And what about you translate Turkish
9,268 parallel translation
- All that matters is that you have them and that Clem's gonna be okay. And what about you
- Önemli olan onların sende olması ve Clem'in iyileşeceği... sen ve arkadaşlarından
And what about you?
Peki ya sen?
And you're gonna tell me what it's all about.
Sen de tüm olanları bana anlatacaksın.
What are you talking about? She was pre-med and just looking for some nice people outside of school.
Kız bir tıp öğrencisiymiş ve okul dışından bir kaç insan tanımak istemiş.
And what did the two of you talk about?
- İkiniz ne hakkında konuşuyordunuz?
Um... look, if this is about what I said... about... you and Kat...
Um... Eğer bu söylediklerimle ilgili ise... Sen ve Kat ile ilgili...
We tell you about what Big Hazard did and we clear up the taco truck incident.
Ve tako kamyoneti olayından aklanacağız.
And that is what you should care about!
Sen de bunu istemeliydin!
Tell you what he knows about his connections - - dealers and stuff like that.
Bağlantıları, satıcıları ve diğerleri hakkında bildiklerini size anlatır. Jimmy?
Hey, what if we took them out to a nice dinner and learned more about their lives and just said thank you?
Onları güzel bir mekana yemeğe götürsek hayatlarıyla ilgili bir şeyler öğrensek ve teşekkür etsek nasıl olur?
I still feel very terrible about what's happened, and I wanted to get you a gift to say I'm sorry.
Yaşananlar konusunda kendimi çok kötü hissediyorum. Ben de özür mahiyetinde bir şey alayım dedim.
But what if you didn't know about it and she didn't have any emotional attachment to the guy?
- Peki ya hiç haberin olmasaydı ve adamla herhangi bir duygusal bağı olmasaydı?
I thought about what you were saying last night, and I talked about it with the ad agency.
Dün gece söylediklerini düşündüm ve reklam ajansıyla bu konuyu konuştuk.
I thought things were going fine, and then I started to think about what you said about how we're on this path, and you're kind of right.
- Her şeyin yolunda olduğunu sanıyordum ama sonra bir yola girdiğimizle ilgili söylediklerini düşünmeye başladım ve haklısın galiba.
And besides, Richie, aren't you worried about what the man on the radio is saying right now?
Hem radyodaki adamın söyledikleri konusunda endişeli değil misin Richie?
Well, if he'd been up-front about this whole thing, we wouldn't be having this conversation, but as it is, Hanna has been locked out, and you and I both know what that means.
Baştan beri bu konuda açık olsaydı bu konuşmayı yapmazdık. Ama şu durumda Hanna dışarıda kaldı. İkimiz de bunun anlamını biliyoruz.
Give me the Mother Cell, and I'll see what I can do about helping you out.
Bana Ana Hücreyi verin, ve size yardım etmek için neler yapabileceğime bakayım.
Glenn is out there risking his life for you and for everyone else and I'm still here, so I don't know what the hell you're talking about.
Glenn dışarıda hayatını sizler ve herkes için tehlikeye atıyor. Ben de hâlâ buradayım. Yani ne saçlamadığını anlamadım ben.
Whatever hang-ups you have about what happened in Gaza, you're a man who saves everyone, and I'm a man who runs from a firecracker.
Gazze'de olanlar hakkında her ne kadar canını sıksam da sen insanları kurtaran kişisin. Bense maytaptan bile kaçan biriyim.
Well, you and Mom agreeing about anything is threat level bravo, so what gives?
Sen ve annemin bir konuda aynı fikirde olmanız üst düzey tehdit seviyesidir, hayırdır?
And I... I know you don't want to talk about what happened yet, but when you do, I'm here to...
Ve olanları henüz konuşmak istemediğini biliyorum.
Something about him bugs me, and you know what I like to do when that happens?
Onda beni rahatsız eden bir şey var. Bu olduğunda ne yaptığımı biliyorsun.
But you doing what you're about to do... Entering the home of a very powerful man with a lot at stake and asking him for something, that's always a dangerous proposition.
Fakat yapmak üzere olduğun şey, yani sıkıntıda olan çok güçlü bir adamın evine girmek ve ondan bir şeyler istemek her daim beraberinde tehlikeyi de getirir.
I was feeling pretty good about myself, you know. I had the tool belt on and I knew exactly what I was doing.
Kendimi çok iyi hissetmiştim alet kemerim vardı, tam olarak ne yapacağımı biliyordum.
And what about you?
Ya sen?
No one will believe what you say about Wilkin and myself.
Kimse Wilkin'la benim hakkımda söylediklerine inanmaz.
Give me the Mother Cell, and I'll see what I can do about helping you out.
Ana hücreyi verin size yardım etmek için ne yapabilirim bir bakayım.
So, look, I was thinking about what you said this morning about Rita and stuff.
Bak, bu sabah Rita ve söylediğin diğer şeyleri düşündüm.
then what about me? When you got in trouble at Yeongdeungpo I went to cover for you and got a hole in my head.
Yeongdeungpo'da başını belaya soktuğunda arkanı kollayayım derken kafamdan vurulmuşum!
You have no idea what it is like, Cotton, to be filled with ideas, with dreams, with visions of how things should be, and yet be utterly powerless to do anything about them.
Bunun nasıl bir şey olduğunu bilmiyorsun, Cotton fikirlerle, hayallerle dolu olmanın olayların nasıl olması gerektiğiyle ilgili öngörüler görmenin ama yine de bunlarla ilgili hiçbir şey yapamayacak kadar çok güçsüz olmanın.
I don't know what you're talking about, and I'm not sure you know what you're talking about.
Neden bahsettiğini bilmiyorum. Senin de bildiğinden emin değilim.
And all you can do is talk about who ordered what and who defied who.
Tek yapabildiğiniz kimin ne emrettiğini ve kimin kime karşı çıktığını konuşmak.
Then you need to stop worrying about who he called and start worrying about what he needs, which is for you to be a great lawyer.
O zaman kimi aradığını düşünmeyi bırakıp neye ihtiyacı olduğu düşünmeye başla,... yani senin iyi avukatlığına.
What are you talking about? Remember when you asked me where the new Louis was coming from and I told you from me?
Hatırlıyor musun, yeni Louis'in nereden çıktığını sorduğunda,... sana içimdeymiş demiştim ya?
And what do you know about their culture?
Kültürleri hakkında ne biliyorsun ki?
I thought a lot about what you guys said, and you're right.
Söylediklerini hakkında çok düşündüm ve haklısınız.
The more I read about what you did and stuff... I'm like, " Wow, I know this guy?
Yaptıkların hakkında bilgi sahibi oldukça dedim ki bu adamı tanıyor muyum?
Open your eyes and just think about what you want the ants to do.
Gözlerini aç ve yalnızca karıncaların ne yapmasını istiyorsan onu düşün.
What is it that you and I need to talk about?
- Konuşmamız gereken şey ne?
You can never call anyone that you know, and you can never talk about what you saw.
Ve burada gördüğün şey hakkında asla konuşamazsın. Al bunu.
Um... you and I should have an honest conversation about what happened to General Said.
General Said konusunda dürüstçe konuşmalıyız.
- and you're star-struck. - That's not what this is about.
- Konu kesinlikle o değil.
And what if they want the truth about where you were last night?
Ya dün gece gerçekte nerede olduğunuzu öğrenmek isterlerse?
Which is exactly what you said about Jeremy Henschell in tenth grade, which really meant you worshipped him from afar, you wrote in your diary about him, and you never actually hung out.
Tıpkı onuncu sınıftayken Jeremy Henschell için söylediğin gibi. Ona da uzaktan tapıyordun, günlüğüne onunla ilgili yazıyordun ama hiç birlikte takılmamıştınız. Günlüğümü okumadığına yemin etmiştin.
Mike, I've only been here a few months, and there are a lot of things you can say about Robert Zane, but what you can't say is that he doesn't care about his clients.
Mike sadece birkaç aydır buradayım ve Robert Zane hakkında söylenebilecek birçok şey var. Ama onun müvekkillerini önemsemediğini söyleyemezsin.
I know what it's like to see somebody you care about and know that they need mercy.
Sevdiğin birini böyle görüp merhamete ihtiyaç duyduğunu bilmenin nasıl bir şey olduğunu bilirim ama...
You wanna talk about nature, what's right and who belongs where?
Doğa, neyin doğru olduğu ve kimin nereye ait olduğu hakkında konuşmak mı istiyorsun?
I was thinking about what you said about why I called you first and then about how you handled it.
Seni en başta ne için aradığımı söyleyişini ve durumla nasıl başa çıktığını düşünüyordum da.
What key are you going on and on about?
Deminden beri ne anahtarından bahsediyorsun?
So I don't mean to pry, but when Wells keeps referring to you and Zoom, what's he talking about?
Burnumu sokmak istemiyorum ama Wells senden ve Zoom'dan bahsederken neyi kast ediyor?
Look me in the eye and tell me that you haven't thought about what we had every day for the last thousand years.
Gözlerime bak ve son bin yıldır hergün yaptığımız şeyleri, düşünmediğini söyle.
and what are you doing 48
and what are you doing here 62
and what 818
and what are you going to do 22
and whatever you do 86
and what's more 117
and what's worse 41
and what happened 146
and what do you want 78
and what's your name 81
and what are you doing here 62
and what 818
and what are you going to do 22
and whatever you do 86
and what's more 117
and what's worse 41
and what happened 146
and what do you want 78
and what's your name 81