English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / Türkçe → Rusça / [ B ] / Bela mı

Bela mı Çeviri Rusça

558 parallel translation
Bela mı?
Хлопот?
Bela mı bekliyorsun?
Ищешь неприятностей?
Oh, bela mı?
Неприятности?
Bu da ne? Bela mı arıyorlar?
Это ещё что за отщепенцы?
Bela mı arıyorum sanki! ?
Я стараюсь не нарываться на неприятности.
- Bela mı arıyorsun? - Devam et, bunlar komünist!
Какого черта вам тут нужно?
Bela mı arıyorsunuz?
Что вам тут надо?
Bela mı?
Проблемы?
Bela mısın be?
Ты проблема.
Yeterince bela açtınız başımıza. Şimdi çabuk defolun gidin buradan.
Ладно.
Başımızda yeterince bela var zaten.
Нам и так достаточно несчастий.
Sayın başkan, Kızıl Bela var mı?
Мэр, ещё вопрос. Нет ли здесь руки красных?
Bela mı?
Судили?
Sorun çıkarıp, başımıza bela olması için... en küçük bir ihtimal bile varsa...
Eсли ecть xoть мaлeйшaя oпacнocть, чтo c этим чeлoвeкoм вoзникнут нeпpиятнocти...
Tuttuklarımıza güç bela bakıyorlar. O kadar uzak olmasaydı tuttuklarımızı Catania'ya götürürdük.
Мы бы отвезли весь улов в Катанию, если бы она не была так далеко.
Doğru şeyi yapmazsak daha başımıza çok bela gelir.
Если мы не сделаем так как надо, у нас будут большие проблемы.
Bence başımıza bela alıyoruz, Profesör.
Профессор, по-моему, мы напрашиваемся на неприятности.
Kodese tıkılana kadar başımıza bela olacaksın.
Ты хочешь навести нас что бы мы тебя посадили.
Başına bela olalım.
Давай хорошенько опустим его.
Bunlar başımıza bela açar.
Это серьёзная штука.
Zor bela toparladığımız azıcık et ve hindistan cevizi getirdim.
Мы наскребли немного мяса и кокосовый орех.
Şimdi ise büyükannem başıma bir bela geleceği korkusuyla neredeyse kör olduğundan beni göremediği için kaçmayayım diye giysime çengelli iğne takıyor.
Так что бабушка, от страха, что я натворю что-нибудь, и потому, что из-за слепоты не могла удержать меня, иногда брала булавку и прикалывала мою юбку к своей!
Başımıza bir bela gelmesin?
Хороший удар по голове, верно?
Tek yapacağımız, elimizden geldiğince bela çıkarmak.
Просто нужно как следует пошуметь.
Tanrım sen büyüksün, Guteniuklar'ın ve sığırlarının başına tez elden püsküllü bir bela musallat et.
Будь прокляты Гутенюки! Пошли на них, Боже, чуму, а на скотину - гибель!
Tanrım sen büyüksün, Guteniuklar'ın ve sığırlarının başına tez elden püsküllü bir bela musallat et.
Будь прокляты Гутенюки! Боже, пошли на них чуму, а на скотину - гибель!
Umarım bu gece bela çıkmaz.
Надеюсь проблем сегодня не будет.
Dinle Lester. Bu sefer bela büyük. Sansım her zamanki gibiyse işlemediğim bir cinayetten suçlanacağım.
Лестер, у меня есть дела... если меня поймают, то повесят убийство, которое я не совершал.
Sanırım bu sefer bela büyük.
На этот раз все серьезно.
Artık bela istemiyorum? Niye bu işe bulaştım?
Мне не нужны проблемы, зачем же ввязываться?
Bela'yı tanırım.
- Не так. Я знаю Белу.
Sen, ben ve Bela oturalım.
Давайте присядем. Вы, я и Бела.
- Şimdi Bela'yı ele geçireceğiz, Şimdi Krako'yu çuvala koyacağım.
Бела уже у нас, осталось натянуть мешок на Крако.
- Sanırım Bela'nın ofisinde bıraktım. - Neyi bıraktın?
- Кажется, забыл в кабинете Белы.
Hatırladığım kadarıyla bela aramadığını söylüyordun.
Ты же говорил, что стараешься избегать неприятностей.
Bela gelmeden neden üzerine kafa yoralım?
Зачем раньше времени тревожиться?
Uşaklarımız silahlı yani eğer yaşamak istiyorsa kızımızla evlenmeli ve bela çıkarmamalı.
Наши слуги вооружены. Если ему дорога жизнь, придётся голубчику жениться. Без лишних споров.
Gel bela! Hiç değilse sırtımızda zırhımızla ölürüz.
- Если гибель мне, Хочу погибнуть в воинской броне!
Eğer bu ceset yüzünden kanunlara bulaşırsak... bu iş hayatımızın sonuna kadar başımıza bela olur.
Если мы свяжемся с этим трупом и законом... то это будет висеть на нас до конца жизни.
Ben hâlâ başımıza bela alıyoruz diyorum!
Мы напросимся на неприятности.
Bak Teresa, sadece bela, tamam mı?
Слушай, Тереза, просто неприятности, понятно?
Bu genç hanım başımıza bela olacak.
Эта юная леди может стать проблемой.
- Hey, tatlım. Bela benim göbek adımdır.
- Эй, дорогая, беда - мое второе имя.
En bela düşmanlarım, Solominler!
Самые враги мои, Соломины.
Onun gibi başkasını tanımıyorum. Bazen gerçekten bela. Kendisi için de.
Иногда такие вещи, его просто травмируют.
Başıma bela aldığımı biliyordum.
Я знал, что от неё будут неприятности.
Başıma bela olmaya kalkarsan, hemen kapı dışarı ederim, anlaşıldı mı?
Один раз меня разозлишь, и мне наплевать, сколько денег ты перед этим заплатил, твоя жопа вылетит отсюда!
Epeydir böyle bir bela gelmemişti başımıza.
У нас давно не было неприятностей.
Yüce efendi, bu yolculukta bela olacağını bildirmekte haklıymışım.
Ваше величество, я был прав, предсказывая неприятности
- Sana Béla mı diyor?
- Она тебя там, снаружи, назвала Бэлло?
Elçi olmaktan anladığın buysa başımıza bela alacağız.
Если ты так представляешь себе деятельность посла, нас ждут неприятности.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]