And damn it translate Turkish
1,522 parallel translation
Ok, you know how on Star Trek when Captain Kirk asks McCoy to do something totally impossible, and McCoy says, "damn it, Jim, I'm a doctor, not a miracle worker?"
Tamam, Star Trek'te Captan Kirk, MacCoy'dan kesinlikle imkansız birşey ister, ve McCoy "saçmalama Jim, ben bir doktorum, sihir çalışanı değil" der
It's my damn life, and it's my damn brain.
Bu benim hayatım! Ve benim beynim!
Hell, if a cockroach and a mouse can find love in this crazy city, then, damn it, so can I.
Bir hamamböceği ve bir fare bu çılgın şehirde aşkı bulabiliyorlarsa o zaman, kahretsin, ben de bulabilirim.
And after I saw what you did on that show tonight it's obvious you never gave a damn about me.
Ve şovda yaptıklarını gördükten sonra görünen o ki sen bana değer vermiyorsun.
I'm a trained chef, damn it, and I demand your respect, you... you... mother scratcher!
Ben eğitimli bir ahçıyım, lanet olsun, ve sizden saygı göstermenizi talep ediyorum, seni... seni... ana bozucu!
I'm not anybody's ex and damn proud of it.
- Ben kimsenin eski kocası değilim.
Damn it, Tony. I should just take you home and get you in bed.
Aman be Tony, seni hemen eve götürüp yatağa yatırmalıyım.
And you damn well tter follow it to the letter.
- Harfiyen uysan iyi edersin. - Peki efendim.
Yeah, I know that, I know, okay? 15 years of work... my life's work... and I have to process it into an algorithm for people who don't give a damn. And to give it up like that... it's like a part of me is dying.
15 yıllık çalışma... hayatımın çalışması... ve ben onu algoritmaya çevirmeliyim hem de bu hödükler için...
It's Mrs. Cooper Nichol, and you're damn right, I do.
Adım Bayan Cooper Nichol ve çok haklısın, istemiyorum.
I think it's time we stopped beating around the bush, gentlemen, and go after the damn bush!
Artık lafı evirip çevirmeyelim ve ne gerekiyorsa yapalım.
I thought you boys - damn it, you men - could use some lunch, so I brought cheese steaks, and one veggie hoagie for my son in law.
Siz çocukların, yani koca adamların, acıktığını düşündüm. Etli peynirli sandviç ve damadıma da..... vejetaryen sandviçi getirdim.
And you've had an aversion to marriage ever since? Well, I happen to think it's a damn good story. Well, I happen to think it's a damn good story.
Sırf senin aile karşıtı fikirlerine uymuyor diye aşağılamana gerek yok.
We're dropping like damn flies and nobody's paying for it.
Bizi sinek gibi avlıyorlar, üstelik yanlarına kalıyor bu.
Well, Bart had a heart attack and it's his own damn fault.
İşin aslı, Bart kendi hatasından dolayı bir kalp krizi geçirdi.
We find the biggest damn nuke we can and we shove it through the gate now.
O halde, bulabildiğimiz en büyük bombayı alır, kapıdan başına kakarız, şimdi.
Now, you know what the deal is, and it's a damn good one, so take it or leave it.
Anlaşmayı biliyorsun ve oldukça da iyi bir anlaşma, yani kabul et ya da etme artık.
If you're not there and fez is not there, it's gonna be pretty damn obvious that I'm not there.
Eğer sen ve Fez gelmezseniz, bariz belli ki bende gelemeyecem.
Damn it, Lamb, just send it to the acoustics lab and let them decide.
Kahretsin, Lamb. Ses laboratuarına gönder, bırak kararı onlar versin.
'Cause I was watching it on the news, and I was like, "damn, I look fat."
Çünkü haberlerde izliyordum kendimi ve sonra, "Kahretsin şişman gözüküyorum." dedim.
And what's it going to take until people in this country give a damn and do something about it?
Ve bu ülkedeki insanlar bunu önemseyinceye ve bu konuda bir şeyler yapıncaya kadar daha hangi bedel ödenecek?
Damn it, I want to leave this godforsaken shithole of a place and go back to civilized Florida!
Lanet olsun, bu lanetli bokçukurundan ayrılıp, Florida'ya dönmek istiyorum!
This, uh, next band asked me not to read this... but, God damn it, I'm going to read it anyway... because I wrote it... and it's the truth.
Sıradaki grup bunu okumamamı istedi... ama lanet olsun yine de okuyacağım... çünkü yazan bendim... ve bunlar gerçek.
Everybody saw that damn picture... and made up their own story about it.
O resmi gören herkes, kendi hikayesini uyduruyordu.
I planted that damn thing once, and I'm not doing it again.
O kahrolası şeyi bir kez diktim, bunu bir daha yapmayacağım.
And right there... you can see it right in the damn carpet.
Ve işte orada - lanet halının üzerinde görebilirsin bunu.
And I would argue that's it's damn good for civilization as a whole.
Ve bunun tüm uygarlık için iyi bir şey olup olmadığı konusunda tartışabilirim.
Today is my birthday and I'm gonna smile, damn it.
Bugün benim doğum günüm ve sırıtmam lazım, kahretsin.
You know, God damn it! You have the fucking nerve... to come into my joint, rip me off, and then you come into my office... and you lie to me to my face?
Benim mekanıma gelip, beni soyacak,... sonra ofisime gelip yüzüme yalan söyleyecek kadar yüzsüzsünüz ha?
Because I am the patriarch, and when the patriarch says jump, you jump, God damn it!
Çünkü reis benim. Reis atla dediğinde atlarsın Tanrı'nın cezası!
Now, I believe when God said that, he was thinking of deer season in Wheelsy and how much damn fun it is to shoot a buck or two!
İnanıyorum ki Tanrı bunu söylediğinde aklından geçen tek şey, geyik avı sezonunun başlangıcı ve bir geyik vurmanın ne kadar eğlenceli olduğuydu!
You got a damn fine career in front of yourself... and you're throwing it all away and for what?
Onunda çok iyi bir kariyer yapabilme şansı var... ve sen tüm bunlardan, ne uğruna vazgeçiyorsun?
And I didn't say anything to you, Brooke, when you so arrogantly claimed the bed without asking me, but you can't just waltz into my room and turn it into a damn art fair.
Bana sormadan odamı kullanabileceğini söylediğimi hatırlamıyorum Brooke, bu şekilde odama valz eşliğinde girip, odamı resim panayırına çeviremezsin.
And then, before I know it, uh, the only way to escape, ls to write the damn book.
Ama o zaman bile bir şeyi fark edebilirim : Ondan kurtulmayı başarmanın tek yolu, bir kitap yazmaktır.
And it's about damn time.
Bunun vakti gelmişti artık.
And those of us who did survive, we never could have made it without those damn machines.
Hayatta kalanlarınsa, bu lanet makineler olmadan başarması mümkün değildi.
And when you find somethin standing'in front of you, somethin'that ain't running', ain't backing'up, and it's hittin'on you and you're too damn tired to breathe... You find that situation on you, that's good, cos that's baptism under fire.
Zamanı gelince, biri karşına çıkıp kaçmayı düşünmeden, geri çekilmeden vurduğunda ve sen nefes alamayacak kadar tükendiğinde, bunu hissetmek sana iyi gelecek.
Get rid of the damn beast. Let it be done once and for all.
Lanet canavardan kurtul son defa olarak.
I want them to drink the water that falls in their reservoir and bathe in it, wash their hair in it, soak their damn contact lenses in it.
Depolarına düşen suyu içsinler, onun içinde yıkansınlar, ellerini yıkasınlar, kontak lenslerini o suyla temizlesinler istiyorum.
I am a senior, my boyfriend's a quarterback and I'm a cheerleader, damn it!
Ben daha son sınıftayım ve erkek arkadaşım takım kurucusu ve ben de ponpon kız lideriyim kahretsin!
It smells, it's hot, too many damn bugs and there's no water.
Kötü kokuyor. Sıcak. Bir sürü böcek var.
Well, to put you on the fuckin'path, fuckin'respect yourself, and the fuckin'occasion, and bring no more fuckin'shame onto my place, God damn it!
Seni yola getirmek, kendine olan saygını sağlamak,.. ... hazır hâle gelmen, ve yerimi daha fazla küçük düşürmemen içindi.Bela herif.
From now on, you just celebrate her birthday any damn way you want and leave me out of it.
Şimdiden sonra, İstediğin gibi onu doğum gününü kutlayabilirsin beni bunun dışında bırakarak.
You're not gonna yell "Damn it, Grey" and storm out?
"Kahretsin Grey" diye öfkeli bir şekilde bağırmayacak mısınız?
It'll hurt like hell, and damn straight you won't do it again because you'll be dead.
Cehennem kadar acıtır seni bir daha yapmazsın, ölmüş olacaksın çünkü.
And it is pretty damn nice.
Harbiden de güzel gözleri vardı.
And well, I am crying, damn it!
Ama ağlıyorum, değil mi!
And I know that you have occasionally bent the rules in this dump over the past couple of years, but you only did it because you knew when the crap started raining down it was damn sure gonna fall on my head.
Son birkaç yılda bu çöplükte birkaç kez kuralları ihlal ettiğini biliyorum ama bunu sadece gökten bok yağmaya başladığında benim kafama düşecek diye yaptın.
People are dying and there's not a damn thing we can do about it.
İnsanlar ölüyorlar ve bu konuda elimizden hiçbir şey gelmiyor.
As far as I'm concerned, it can just stay in the corner and mind its own damn business.
Bana göre, O bir köşede bekleyebilir, bu onun kahrolası sorunu.
Now I brought you here to sell some Evonne, and by damn it, I'm going to sell some Evonne.
Sizi buraya Evonne satmak için getirdim ve de Evonne satacağım.
damn it 10724
damn it to hell 27
damn it all 45
it's fine 7136
it is 11007
it's not fair 795
it's friday 105
it's done 1271
item 93
it's been so long 173
damn it to hell 27
damn it all 45
it's fine 7136
it is 11007
it's not fair 795
it's friday 105
it's done 1271
item 93
it's been so long 173
it's over 4654
it's cold 680
it is good 116
it's okay 22028
it's ok 4874
it's warm 139
itchy 49
itis 22
it's me 10254
italy 247
it's cold 680
it is good 116
it's okay 22028
it's ok 4874
it's warm 139
itchy 49
itis 22
it's me 10254
italy 247
italian 217
it was 5878
it's not 5855
it's all right 8832
itch 25
it's about damn time 34
itself 24
items 25
it's a boy 347
it's cool 1584
it was 5878
it's not 5855
it's all right 8832
itch 25
it's about damn time 34
itself 24
items 25
it's a boy 347
it's cool 1584