Buck translate Turkish
4,947 parallel translation
The cinema of the migrant maybe. Movies made by those who know what quickens the pulse of people in other countries. And who want to make a fast buck.
Göçmenin sineması denebilir veya diğer ülkelerin insanlarını neyin heyecanlandırdığını bilen ve hızla para kazanmak isteyenlerin sineması denebilir.
Buck up, kid.
Neşelen evlat.
Neumeier wrote scenes that mocked the happy talk of TV news, the kind of satirical writing that we saw in films like The Graduate and Catch 22, written by Buck Henry.
Neumeir, televizyon haberlerindeki zevzek konuşmalarla dalga geçer. Buck Henry'nin, "Aşk Mevsimi" ve "Madde 22" senaryoları gibi alaycıdır.
I think that people like Buck Henry were luckier because they were working at a time where you could be a little bit more free about making those kinds of comments and being overtly satirical.
Buck Henry gibileri bence şanslıydı. Çünkü onlar, çalıştıkları dönemde, yapabildikleri yorumlar ve kattıkları alaycılığın dozunda daha özgürlerdi.
He's a mean old son of a buck.
Para babası acımasız bir ihtiyardır.
- Did you see the buck?
- Geyiği gördünüz mü?
I was shooting at the buck.
Geyiğe ateş ediyordum.
Hey, you see the buck?
Geyiği gördünüz mü?
Look, you're not a young buck anymore.
Artık genç değilsin.
Hey, buck up, you sad sacks!
Hey, canlanın muşmula suratlılar!
Then he gave him a hundred buck bonus, and the rest of the day off.
Sonra babamıza 100 dolar ikramiye ve günün geri kalanında izin vermiş.
I had the glasses and the buck teeth.
Dişlektim, gözlüğüm vardı.
It'll buck you up.
Ev yapımı, çok şifalıdır.
It'll buck you up.
Seni iyi yapacak.
Buck up, Nipper.
Acele et Nipper.
Whose buck is this?
Burada parayı kim veriyor?
If they can't stop themselves from shoving bags of shit up their nose, then let's make a buck while we can, Little Armando.
Eğer burunlarını boktan çıkarmaktan vazgeçmiyorlarsa bırak da para kazanabilecekken kazanalım, Küçük Armando.
It's weird to be the designated driver at your own buck's night.
Aşkın en çok mutluluk ve bağışlayıcılıkla...
He took a 50-buck note and dropped it in the shit, too.
Sonra bir tanede 50 dolarlık banknot almış onuda düşürmüş.
Keep on walking, young buck.
Başka masaya geç çaylak
Hey, I'm trying to make an honest buck here.
Hey! Burada dürüstçe para kazanalım dedik!
If I bag a buck, we'll get a nice bounce in the polls.
Çantaya bir antilop atabilirsem, anketlerde bir kaç puanlık sıçrama yaparız.
So, what I did is I bought a dead seven-point buck, I froze it and I put it out by the lake in the woods.
Bu yüzden, ne yaptım. Yedi tane ölü antilop aldım, onları dondurdum Ve onları ormandaki gölün kıyısındaki kulübeye koydum.
Kid weighs a buck-25 soaking wet. You trying to tell us he got the jump on you?
Küçücük çocuğun sana saldırdığını mı söylüyorsun yani?
For about a buck an hour, you get to witness a miracle of modern medicine every time you heal a scraped knee with a lollipop and a kiss.
Saatte bir dolara, modern tıbbın her defasında bir lolipop ve öpücükle yaralı dizini iyileştirmesi mucizesine şahit olacaksınız.
"Your buck he lookin'heavy these days," he says to me.
"Senin eleman şişmanlamış bu aralar." diyordu bana.
But if you want the best thing for your buck we can ecstabang.
En iyisi de bedensel birleşim Ne?
Besides, I don't think Buck feels much like sharing'.
Ayrıca, Buck'ın beni paylaşacağını sanmıyorum.
Buck?
Buck?
Who in the hell are they, Buck?
Kim bu kahrolasılar, Buck?
Damn, Buck, this one's a real El Porko!
Lanet, Buck, bu gerçek bir El Porko!
Now, you are gonna let them go, right, Buck?
Şimdi gitmelerine izin vereceğiz, doğru mu, Buck?
Get your hands off me, Buck!
Ellerini üzerimden çek, Buck!
Buck, give me the fuckin'truck keys!
Buck, si... n kamyonetinin anahtarlarını ver.
Buck, give me the fuckin'keys!
Buck, si... n kamyonetinin anahtarlarını ver.
Buck!
Buck!
Especially for someone who weighs, what, a buck 20? 15?
Özellikle de 15-20 dolara gelebilecek biri için.
YOU KNOW, WE HAD US THIS OLD BUCK SERGEANT.
YOU KNOW, BİZ ABD BU ESKİ BUCK çavuş HAD.
Oh, just make that a buck.
Bir dolar versen olur.
I'm watching television... and she comes out of the bathroom buck naked.
Ben de televizyon izliyorum. Sonra kız banyodan tamamen çıplak çıktı.
- Buck your brains out!
Beyninizi uçuralım!
Get on up here and buck your brains out!
Binin ve beyninizi uçuralım!
Buck up, buddy-boy.
Neşelen, kanka.
Can I have a buck?
Ben bir dolar alabilir miyim?
ZOE : Listen, the buck stops here, okay?
Dinle şimdi bu sorumsuzluklara artık son veriyoruz tamam mı?
A buck 90.
90 civarı.
You're wasting your time for a buck a minute and this depraved company you work for makes four times as much as you for doing nothing.
Dakikada 1 papel alacağım diye zamanını boşa harcıyorsun ve çalıştığın ahlaksız şirket parmağını oynatmadan senin dört katını kazanıyor.
And our very first movie was Chuck and Buck.
Ve ilk filmimiz Chuck and Buck oldu.
Hey, Buck.
Hey, Buck.
And that makes Chuck and Buck better.
Ve bu Chuck ve Buck'ı daha iyi hale getirdi.
By the way, you owe me a buck. What?
- Bu arada bana borcun var.
bucks 2101
bucky 119
bucket 78
buckley 97
buckle 18
bucks an hour 52
bucks each 23
bucks a pop 43
bucks for it 18
bucks a month 32
bucky 119
bucket 78
buckley 97
buckle 18
bucks an hour 52
bucks each 23
bucks a pop 43
bucks for it 18
bucks a month 32