A word with you translate Turkish
2,065 parallel translation
Miss Lemon, can I have a word with you, please?
Bayan Lemon, sizinle biraz konuşabilir miyim?
Dr. Webber, may I have a word with you, privately?
Dr. Webber, sizinle bir dakika özel konuşabilir miyiz?
- Mike Terry, can I have a word with you?
- Mike Terry, seninle biraz konuşabilir miyiz?
Forgive me... but there is someone over here, a friend, who wishes a word with you.
Affedin beni ama şurada bir arkadaşınız sizinle konuşmak istiyor.
Young man, may I have a word with you?
Genç adam, bir saniye bakar mısın?
Can I have a word with you in private?
Seninle baş başa konuşabilir miyiz?
The President would like a word with you.
Başkan sizinle konuşmak istiyor.
Mrs Jacobsen would like a word with you.
Bayan Jacobsen sizinle konuşmak istiyor.
Tyra, may I just have a word with you real quick?
Tyra, senle kısacık konuşabilir miyiz?
Hey, Earl, Joy would like a word with you, and based on her tone, I think it's gonna be a curse word.
Earl, Joy seninle bir şeyler konuşmak istiyor. Ses tonuna bakarsak, küfür edeceğe benziyor.
Can I have a word with you, Cookie?
Biraz konuşabilir miyiz Cookie?
If I could just get a word with you about..
Eğer sizinle bu konuda birkaç şey konuşursak...
May I have a word with you?
Sana birkaç kelime söyleyebilir miyim?
Well, I just wanted a word with you.
Seninle biraz konuşmak istiyordum.
Can I have a word with you?
Seninle biraz konuşabilir miyim?
I need a word with you
Sizinle konuşmam gereken bir şey var.
Err... May I have a word with you?
Şey... sizinle bir şey konuşmam gerek?
Wanted to have a word with you.
Seninle bir şey konuşmak istemiştim.
I wonder if I could have a word with you.
Evet, efendim. Sizinle biraz konuşabilir miyiz acaba?
You mind if I have a word with you?
Biraz konuşabilir miyiz acaba?
Monsieur Poirot, could I have a word with you?
Bay Poirot, sizinle bir şey konuşabilir miyim?
Someone wanted to have a word with you before you left.
Gitmeden önce görüşmeni istediğim biri.
Fluffles, I want a word with you.
Fluffles, sana bir şey söyleyeyim.
We want a word with you.
Seninle konuşalım.
I need a word with you, please.
Sizinle konuşmam gerekiyor.
- A word with you.
- Sizinle birkaç kelime konuşmak.
May I have a word with you?
Seninle biraz konuşabilir miyim?
Excuse me sir, can I have a word with you?
Afedersiniz efendim, konuşabilir miyiz?
Mr. Morrow, can I have a word with you?
Bay Morrow, biraz konuşabilir miyiz?
Do you want a word with your father?
Babanı vereyim mi?
Police want to have a word with you, Mr. Davies.
Polis, sizinle görüşmek istiyor, Bay Davies.
Darling, Dr Moon is going now, but he'd like a word with you alone.
Tatlım, gitmeden önce Dr. Moon seninle yalnız konuşmak istiyor.
- A word with you?
- Size bir şey diyebilir miyim?
Can I have a word with you?
Senle konuşabilir miyiz?
Whoo. - Mr. Jane, may I have a word with you?
- Bay Jane, biraz konuşabilir miyiz?
But if you say a word of this in the workshop you beaten to death with your laptop.
Ama burda bizden biri yarışırsa, o zaman bu bizim için çöküş olur
Could you possibly put in a word with the board for me?
Bina yönetimine de kabul ettirmek için hakkımda iyi şeyler söyleyebilirsin mi?
You know, if you want to help, i can put in a word with coach.
Biliyorsun, eğer yardım etmek istiyorsan koçla bunun için konuşabilirim.
Let's start with a word you associate with an empty cave.
Boş bir mağara ile ilişkilendireceğiniz bir kelime ile başlayalım.
I just received word that King Quilok is requesting a meeting with you.
Quilok Kralından sizin için görüşme sözü aldım.
If you find him, I'd like to have a word with him.
Eğer bulursan bana da haber ver, bir çift lafım var ona.
Have a word with him about personal hygiene, would you?
Ona biraz kişisel hijyenden bahsediver, emi?
Inspector, if I might have a word alone with the detective, I'll be with you straightaway.
Müfettiş, eğer dedektif ile yalnız konuşabilirsem hemen sana katılırım.
Whatever did this to her, whatever killed her, - I'd like a word with that. - I'll introduce you.
Onu bu hale getiren, onu öldüren her neyse onunla iki çift laf etmek isterdim.
Ah. May I have a private word with you?
Sizinle özel bir şey konuşabilir miyim?
can I have a word with you in private?
Sizinle özel olarak konuşabilir miyiz?
It's the first time you hear the word, and he tries to beat you to death with a shovel.
Bu sözü ilk kez duyduktan sonra seni öldüresiye kürekle dövmesi.
You seem to have a problem with the word "innocent".
"Masum" kelimesiyle bir sorunun var gibi.
If you don't mind, Mrs. O'Rourke, we'd like a word with Veronica.
Sakıncası yoksa Bayan O'Roarke, Veronica ile konuşmak istiyoruz.
Mr. Swanson, could I have a quick word with you?
Bay Swanson sizinle bir şeyler konuşabilir miyim?
She's right here if you want a word with her.
Eğer konuşmak istersen hemen yanımda.