Imkansız mı Çeviri Rusça
477 parallel translation
Bana öyle bakma. Bu sence imkansız mı?
Не смотри на меня так, словно это невозможно.
- Bu imkansız mı?
- Это немыслимо?
Yani imkansız mı?
Вы хотите сказать, что это невозможно?
Görmem imkansız mı?
Можно мне взглянуть на него?
Korkunç olabilir belki ama imkansız mı, matmazel?
Ужасно? Возможно, мадемуазель. Но возможно же?
Sonrasında o olmadığında topu bahsi geçen yere göndermemin imkansız olduğunu anlamıştım.
Я понял, что без неё, было невозможно мне заставить упасть шарик в определённый сектор цилиндра.
İmkansızı başaracağım.
- Знаю. Я сделаю невозможное.
Bu imkansız görünüyor, kabul ediyorum, ama... başka şansımız yok.
- Я не знаю, док. Признаю, это почти невозможно. Но мы должны.
Binanın her yerine baktım ama ortalıklarda yok. - Remoleto ile beraber olmalı. - İmkansız, üst katta değiller.
Я была и у него, и у Отелло, и у сицилийца - никого на месте нет.
Şey, bu hemen hemen imkansız... Ama elimden geleni yapacağım.
Жeлaниe кoнeчнo нe пpocтoe, нo я пocтapaюcь.
Seçkin ve eski bir baronun saygınlığını ve... ağırbaşlılığını tehlikeye attığımı.... ve eğer bu imkansız davadan hemen çekilmezsem... beni kovacaklarını söylediler.
Гoвopят, чтo я cтaвлю пoд coмнeниe пpecтиж иx кoнтopы. я дoлжeн нeмeдлeннo oткaзaтьcя oт этoгo дeлa. или oни oткaжутcя oт мeня.
- İmkansız mı?
Как пить дать, на сколько споришь?
ona, Lottie'den boşanmamın imkansız olduğunu... Anlatmaya çalıştım.
Было бесполезно пытаться дать ей понять... что я не мог развестись с Лотти.
- Korkarım bu imkansız.
Боюсь, что это невозможно.
- Korkarım ki bu imkansız.
- Боюсь это невозможно.
Bütün bunları sana anlattım çünkü, bugün seninle evde buluşacaktık ama artık imkansız.
Я пришла тебе сказать, что наше свидание на той квартире теперь невозможно.
İmkansız bayım.
Невозможно, синьор.
Öncelikle bunun imkansız olduğunda anlaşalım.
С начало удостоверимся что тут не пройти.
Pek anlamadım bu işi ama evde birinin olması imkansız.
Не может быть. Странно.
Başarısızlığı imkansız kılmak için gerekli hesaplamaları yapacağım.
Я вьiсчитал, что провал невозможен.
İmkansızım.
Четырнадцать.
Korkarım bu oldukça imkansız olacak.
Боюсь, что это не получится.
Tarifi imkansız bir şok anlatılamayacak bir değişim vücudunu sarmadı mı?
Не испытал ли ты чувство смутного ужаса от потери в себе чего-то невыразимого словами?
Korkarım bu imkansız.
Боюсь, сейчас это невозможно, капитан.
İmkansız. Aşağı ışınlanmadan önce personel kontrolü yaptım.
Я проверил всех членов экспедиции перед тем, как мы высадились.
Madem bizi gemimize göndermeniz imkansız, o zaman bir psiko-trikoderli teknisyenimizi aşağı ışınlatalım.
Раз вы решили, что мы не можем вернуться на корабль, я могу доставить сюда техника с психотрикордером.
Hemen. Ama bu imkansız, vakit çok geç, hiç elemanım yok.
Немедленно невозможно, у меня нет рабочих.
Bu imkansız! Mösyö Mezeray, bu işin çapı maddi gücünüzü aşıyorsa ben sizi tutmayayım.
Если эти работы превышают ваши средства - я вас не задерживаю.
Yarın imkansız, kızımı evlendiriyorum.
- Завтра я выдаю замуж дочь.
Korkarım ki bu imkansız.
Боюсь, это невозможно.
Bayan Lovelace bu imkansız! Bu normal değil mi, ben bir kadınım.
Доктор, и это тоже не смешно!
Öyle ayarladım ki, takibi imkansız.
Это все очень опасно.
Anneme, gitmeden önce görüşmenizin imkansız olduğunu anlatırım ve zamanı gelince de sevgiline bir mesaj yollarım.
Я поговорю с мамой, ты ведь не увидишься с ней перед отъездом... и я отправлю письмо твоей девушке... когда придет время.
Sık sık bizim yaşımızda aşık olmak imkansız derdin.
Он самый лччший человек на свете!
– Belki de adını kaydettirmedi. – Bu imkansız. Motorlar hazır mı?
Сэр, коммандер Скайуокер не проходил через южный вход.
Davasına baktığım ve bakacağım herkesten farklı bir kategoride olduğunuzu göz ardı etmem imkansız.
Для меня не является возможным проигнорировать тот факт, что Вы находитесь в совершенно иной категории чем все люди, дела которых я когда-либо вел или, возможно, буду вести.
Buraya kahvrengi koymayacağım. İmkansız.
Я не буду делать здесь коричневым Ни за что.
Aşkımız imkansız. Benden çok uzakta yaşayan... benim sevdiğimden daha az seven birine aşık olmak beni çıldırtıyor.
Что наша любовь невозможна, что я без ума влюбилась в кого-то, кто живёт на другом краю света, в кого-то, кто любит меня, несомненно меньше, чем я его.
İmkansız mı?
Это почему же?
Nasıl kurtulacağımı düşünüyorum. Ama elbette senin bunu anlaman imkansız.
Но тебе этого, конечно, не понять.
Ön kapıdan öylece çıkıp mı gidecekler? Bu imkansız bir şey.
Спокойно выходят через главные ворота?
- İmkansız. Buraya geldiğimde hayatım mahvoldu.
- А я говорю тебе, что не придёшь!
İmkansız kendi evimde hapistim, gitmelerini beklemek zorundaydım.
Надо было дождаться, пока они уйдут.
... sizi suçlamak imkansız. Şartlar elbette trajikti. Ancak sizinle tanıştığım için mutluyum.
Ни как юрист, ни как человек и несмотря на нелицеприятные обстоятельства я счастлив, что познакомился с Вами.
İmkansız göründüğünün farkındayım ama onunla konuşman şart.
Я знаю, это кажется невозможным, но ты должен с ним объясниться.
İmkansız mı? Ne dersin?
Что вы на это скажете?
İyi güzel, Poirot, ama bizim yapmaya çalıştığımız şey imkansız.
Всё это очень хорошо, Пуаро.
- İmkansız adamım.
- Ни за что.
Korkarım bu imkansız.
Боюсь, теперь это невозможно.
Jim'i geri dönmeye ikna etmeye çalıştım ama Jim'e bir şey yaptırmak imkansız.
Я пыталась заставить Джима вернуться, но его невозможно заставить сделать что-то.
İmkansız, canım. Neden?
- Дочка, сейчас не получится.