alamazdım ya.
Não podemos dar-lhe uma zurrapa.
Evlerine bir şişe şarap fırlattım.
Atirei uma garrafa de vinho contra a casa delas.
3 günlük bir şarap turuna çıktım.
Fiz um percurso de vinhos de três dias.
Bir bardak şarap alacağım.
Está tudo bem?
Danny, lütfen şarap servisini yapar mısın? - Hemen yapıyorum.
Danny, serves o vinho?
Bir bardak şarap alacağım.
Vou querer um copo de vinho.
Hayatlarımızı kutuluyor, hakaret ediyor, ucuz şarap içiyoruz.
A empacotar a vida, a insultar-nos, a beber vinho barato.
Sen orada zencefilli gazor içerken ben burada şarap içiyorım, bundan suçluluk duyuyorum.
Sinto-me culpada por beber vinho enquanto tu bebes ginger ale.
Bazen annen yarım bardak şarap içtiğinde, biraz kendinden geçiyor.
Ás vezes quando a tua mãe toma meia taça de vinho fica maluquinha.
Biraz şarap içtim tamam mı?
Bebi algum vinho, está bem?
Sanırım Timothy'nin eğerinin altında bir şişe şarap var, sen ne dersin?
Você acha que tinha uma garrafa de vinho na sela de Timothy? Vocês acham?
Hadi düğün kızı. Sana bir şişe şarap alayım.
Vamos garota do tempo.
Umarım ucuz ve neredeyse bayat kırmızı şarap seversin.
Espero que gostes deles baratos, dum vermelho quase-velho.
- Beyaz şarap alayım, o da aynısından.
Um vinho branco, e o mesmo para ele.
- Şarap aldın mı?
Lembrou do vinho?
Canım şarap çekti.
Oh, apetece-me vinho.
- Şarap alırım.
- Um kir.
Şarap almalıyım, pardon!
Tenho que ir escolher vinho. Desculpa. É só...