English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ A ] / All my life

All my life translate Turkish

5,471 parallel translation
That's all my life can accommodate right now.
- Evet. Şu an daha fazlasını kaldıramam.
Where have you been all my life?
Yaşantım boyunca sen neredeydin?
He's been in London all my life.
Hayatım boyunca hep Londra'daydı.
Is this all my life holds, for ever having to listen to your cowardice and evasion?
Hayatım boyunca senin korkaklığın ve bahanelerini mi dinleyeceğim?
I've known this feeling, all my life.
Bu hissi hayatım boyunca yaşadım.
All my life.
Hayatım boyunca.
The pate was delicious, now the fish mousse is delicious and all my life I've been warned off English food.
Ciğer lezizdi, şimdi balık da mükemmel,... ben ise hayatım boyunca İngiliz mutfağından kaçınmıştım.
General Lane, all my life, I felt like something really special was waiting for me.
General Lane, hayatım boyunca beni gerçekten özel bir şeyin beklediğini hissettim hep.
I have lived here all my life, and I know every trick in your book.
Hayatım boyunca burada yaşadım. Sizin her numaranızı bilirim.
I've been here all my life, stuck here...
Tüm hayatım boyunca burada tıkıldım kaldım.
I've never been quite so motivated to be concise in all my life.
Hayatım boyunca hiç bu kadar motive olmamıştım.
It's been dragging me down all my life.
Hayatım boyunca beni perişan etti.
All my life I've avoided Europe and its multitudes of terribleness.
Hayatım boyunca Avrupa'dan ve onun berbatlıklar yığınından kaçındım.
Where've you been all my life? Come on.
Onca zaman nerelerdeydiniz?
In all my life... you're the one I like the most.
Hayatımda gördüğüm en güzel kızsın.
Where have you been all my life?
Yüzünü gören cennetlik! - Merhaba.
But, astonishingly enough, I've been on the losing side for all my life.
Ancak doğduğumdan beri hep yenildim.
- Never have I been treated like that in all my life.
Hiç bu kadar aşşağılanmamıştım.
I've lived here all my life, and I never heard of a girl named Easy E.
Hayatımı burada harcadım, Kolay E diye bir kız hiç duymadım.
All my life... I done did what the white man told me... so he won't kill me.
Bütün hayatım boyunca beni öldürmesin diye beyaz adamın bana söylediğini yaptım.
All my life, I've wanted to know who my real family was, and just as I find out that they're out there in the bayou,
Rebekah, hayatım boyunca gerçek ailemi öğrenmeye can attım. Tam izlerini bataklıkta buldum derken Klaus ölüm fermanlarını imzaladı.
I've lived here all my life.
Hayatım boyunca burada yaşadım.
Okay, Steve, last question... Where have you been all my life?
Tamam Steve son soru, bunca zamandır neredeydin?
All this time, I- - I thought you loved me, but you were gonna take my life.
Bunca zaman beni sevdiğini sanmıştım ama sen canımı alacakmışsın.
It'll let me put it all behind me, to get on with my life
Her şeyi arkamda bırakıp hayatıma devam etmemi sağlayabilir.
You travel all this way to ask after the very girl you threatened my life over?
Bunca yolu hayatımı tehdit edip küçük kızı sormak için mi geldin?
We are all experienced trauma. I am a divorced woman with whom I thought I spend my life.
Beynin çökmeye başlamadan önce önemli olan şeyleri hatırlayabiliyorsun.
All of these procedures, which helped me to make my life work, but...
Tüm bu prosedürler hayatımı "sürdürmem" için işe yarıyor ama hiç bir gelişme yok.
All... all the greatest... all the greatest moments of my life,
Hayatımın... Hayatımın en güzel anlarını tam burada, bu barda geçirdim.
Mr. Plow. All the greatest moments of my life.
Hayatımın en güzel anları.
! My life is not in good shape at all!
Hayatım hiç de iyi bir halde değil.
All right, this thing between us... the thing where you hate me and don't trust me, and I spend my days trying to save your life... isn't working for me.
Pekala, bu aramızdaki şey... benden nefret etmene ve güvenmemene neden olan şey, ve günlerimi senin hayatını korumak için harcıyor olmam... bana uymuyor.
And y'all are the most important part of my private life, so...
Özel hayatımın en önemli iki şeyi sizsiniz...
And then I realized I am totally alone and all I have in life is my work and you're trying to take that away now, too?
Ve sonra fark ettim ki yapayalnızım ve hayatta sahip olduğum tek şey işim.
Look, I would sacrifice my own life for Bones, all right?
Aldo, tamam. Bak, Kendi hayatımı Bones için kurban ederim, tamam mı?
"and mercy shall follow me all the days of my life, and I will dwell in the house of the Lord forever."
Sonsuza dek Tanrının evinde kalacağım.
They all vowed to stand by me for the rest of my life, but none of them did.
Hepsi de hayatımın sonuna kadar benimle olacaklarına yemin ettiler. Hiçbiri sözünü tutmadı.
I'm all alone in this big house, and I've got too much time to think about my life.
Bu koca evde yapayalnızım ve tüm bunları düşünebilmek için bol bol zamanım var.
Then you shall know all my secrets, and your life will never be the same.
O hâlde tüm sırlarımı bilmelisin o zaman da hayatın bir daha asla aynı olmayacak.
It doesn't seem like any of my business, but I think you've always been someone... who's extremely passionate about your life and what you're doing, and if you have a partner that seems to hesitate all the time, with things of life, I don't know if that's gonna make you happy.
Burnumu sokmuş olmak istemiyorum ama bence sen hayatı ve işiyle ilgili ekstrem tutkuları olan bir insansın ve partnerin senin hayatındaki şeylere sürekli tereddüt eden biriyse...
She made me feel like my life is empty, that all I do is work.
Evet. Bana tek yaptığım şeyin iş olduğunu, ve bunun dışında hayatımın boş olduğunu hissettirdi.
Of all the kisses I have ever gotten in my life, that was the first.
Hayatım boyunca aldığım bütün öpücükler arasında... diyecektim ama bu ilkti.
And thank you for bringing this blessed family into my life and for all they have done to removing me from my... my sorrow and my grief.
Ve bu mübarek aileyi hayatıma soktuğun ve çektiğim üzüntü ve derin acıyı ruhumdan uzaklaştırdıkları için teşekkür ederim.
All right, with these sessions here at my house, I guess it was inevitable that my personal life would intrude occasionally.
Sanırım evimde yaptığım seanslarda özel hayatımın bazen araya girmesi kaçınılmazdı.
I worked my ass off all these years to give you a good life, and what do you do?
Sana iyi bir hayat sunabilmek için köpek gibi çalışıp durdum ama sen ne yaptın?
And I just feel so lucky that I found you so soon in this lifetime, because all I want to do, all-all I've ever wanted to do... Is spend my life loving you.
Ve bu hayatta seni bu kadar erken bulduğum için çok şanslı hissediyorum çünkü tek yapmak istediğim, şimdiye kadar yapmak istediğim tek şey hayatımı seni severek geçirmek.
Well, the love of my life was recently thrown into prison, and it turns out that jail cells have no closet space at all.
Hayatımın aşkı hapse atıldı anlaşılan hücrelerin hiç hurç alanı yokmuş.
But I'm gonna have to live with that for the rest of my life and wonder if it was all worth it.
Ama bununla yaşamak zorundayım hayatım boyunca ve düşüneceğim ki gerçekten değer miydi diye?
I had this whole plan to surprise everyone and not be a bitch for once in my life and say all these nice things about Finn, and then, at the last minute, I chickened out.
Herkesi şaşırtıp hayatımda ilk kez cadı gibi davranmamayı ve Finn hakkında güzel şeyler söylemeyi planlamıştım. Ama sonra, son dakikada korkaklık ettim.
How this- - this all became my life.
Bunlar- - Bunlar nasıl benim hayatım oldu.
I just... I feel like my life is being sacrificed so that you all can have a trial.
Sanki sizin davanız yüzünden benim hayatım feda ediliyormuş gibi hissediyorum.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]