English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ B ] / Believes

Believes translate Turkish

5,602 parallel translation
I know he believes what he's saying to be true.
Dediklerinin doğru olduğunu düşündüğünü biliyorum.
"do you believe as your king believes, I am one of their gods?"
"onların tanrılarından biri olduğuma, kralının inandığı kadar inanıyor musun?"
But after he killed Hector, I realized that David actually believes in it... all of it.
Ama Hector'u öldürünce, aslında David'in anlattıklarına kendisinin inandığını fark ettim.
What has she done to you? A thousand years of murder and mayhem and Mother believes she can still save our souls.
Bin yıllık dökülen kan ve kargaşadan sonra annemiz hâlâ ruhlarımızı kurtarabileceğini düşünüyor.
Prince fayeen believes he's a vessel of allah, And who happens to be one of the ten richest people on earth.
Prens Fayeen kendisini Allah'ın elçisi sanıyor, adam aynı zamanda dünyanın en zengin 10 kişisinden biri.
Ariq believes he can pleasure your women better than you.
Arik, senin kadınlarını, senden daha iyi tatmin edeceğine inanıyor.
Nergis believes we should be able to detect those waves, if they are big enough.
Nergis, bu dalgalar yeterince büyükse onları saptayabileceğimize inanıyor.
Erik believes that objects with mass feel the force of gravity because the universe is increasing the amount of disorder, or entropy, deep inside them.
Erik nesnelerin çok güçlü yerçekimine maruz kaldığını düşünüyor. Çünkü evrende düzensizlik ya da entropi artmakta ve bu düzensizlik nesnelerin içinde gizlenmekte.
Look, even John believes he has everything under control.
Bak, John gerçekten de her şeyin onun kontrolünde olduğunu sanıyor.
And Sheldon really believes we're at a public swimming pool?
Sheldon da sahiden halka açık havuzda mı olduğumuzu sanıyor?
But my coworker Henry believes that being so close to my phone is what's keeping me from being close to non-phones, like people, so I've been making more of an effort to...
Ama iş arkadaşım Henry'e göre, telefona ne kadar yakın olursan telefon olmayanlardan uzak olursun insanlar gibi. Bu yüzden buna çaba...
No one truly believes the boy guides his own hand.
Kimse o çocuğun kendi elini bile yönetebileceğine inanmıyor.
What the eyes see, the mind believes.
Gözün gördüğüne, akıl inanırmış.
So you believe that this'll get rid of the neutron problem? Your secretary believes it
Yani siz bunun nötron problemini halledeceğini düşünüyorsunuz?
So he believes Bassam's elections make him... the logical successor to the presidency.
Bassam'ın seçimlerinin onu başkanlığın varisi yaptığını düşünüyor yani?
I know it's tough in everyone's cynical calculations... - to process the value of a man who believes in something. - Spare me, Tucker.
Herkesin kuşkucu hesaplamalarında gerçekten bir şeye inanan bir adama değer vermek güç biliyorum ama...
Whoever believes in me, though he die, yet shall he live.
Bana inanan öleceğini sanar ama yaşayabilir.
Who is the one person Mike believes will stand by him no matter what, which makes her the one person he won't believe when she says he didn't completely fail.
Mike'ın, ne olursa olsun yanında olacağına inandığı kişi kim sence? Tamamen başarısız olmadığını söylediğinde Rachel'a mı inanacak?
No one believes me.
Kimse bana inanmıyor.
Whoever this streak is, wherever he comes from, I am not stopping until the rest of the world believes in him.
Şimşek her kimse, her nereden geliyorsa diğer insanlar da ona inanana kadar durmayacağım.
Ian believes the Network are running again, and the person he killed, he thought was with them.
Ian, Şebeke'nin yeniden çalıştığına inanıyor ve öldürdüğü kişinin onlarla olduğunu düşünüyordu.
Obviously, he believes that he's the Gig Harbor Killer, and it's the only thing that gives his unremarkable life any meaning at this point, but...
Apaçık kendisinin Gig Limanı katili olduğuna inanıyor, ve bunun, onun sıradan hayatına bir anlam kattığına... inanıyor, ama...
You know, every day, someone new accepts the impossible and believes in him.
Her geçen gün, bir kişi daha bu imkansızlığı kabul edip ona inanıyor.
She believes in you, dear.
Sana inanıyor, canım.
Or he believes you hurt someone he cares about.
Ya da onun değer verdiği birisini incittiğine inanıyor.
Walter believes that the software should've been completely updated 15 years ago.
Walter yazılımın 15 yıl önce tamamen güncellemesi gerektiğine inanıyor.
- Is it he who believes you can play?
- Teklif getiren bu adam mı?
Thinks he's the smartest guy in the room and totally believes in his cause.
Bulunduğu yerdeki en zeki kişinin kendisi olduğunu düşünür ve.. teorisine tamamıyla inanır.
She believes in saving your irrelevant numbers, Harold.
Senin alâkasız numaralarını kurtarmaya inanıyor Harold.
We believe the unsub we're looking for suffers from delusional parasitosis, a condition in which the patient believes that he's being attacked or infested by bugs.
Aradığımız kişi sanrılı parazitozdan muzdarip, yani böceklerin saldırdığına ya da istila ettiğine inanıyor.
He probably believes the bugs are part of a plot involving the government to keep him sick.
Muhtemelen hükümetin kendisini hasta etmek için böcekleri kullandığına inanıyor.
He believes if society and the scientific community take him seriously, maybe he'll get relief.
Halk ve bilim camiası kendisini ciddiye alırsa rahatlayabilir.
Whoever this Streak is, I am not stopping until the rest of the world believes in him.
Bu Şimşek her kimse, herkes ona inanana kadar durmayacağım.
The DEA believes there's a mole in our agency.
DEA içimizde bir köstebek olduğuna inanıyor.
Hopefully she believes this.
- Umalım da inansın.
Not everybody in Arcadia believes we should be living side by side.
Yan yana yaşamamız gerektiğine inanan Arcadia'daki herkes değil.
Dr. Randy believes that no matter how difficult things may be, you should share the same bed.
Dr. Randy işler ne kadar zor olsa da Aynı yatağı paylaşmanız Gerektiğine inanıyor.
The DCI believes that Auggie Anderson was involved with Walker's efforts to lie to our Agency, to hide her heart condition.
Milli İstihbarat Auggie Anderson'ın Walker'ın kalp rahatsızlığını saklamasına yardımcı olduğunu düşünüyor.
Well, finally, someone who believes I'm innocent.
Sonunda biri masum olduğumu anladı.
No one on this side of the table believes for a second that Mr. Haqqani pulled any of this off by himself.
Masanın bu tarafındaki hiç kimse bunu Haqqani'nin tek başına yaptığına inanmıyor.
The CIA believes
CIA, Jack Simon'ın
He only believes you, no one else.
Senden başka hiç kimseye inanmıyor.
Perhaps he believes our threats are empty.
Belki de tehditlerimizin arkasının boş olduğunu düşünüyordur.
He believes in his religion and his stand is based wholly on that.
Dinine inanıyor ve bu duruşunun nedeni dinine olan inancı.
But I've never been the type of guy that believes in fate or destiny.
Ama hiçbir zaman kadere ya da alın yazısına inanan bir adam olmadım.
As far as the crew believes, They're halfway through a 100-year journey.
Mürettebat 100 yıllık yolculuğun yarısında olduklarına inanıyor.
As far as the crew believes they're halfway through a 100-year journey.
Mürettebat 100 yıllık bir yolculuğun yarısında olduklarına inanıyor.
Well, my mother believes that children shouldn't be shielded from the realities of the world. I do.
Annem, dünya gerçeklerinin çocuklardan saklanmaması gerektiğini düşünüyor, ben karşı çıkıyorum.
She might seem hard to deal with, but it's just because she's so passionate and believes in what she's doing.
Sert biri gibi görünüyor olabilir ama bunun nedeni çok tutkulu ve yaptığı şeye gönülden inanıyor olması.
Marcel believes I can instruct you.
Marcel seni eğitebileceğime inanıyor.
- Martin believes
- Kim yapıyor peki?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]