English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ A ] / And we'll go

And we'll go translate Turkish

4,666 parallel translation
Wade... Wade, we either team up now and take this crazy lady down, or she'll go sailing off singing into the sunset on your boat.
Wade, ya şimdi bir takım olup bu manyak kadını alt ederiz, ya da senin teknenle gün batımına doğru şarkı söyleyerek yola koyulacak.
We'll go when we're good and ready.
Kendimizi hazır hissettiğimizde gideriz.
There's seven possible exits, but no matter where we go, they'll see where we're going and cut us off.
Yedi tane muhtemel çıkış var, ama nereye gidersek gidelim nereye gittiğimizi görecek ve yolumuzu kesecekler.
Yes, unfortunately, we do. And that information is on your tablets in picture form, and if you'll excuse me, I'm gonna go to my happy place.
Evet, ne yazık ki ben biliyorum, bu bilginin tabletlerinizde resimleri var.
Give me your hand, and we'll go out together to see her.
Elini bana ver.
Ok. Well, yeah, go lie down and we'll see how you feel later.
Evet, tabii, git ve uzan, durumunla sonra ilgileniriz.
Go get some rest and then we'll talk again later.
Git biraz dinlen, sonra yürürüz biraz.
We'll go eat at Freddy's, and you can have all the cherry pie you want.
Freddy's'de yemek yeriz ve istediğiniz kadar vişneli turta yiyebilirsiniz.
Just let me finish with Nikita, and then we'll go.
Nikita ile işimi bitireyim. Sonra gideceğiz.
And if we let him go and he kills someone else, we'll be facing huge liability issues.
Gitmesine izin verirsek ve gidip başka birini öldürürse bu çok büyük bir güven problemine neden olur.
Keep that smile and we'll go from the top.
Gülümsemeni bozma, baştan başlıyoruz.
If it makes you happy, when the sun rises on Bon Temps tomorrow, we'll go to your house and I'll tear up that contract.
Mutlu olacaksan yarın Bon Temps'ta güneş doğunca evine gideriz, ben de o sözleşmeyi yırtarım.
We'll go to London, fight both sides and save the world in the process.
Londra'ya gideceğiz iki tarafla da savaşacağız ve o arada dünyayı kurtaracağız.
He said that if you agree, we can go, and I'll give you summers.
Anlaşabilirsek, gidebileceğimizi söyledi. Yazları sende kalmasını kabul edeceğim.
And we'll go together to your father's.
Sonra babana beraber gideriz.
We'll go over the historical context on Monday, and for those of you who are ahead, and can't enough of doomed romance, um, pick up "East of Eden" for extra credit.
Pazartesi, tarihsel bağlam üzerinden gideceğiz sıralaması üstte olanlar ve kaderine mahkum edilmiş romantizmi severler için fazladan puan için "East of Eden" kitabını alın.
If we go to your one true phone, we'll tip our hand and they'll kill us before it even rings.
Asıl telefona gidersek elimizi göstermiş oluruz ve daha telefon çalmadan bizi öldürürler.
AND THIS TIME WE'LL BE STARTING AT THE BOTTOM, SO WE'LL HAVE NOWHERE TO GO BUT UP.
Ve bu sefer en alttan başlayacağız böylece yükselmekten başka şansımız olmayacak.
Well, we'll ask your teacher if that qualifies as your story and I'll go with her decision.
Tamam, öğretmenine soralım bakalım bunu senin hikâyen olarak kabul edecek mi? Ben onun kararına uyacağım.
Then, we'll go to Zacatecas and get married.
Sonra, Zacatecas'a gidip evleneceğiz.
You go get the car, I'll finish my tea, pay the check, and we'll meet outside.
Şöyle yapalım ; sen arabaya git ben çayımı bitirip geleyim.
Yeah, my boyfriend went to get the car and then we'll go.
Evet, arkadaşım arabayı alacak ve gideceğiz.
If you want to go home, get some rest, take your wife and if anything comes up we'll give you a call.
Eve gidip dinlenmek istersen, karını da götürebilirsin... Bir gelişme olursa size haber vereceğiz.
Come on board and we'll go for a little spin.
Umursamam. Cidden.
I'll go out first, I'll check to see if the coast is clear and then we'll go. All right?
Önce ben çıkıp, etrafı kontrol edeceğim ve birlikte gideceğiz, tamam mı?
I'm going to hide you in the garage, and I'll only be a minute, and then we'll go get that truck, okay?
Seni garaja saklayacağım. Sadece bir dakika sürecek. Sonra kamyonla uzaklaşacağız, tamam mı?
Tomorrow we'll go to the bank and we'll wire the money from Germany to Mexico.
Yarın sen ve ben bankaya gidip bu parayı havale edeceğiz Almanya'dan Meksika'ya.
Promise us something and we'll let you go
Bize söz ver, biz de gitmene izin verelim
Hmm. We'll eat, we'll piss, and we'll go.
Yeriz, sıçarız, gideriz.
Don't worry, sweetheart, after the funeral we'll go someplace warm and beautiful where we can heal.
Hiç merak etme tatlım, cenazeden sonra kendimizi toparlayacağımız güzel ve sıcak bir yere gideriz.
Times change, players come and go, and if you can't adapt, you'll rust, like the bones we're digging for.
Zaman değişir, oyuncular gelir ve gider ve eğer buna ayak uyduramazsan şu an aradığımız kemikler gibi paslanırsın.
We'll both have one hand on the case and when she passes me, you will let go.
İkimizin tek eli çantada olacak ve kadın yanımdan geçerken sen gidebilirsin.
Listen, I'll go to the Bronson's, and I'll see if they saw anything, and then we'll start over.
Yarın Bronson'lara gideceğim ve bir şey görmüşler mi bakacağım sonra baştan başlayacağız.
Okay, I'm just gonna go to the bathroom, and then we'll leave.
Ben banyoya kadar bir gidiyorum gelince çıkarız.
We'll go back and restart swimming, Jeong Dong.
İyileş ve yeniden yüzmeye başla.
One, no more video games ; two, we'll go to your sister's art show ; and three, I'll never accidentally do that thing in bed that we both know isn't an accident.
Bir, oyun oynamak yok iki, kardeşinin galerisine gideriz ve üç, kaza olmadığını bildiğimiz o şeyi bir daha asla kazara yatakta yapmayacağım.
Let me just get some... clothes on, and we'll go eat.
Ben gidip kıyafetimi alayım, sonra da yemek yeriz.
In fact, why don't we go in the bedroom and I'll prove it to you?
Hatta odamıza gidelim de kanıtlayayım.
I'll go get Spetsnaz and we'll meet you there.
Ben Spetsnazları alayım. Orada buluşuruz.
"We'll go off-roadin', just head up the dune and see what happens."
"Biz yoldan saptık" Kum tepesinden kafanı dik tut ve ne oldunu izle
We'll have to go out there and clear it.
Oraya gidip temizlememiz gerek.
Look, we're together, and if you can't deal with that then I guess you'll just have to go fuck yourself.
Biz artık birlikteyiz, eğer bunu yediremiyorsan siktir olup gidersin yani.
And, Cat, we'll look into this, but it's not just gonna go away.
Cat, bunu araştıracağız ama kolay olmayacak.
Okay, just meet me at the station and we'll go from there.
Benimle karakolda buluş oradan gideriz.
We'll go to my house, borrow Mum's car and get you home.
Ben eve gidip annemin arabasını alacağım ve sizi eve götüreceğim.
That you can't prove when the dirt got there, and he'll go out and prove that the dirt does not have the unique qualities we need, and it won't.
Toprağın oradan geldiğini kanıtlayamazsınız diyecek. Sonra da dışarı çıkıp toprağın bize yetecek kadar spesifik bir özelliği olmadığını kanıtlayacak.
I'll just need your address and we're good to go.
Ev adresine ihtiyacım var ve sonra tamamız.
We can go back and you can get that one and I'll get a real one just like you.
Geri dönüp onu da yaptırabiliriz ben de senin gibi gerçeklerden yaptırırım.
Let me go, and we'll finish the job.
Gitmeme izin ver ve işi bitirelim.
Go ahead and take off. We'll keep him inside.
- Siz gidin, biz onu içerde tutuyoruz.
Mike, this is kind of a delicate situation. I'm gonna meet her in about an hour. Why don't you meet me, and we'll go together?
Onunla bir saat içinde buluşacağım,... neden ikimiz buluşup beraber gitmiyoruz?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]