English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ A ] / Accept it

Accept it translate Turkish

3,996 parallel translation
Accept it and I can help you.
Bunu kabul edersen sana yardımcı olabilirim.
And you don't even accept it!
Sen kabul bile etmiyorsun!
I thought he was the type to accept it for what it was and move on.
Onu yola devam eden bir tip olarak düşünmüştüm.
Are we going to accept it?
Kadınların gücünü onlara gösterecek miyiz?
I won't accept it.
- Kabul etmiyorum.
Accept it.
Kabul et.
Either you accept it or understand it.
Kabulleneceksin, başka yapacak bir şey yok.
I don't accept it.
Ben kabul etmiyorum.
But I won't accept it.
Ama ben bunu kabullenemem.
I won't accept it until the very end!
Son ana değin direneceğim!
Listen I lost my mom a long time ago and it took me a long time to learn how to let go and just accept it.
Dinle beni, ben de annemi uzun zaman önce kaybettim ve bunu kabullenmem çok uzun zamanımı aldı.
Why did you accept it?
Neden kabul ettin?
You know, we accept it.
Bu gibi durumları kabulleniriz.
I couldn't accept it.
Kabul edemezdim.
When a man leaves his children because of desire, we accept it with a shrug, but you as a woman, you had to take on a guilt, a burden of guilt that could never be alleviated.
Bir adam, arzusu için çocuklarını terk edince omuz silkip kabul ederiz, ama sen, bir kadın olarak asla hafiflemeyecek bir suçluluk yükünü omuzlarına almak zorunda kaldın.
Participate in my own death, acknowledge it, accept it.
Kendi ölümümde payım olsun onaylayayım, kabulleneyim istedim.
Matsuno would not accept it.
Matsuno kabul etmedi.
I won't accept it
Buna izin veremem.
Unless he sees it with his own eyes, he won't accept it.
Bunu kendi gözleriyle görmedikçe, inanmayacak.
Accept it.
Kabulleniyorsun.
You need to accept it.
Bunu kabul etmelisin.
Women and men largely accept it.
Kadınlar ve erkekler bu ürünü kabul edeceklerdir.
- I can't accept it.
- Kabul edemem.
'Cause that's the only way they'll accept it.
Kabullenmelerinin tek yolu buydu çünkü.
Accept it De Bellis.
Kabul et De Bellis.
They will never accept it.
Asla kabul etmezler.
I have to accept it, which means you have to accept it.
Ben bunu kabul etmek zorundayım ki ben kabul ediyorsam sen de edeceksin. Öyle mi?
I accept it.
Kabul ediyorum.
We have challenged the idea that a slave must always know his place, accepting rod and lash because he was taught to accept it.
Bir kölenin her daim yerini bilmek zorunda olmasi yapmasi ögretildigi için dayagi ve kirbaci kabullenmesi gerektigi fikrine karsi geldik!
I accept the fact that Shawn Spencer has been banned for life, however... All of it.
Hepsini.
I don't know, V. At some point we might have to accept that it's not meant to be.
Bilmiyorum V, bir noktadan sonra bunun kaderimiz olduğunu kabullenmemiz gerekebilir.
Whatever it is, I won't accept this.
Sebep her ne ise, kabul etmiyorum.
Now, it wasn't her fault, so I refused to accept her resignation.
Şimdi, bu O'nun hatası değildi. Ben de istifasını reddettim.
We could accept braving this ghastly place were it not for fear of missing our call.
Çağrımızı kaçırma korkumuz olmasaydı, bu berbat yeri kabul edebilirdik.
But if it isn't physiological, then you have to accept what you're struggling with is mental illness.
Ama psiklolojik değilse, o zaman kabul etmek zorundasın. uğraştıpın şey akıl sağlığın.
It's hard to accept that I could fail them both so profoundly.
İkisini birden böylesine ciddi olarak kaybedebileceğimi kabullenmek çok zor.
You accept the impossibility of such a feeling, whereas the angel maker is still chasing it.
Sen bu hissin imkansızlığını kabul ediyorsun ama halbuki Melek Yaratan bu hissin hala peşinden koşuyor.
I know that it is difficult, but you and Zak have to accept the fact that he has abnormally Low-Frequency.
Zor olduğunun farkındayım ama kabul etmelisiniz ki Zak anormal bir şekilde Düşük Frekanslı.
It's at? T hard to accept... They belong keep...
Kabul etmek zor yalnız başıma çok korkuyorum.
It's never going to accept people like us.
Bizim gibileri asla kabul etmeyecek.
The town will never accept you back as chief, not the way you left things, but I convinced the guard that I need you on the force and that it's the best way for me to keep my eye on you.
Kasaba buradan o şekilde gitmenden sonra senin tekrar şerif olmanı asla kabul etmeyecektir. Ama muhafızları sana ihtiyacım olduğuna ikna edebilirim. Seni gözümün önünde tutmanın en iyi yolu da bu.
It's as if the body can't accept that a terrible trauma has occurred.
Vücut sanki korkunç bir travma yaşandığını kabul edemez gibidir.
But it means I have to accept that I may never get there.
Ama oraya dönemeyebileceğimi kabul ettiğim anlamına gelir.
It'll work and I accept cash, jewelry...
İşe yarayacak ve nakit, mücevher kabul ediyorum..
So, what, I'm just supposed to accept that you will "take care of it," whatever that means?
Ne yani? "Halledeceğim" deyince öylece bir kenara mı çekileyim, artık o ne demekse.
It's not really our place to accept that apology, though, is it?
Ama bu özrü kabul etmek aslında bize düşmez değil mi?
Only to accept that it is what I hold to heart.
Yalnızca bunu kalpten söylediğimi kabul etmeni istiyorum.
Batiatus once warned me that a man must accept his fate or will be destroyed by it.
Batiatus bir keresinde bana söyle demisti : "Er kisi kaderini kabullenmelidir." "Ya da kaderinin ellerinde can vermeyi."
But if you accept change is inevitable, it doesn't crush you when it does.
Ama değişimi kabul edersen kaçınılmaz son geldiğinde seni ezmez.
And at first, I really regretted that it had happened, but then I realized that if that's what it took for me to accept myself, then, as Rizzo says in Grease, "There are worse things I can do."
Başta pişman olmuştum ama sonradan kendimi kabullenmek için bunu yapmam gerektiğini anladım. Grease'deki Rizzo'nun dediği gibi "Daha kötü yollar da var."
I don't need you to accept my apology, but I'd love it if you did.
Özrümü kabul etmenize gerek yok ama kabul ederseniz çok mutlu olurum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]