Be clear translate Turkish
4,001 parallel translation
Hey, j-just to be clear she ask about me, or...?
Hey, emin olmak adına beni mi sordu yoksa...?
And don't forget, I happen to know how things turn out and just to be clear, the name SadTech is the winner of this horserace and right now that is the card I'm holding.
Ve sakın unutayım deme, olayların nasıl sonuçlanacağını çok iyi biliyorum. Ve açıklayıcı olmak için söylüyorum, SadTech bu at yarışını kazanıyor. Şu anda elimde tuttuğum koz bu işte.
So let me be clear about this.
İzin verin konuya açıklık getireyim.
Just to be clear, one hundred embryos isn't going to save the world.
Sadece açık olalım, 100 embriyo dünyayı kurtarmayacak.
Shoot... Just to be clear, I did not ask you to act like this, okay?
Haberin olsun, senden böyle avranmanı istemedim.
Well, to be clear, I thought you were sincere about your desire to get divorced.
Boşanmak isteğinde samimi olduğunu düşünmüştüm.
But I just want to be clear about the facts.
Ama ben gerçekler hakkında açık olmak istiyorum.
But let's be clear about the facts.
Ama gerçekler için açık olayım.
However, just to be clear, gina and I are still gonna eat.
Amma velakin, yanlış olmasın, Gina'yla biz yemeğe devam edeceğiz.
Just to be clear, you're saying you know who killed Vince Bianchi?
Emin olmak için soruyorum, Vince Bianchi'yi öldüreni bildiğinizi mi söylüyorsunuz?
Let's be clear here.
Buraya açıklık getireyim.
Just to be clear, this is strictly a work relationship.
Bu kesinlike ciddi bir iş ilişkisi.
And, to be clear, that was before I shot the ten BBs into their front picture window.
Ve bunlar evinin camına minik silahla 10 el ateş etmeden önce oldu.
OK, I have an actual job to go to, so I just want to be clear that I'm not gonna be doing anything about... whatever this is.
Tamam, gitmem gereken gerçek bir işim var bu yüzden bu her neyse onun hakkında bir şey yapmayacağımı belirteyim.
And let's be clear : no more dogs for Chala.
Ayrıca bir konuyu netleştirelim, artık Chala için köpek dövüşü yok.
No, but I just want to be clear that legally the city doesn't condone costumed vigilantes.
Hayır, sadece şehrin kostümlü kanun infazcılarına göz yummadığını söylüyorum.
At least that way I'll be clear of any of the people.
En azından insanlardan uzakta olurum.
To be clear, I'm recommending the termination of Project T.A.H.I.T.I. Under no circumstances should these procedures or drugs be administered to anyone, ever.
Netleştirmek gerekirse tavsiyem, T.A.H.I.T.I. projesini iptal etmek ve hiçbir koşul altında bu prosedürleri ve ilaçları asla kimseye uygulamamaktır.
Let me be clear... going with me will be the hardest thing you've ever done.
Açık konuşayım benimle beraber gitmek yapacağın en zor şey olacak.
So let me be clear.
Açık konuşacağım.
Hey... um, just to be clear, the way this works is that I pay you money and in return you have sex with me?
Merhaba, sadece açıklığa kavuşturmak istiyorum ben sana parayı ödüyorum ve karşılığında benimle seks yapıyorsun, bu şekilde mi işliyor?
Okay, wait, j-just to be clear, we're not having sex, right?
Tamam, dur sadece açıklığa kavuşturmak istiyorum, seks yapmayacağız, değil mi?
Well, let me be clear.
Açık olayım.
Thanks. Just to be clear,
Netleştirmek adına soruyorum :
Just to be clear, you don't believe you need to be in therapy, but your... hallucination disagrees?
Net olması için ; terapiye ihtiyacın olmadığını düşünüyorsun, ama... halüsinasyonun buna katılmıyor, öyle mi?
and I want to be clear... it's no one's fault if they are poor.
açık olmak istiyorum eğer birileri fakirse bu kimsenin suçu değildir.
But be clear, we may be separated, but the Avengers will never be divided.
Açık olmak gerekirse, birbirimizden ayrı düşsek de İntikamcılar asla bölünmeyecektir.
Okay? But if that day happens, I wanna be clear. No one acts unless we both agree.
O gün geldiğinde hepimiz mutabık olana kadar kimsenin harekete geçmeyeceğinden emin olmak istiyorum.
I will do whatever this abductor wants, but be clear...
Kaçıran kişi ne istiyorsa yapacağım ama şunda anlaşalım...
So just to be clear, anything happens to my daughter, I'm going to kill you.
Açıklığa kavuşturayım kızıma bir şey olursa seni öldürürüm.
If we get caught by chance, then, we'll be hanged without a chance to clear our names.
Eğer birimiz onlar tarafından yakalanırsa kötü muamele görecektir.
You will be given a bow and arrow and be in clear line of sight of King Ferrante.
Elinde yay ve okla Kral Ferrante'yi açıkça görüyor olacaksın.
Let me be perfectly clear.
Şu konuya bir açıklık getireyim.
So, let me be very clear.
- Bu yüzden açık konuşayım...
Thought this might be a good place to clear away the other distractions.
Dikkatimi dağıtan şeylerden uzaklaşmak için iyi bir yer olabileceğini düşündüm.
Mr. Gorder, your labs look great and your EKG is clear, so we're gonna be sending you up to the O.R. in a little bit, okay?
Tahlil sonuçlarınız çok iyi Bay Gorder. EKG de temiz çıktı. Sizi en kısa sürede ameliyathaneye alacağız.
Which is a clear sign that you were meant to be a priest.
Bu da senin rahip olman için bariz bir işaret.
- WOW, THAT'S REALLY NOT HOW THAT GOES DOWN AT ALL, SO IT'S CLEAR YOU'VE NEVER DONE THAT.
Vay be, bu dediğin hiç ama hiç böyle yapılmaz oldukça belli ki bunu daha önce hiç yapmamışsın.
Ah, know he's gluten intolerant, but to be fair, I'm not exactly clear on what gluten is.
Glutene toleransı olmadığını biliyorum ama açıkçası, glutenin ne olduğundan emin değilim.
Before I'm riding in any car that Sue's driving, we need to be very clear on the status of the death napkin.
Daha önceden Sue'nun kullandığı arabaya bindim bu sebeple bir vasiyet yazmamız lazım.
Let me be quite clear.
Oldukça açık konuşacağım Vogel.
It'll soon be perfectly clear, Mrs. Rossi.
Birazdan her şey netleşecek, Bayan Rossi.
We'll have to clear the checkpoints, but we shouldn't be that far behind.
Kontrol noktalarını temizlememiz lazım, ama o kadar da geride olmamalıyız.
But he made it pretty clear that he thinks we should basically be moving on.
Ama hayatımıza devam etmemiz gerektiğini açık bir şekilde belirtti.
Look, I know that you don't want to be protected, but you also made it very clear that you need to move forward with your life, and risking everything for me, sacrificing everything for me is not moving forward.
Korunmak istemediğini biliyorum ama hayatına devam etmen gerektiğini açıkça söyledin ve benim için her şeyi riske atman her şeyi feda etmen hayatına devam etmek değil.
Your brother should be in the clear.
Teşekkürler.
He made it very clear that if you managed to undo him, there would be consequences.
Eğer onu mahvetmeyi başarırsan sonuçları olacağını açıkça ifade etti.
He also made it very clear that you two would be caught in the crossfire.
Ayrıca sizin de çapraz ateşte kalacağınızı söyledi.
Then let me be perfectly clear.
Bu nedenle açık olmama izin ver.
Sir, that quarter has lately been infested by the plague, so one could argue it would be no bad thing to clear it out.
Sör, şu son çeyrek veba tarafından kuşatıldı bu yüzden kim bu kötü şeyden kurtulmamayı ileri sürebilir.
Do you have a clear record of how it came to be here?
Buraya nasıl geldiğine dair temiz bir kaydınız var mı?
clear 3420
clearly 1747
clearance 26
cleared 26
cleary 58
clears throat 1710
clear your mind 34
clear the table 19
clear your head 52
clear my head 36
clearly 1747
clearance 26
cleared 26
cleary 58
clears throat 1710
clear your mind 34
clear the table 19
clear your head 52
clear my head 36