English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ B ] / Believe me now

Believe me now translate Turkish

1,044 parallel translation
Oh, heavens, you'll never believe me now.
Oh, Tanrım, artık bana hiç inanmayacaksınız.
Oh, heavens, you'll never believe me now.
Oh, Tanrım, artık bana hiç inanmayacaksın.
They never will believe me now.
Artık bana hiç inanmayacaklar.
So believe me now, my love.
Öyleyse bana şimdi de inan aşkım.
Do you believe me now?
Şimdi inandın mı?
Do you believe me now, Micah Smith?
Şimdi bana inanıyor musun Micah Smith?
I know you'll never believe me now and it's my own fault.
Bundan sonra bana asla inanmayacağını biliyorum ve bu benim hatam.
I'll never be able to make you believe me now.
Artık asla bana inanmanı sağlayamayacağım.
PLUMB IN THE MIDDLE, PLUMB IN THE MIDDLE. HARVEY... NOW DO YOU BELIEVE ME?
Harvey... şimdi inandın mı?
You didn't believe me. So you'll believe now.
Bir kereliğine boz kuralını.
If I give you the address right now, will you believe me?
Şimdi verirsem inanacak mısınız?
If you don't believe me, if anyone has any doubts, with Mrs. Pryor's permission, I'll prove it to you right here and now.
Bana inanmıyorsanız, herhangi birinin kuşkuları varsa, Bayan Pryor'un izniyle, hemen şimdi burada bunu size kanıtlayacağım.
Believe me, right now I wouldn't trade you a good fish knife for the whole lot of them.
İnan bana, hemen şu anda seninle onların hepsine karşılık güzel bir balık bıçağını takas etmezdim.
Believe me, I'm speaking now as one not unfamiliar... with the guiding spirit of the Eastern Portland Railroad.
İnanın bana, EP'nin temel felsefesine aşina birisi olarak konuşuyorum sizinle.
Because if you were to tell me right now'Claudia I love you', I'd believe you.
Çünkü hemen şu anda bana "Claudia, seni seviyorum" desen sana inanırım.
- Now do you believe me? - No.
- Şimdi bana inanıyor musun?
Before he believed and did not believe me, but now...
Önce inandı ve sonra inanmadı, ve şimdi...
Tell me somethin', Jim boy. I know you got one of them Pulitzer prizes, but you don't really believe in all that evolution junk, now do you?
Söylesene dostum, Pulitzer ödülü aldığını biliyorum, ama bütün şu evrim zırvalıklarına artık inanmıyorsun değil mi?
Now, Howard, tell me something. Did you believe everything Mr Cates told you?
Şimdi, Howard, söyle bakalım Bay Cates'in size anlattığı herşeye inandın mı?
Do you believe me now?
Şimdi bana inanıyor musunuz?
Now do you believe me?
Şimdi bana inanıyor musun?
Now, listen. believe me, I'd Iike to help, but can't see what I can do.
Dinle. inan, yardlm etmek istiyorum ama ne yapabilirim ki.
Now, if you swear to me that this isn't true I promise that I will believe you.
Şimdi bana doğru olmadığına yemin edersen sana inanacağım.
Now that you've seen with your own eyes... do you believe me when I tell you... that's the home of Satan himself?
Şimdi kendi gözlerinle gördüğüne göre sana, orası şeytanın evidir, dediğimde bana inanacak mısın?
Now, please believe me.
- Ben doktorum.
Now, you gotta believe me, there are things a lot worse than gettin'took by them dogs.
İnan, köpeklere yakalanmaktan çok daha kötü şeyler var.
Believe me, now, come on.
Bana inan.
I believe I'll ask you to excuse me for now.
Umarım benden özür dilersiniz.
Now, believe me.
Sözüme inan.
Now you believe me, don't you? .
Şimdi de bana inanmıyorsun, öyle mi?
Now, do you believe me?
Şimdi bana inanıyor musun?
Now, will you believe me?
- Bana şimdi inanıyor musunuz?
If you don't believe me, I suggest you ring the vicar..... now!
Bana inanmıyorsanız papazı arayın..... hemen!
I would walk on brimstone through hell..... to get you out of my room. Now will you get out of my room. I don't believe you don't love me.
Seni odamdan çıkarmak için cehenneme kadar kükürt üzerinde yürürdüm.
Now you believe me?
Şimdi inandın mı?
Now, please believe me.
Şimdi lütfen bana inan.
- Expect me to believe that now?
Artık ona inanmamı mı bekliyorsun?
Yes. Now do you believe me?
Evet, şimdi bana inanıyor musun?
Well, it's... little hard for me to believe myself. Now, don't worry, Mark.
Evet, benim içinde inanmak zor.
- Now, do you believe me?
- Şimdi bana inandınız mı?
Something happened to me just now that you won't believe.
Şimdi olanlar hakkında söyleyeceklerime inanamayacaksınız.
- Now believe me, kid, I-I-I- -
- İnan bana evlat. Ben... ben
Well, you, you, you're not gonna believe me, Bagheera... but look, now I used the same words you did, and he ran out on me.
Şey, sen, sen, bana inanmayacaksın, Bagheera ama bak, senin dediklerini söyledim, ve o benden kaçtı.
Now you believe me?
Şimdi bana inandınız mı?
Now do you believe me?
Şimdi bana inandın mı?
Now, listen, Spock, you may be a wonderful science officer, but believe me, you couldn't sell fake patents to your mother. I fail to understand why I should care to induce my mother to purchase falsified patents.
Neden annemi sahte olan bir şeye inandırmakla uğraşayım?
I admit, I didn't believe it when Tennessee told me before, but now I see it makes all kinds of sense.
İtiraf edeyim, Tennessee daha önce bana söylediğinde inanmamıştım, ama şimdi her türlü anlamlı görüyorum.
- Now do you believe me?
- Şimdi bana inanıyor musun?
If she weren't, we would've been in Mexico now... believe me.
Eğer olmasaydı, biz şimdi Meksika'da olurduk... inan bana.
Now, sugar, believe me.
Şekerim inan bana.
Now perhaps... you'd believe me?
Herşeyi duydun... hala bana inanmıyormusun?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]