All morning translate Turkish
4,132 parallel translation
I don't want to spend all morning in some terminal.
Bütün sabahımı bir terminalde harcamak istemiyorum.
One of your neighbors said you've been out here crying all morning.
Komşularınızdan biri sabahtan beri dışarıda ağladığınızı söyledi.
I was "Ron Mexico" all morning, and it was amazing.
Bütün sabah Meksikalı Ron gibi davrandım ve harikaydı.
Your dad's been waiting outside the prison gates all morning.
Baban sabahtan beri hapishane kapısının önünde bekliyormuş.
Come on, Mark, I've been trying to call you all morning.
Hiç olmazsa bir mesaj falan at. Mark, sabahtan beri sana ulaşmaya çalışıyorum.
Well, he's been in the stacks all morning.
Bütün gün rafların arasındaydı.
Don't bother, no one's seen him there all morning.
Zahmet etme, bütün sabah kimse onu görmemiş otelde.
I've been looking for you all morning.
Sabahtan beri seni arıyorum.
We've been spinning all morning to cover for him.
Sabahtan beri yokluğunu belli etmemeye çalışıyoruz.
I've been emptying urine bags all morning.
Sabahtan beri idrar torbalarını boşaltıyorum.
All morning routines.
Hep sabah rutinleri.
Where have you been all morning?
Sabahtan beri neredeydin?
Jesus Christ, where the hell have you been all morning, Gloria?
Sabahtan beri hangi cehennemdesin yahu, Gloria?
Listen, what's been keeping you at that computer all morning?
Bana bak, sen bilgisayarın başında sabahtan beri ne yapıyorsun?
I've been with her in security all morning.
Ben onunla sabahtan güvenlikteydik.
I've had a team on you all morning.
Tüm sabah sizle ilgilenen bir ekip vardı.
Oh, I've actually been staring at that thing all morning.
Sabahtan beri buna bakıp duruyordum zaten.
He... he had been working all morning in the section the blast came from.
O... o bütün sabah, patlamanın olduğu bölümde çalıştı.
But, uh, what about the morning after, when we, uh, wake up with savage morning breath and really bad gas from all this beautiful stinky cheese?
Ama ertesi sabah o vahşi sabah nefesiyle uyandığımızda kötü kokular çıkmaya başladığında ne olacak?
♪ You're all ♪ ♪ Like sweet morning dew ♪ I need ♪
* Bir tek sen lazımsın bana * * Sabah çöken çiy gibi *
Well... With that all my appointments in the morning are canceled.
Böylece sabahki toplantılarımın hepsi iptal edildi.
Tomorrow morning, we will focus all of our energy on her.
Yarın sabah bütün enerjimizi Natalie'ye odaklayalım.
First, a very good Monday morning to all of you.
Öncelikle hepinize hayırlı pazartesiler.
- Good morning to you all.
- Herkese günaydın.
I dare say it'll all be gone by the morning.
- Sabaha kadar bir şey kalmayacaktır.
We woke up one morning... and all of the grown-ups were gone.
Bir sabah uyandık ve büyüklerin hepsi gitmişti.
All right, good morning.
Günaydın.
- Look, all I know is every morning at 8 : 25, he shows up.
- Bak, tek bildiğim her gün sabah 8 : 25 de, o ortaya çıkıyor.
I interrupted those efforts this morning, and, er... I can assure you all,
Bu çabalarını sabah bölmek zorunda kaldım ve hepinizi temin ederim ki,
One morning, he showed up and, you know, when he gets all British and stern-like.
Bir sabah buraya geldi ve o ünlü İngiliz aksanı ve sertliğiyle anneme seslendi.
That's okay, Congressman. It happens all the time this early in the morning.
Önemli değil Milletvekili, sabahın bu saatinde hep olur.
He stole it from Mallory Cane, gave it to me this morning, and wanted me to come here and download all his files.
Onu Mallory Cane'den çalıp bu sabah bana verdi. Buraya gelip tüm dosyalarını kaydetmemi istedi.
You haven't heard from Tommy, have you? No, why? Uh, I've been trying to contact him all morning.
Bugün burada Jack'i anarak aynı zamanda bazılarımızın onu yüz üstü bıraktığını da itiraf etmiş oluyoruz.
I'd like to remind you all that under no circumstance are you to mention the incident this morning.
Her ne koşulla olursa olsun bu sabahki vakayı dile getirmeyeceğinizi de hatırlatmak isterim.
OK, then. I'll see you in the morning.'All right.
Sabah görüşürüz.
All right, she's being way too nice to me, and I tried to talk to her about it this morning, and she just kept quilting.
Tamam, bana fazlasıyla iyi davranıyor ve bu sabah onunla bunu konuşmaya çalıştım, ama o yorgan dikmeye devam etti.
Morning all.
- Günaydın.
All right, I'll give you a knock in the morning, yeah?
Tamam, peki. Yarın sabah kapını tıklatırım.
This morning I'm hearing all this talk that Bobby got his intel from an Eddie in Bello's organization.
Bu sabah duydum ki Bobby istihbaratı Bello'nun organizasyonundaki Eddie'den almış.
Washington General confirms Chuck was in the hospital all night upchucking- - not released till 8 : 00 this morning.
Washington General, Chuck'ın bütün gece hastanede kustuğunu doğruladı bu sabah 8 : 00'de çıkarılmış.
I need all the help I can get this morning.
Bu sabah iyi gelecek ne varsa deniyorum.
A press conference this morning has not eased our nation's paranoia as we've learned that FBI, CIA, and NSA are now all in pursuit of Joe Carroll and his cult of serial killers.
FBI, CIA ve Ulusal Güvenliğin de Joe Carroll ve seri katil tarikatının peşinde olduklarını öğrendiğimiz bu sabahki basın toplantısı halkın kaygılarını dindirmedi.
Morning, all.
Hepinize günaydın.
If you do not have hard, irrefutable evidence on my desk, evidence that our office can pursue to an arrest and conviction by the end of this workweek, I will accept all of your resignations bright and early Monday morning.
Bu haftanın sonuna kadar masamda tutuklamaya ve hüküm giydirmeye yetecek kuvvetli ve çürütülemez bir kanıt görmezsem pazartesi sabahının erken saatlerinde istifalarınızı kabul ederim.
I thought that if you got up in the morning and your office was all nice that maybe you could restart your practice or... maybe also bury Mr. Fishy.
Sabah kalkıp ofisini düzenli görürsen belki terapi yapmaya yeniden başlarsın diye düşündüm. Ya da belki Mr. Fishy'i de gömersin.
Morning all.
- Herkese günaydın.
You can turn all this straw into gold by morning?
Bu samanların hepsini sabaha kadar altına çevirebilir misin?
What you're doing is telling the people that the shiny presents and the bulging stockings on Christmas morning are just mom and dad staying up all night to do the work.
Sense insanlara Noel sabahı buldukları parlak hediyeleri ve içi dolu çorapları oraya gece anneleriyle babalarının koyduğunu söylüyorsun.
I'll see you in the morning, all right?
Sabaha görüşürüz. - Kendine iyi bak.
Do you remember the morning I found you on that beach all those years ago?
Seni sahilde bulduğum o sabahı hatırlıyormusun. onca yıl öncesini?
They're all up for bid Saturday morning.
Hepsi cumartesi günü açılacak.
morning 7553
morningstar 35
morning star 17
morning to you 18
morning sickness 21
all mine 63
all my life 270
all my love 41
all men 44
all my friends 24
morningstar 35
morning star 17
morning to you 18
morning sickness 21
all mine 63
all my life 270
all my love 41
all men 44
all my friends 24