Built in translate Turkish
3,011 parallel translation
Guys... So, built in 1862 by the Van Ness family...
Çocuklar... 1862'de Van Ness ailesi tarafından yaptırılmış.
They say Rome wasn't built in a day, but we conquered it today.
Roma bir günde inşa edilmemiş ama biz bir günde fethettik.
Rome wasn't built in a day.
Romayı tek günde inşa etmediler ya.
It's built in combat, you know.
Muharebe sırasında temelleri atılır, bilirsin.
The hotel was built in 1907.
Otel, 1907 yılında inşa edilmiş.
Built in 1908, Briarcliff Manor was the largest tuberculosis ward on the East Coast.
1908 yılında inşa edilen Briarcliff Malikânesi, Doğu Yakası'nın en büyük tüberküloz tedavi koğuşuydu.
It was built in 1852 to accommodate the latest botanical discovery - the giant Amazon water lily.
1852 yılındaki son botanik keşif olan'Dev Amazon Nilüferi'için inşa edildi.
That was built in the 1920s.
1920'lerde inşa edilmişti.
Well, the Drake was built in 1923, right?
Drake 1923 yılında inşa edildi, değil mi?
The first Stay Rite was built in 1965 by Lester Butterfield as a no-frills alternative to the increasingly upscale Holiday inns.
İlk Stay Rite, 1965'te Lester Butterfield tarafından inşa edildi Holiday Inns'in gitgide artan lüks ihtiyaçları için.
It's an incendiary device with a built in emission system.
Bu bir yangın cihazı ve içinde de yayılım sistemi var.
So, we're looking for something built in the late 1800s that's still standing.
Yani, 1800'lerin sonunda yapılmış ve hâlâ orada olan bir bina arayacağız.
I got a building on Falcon street... built in 1891.
Falcon caddesinde 1891'de yapılmış bir bina buldum.
Cars these days are also safe, and refined, and they're all built in wheat-free multi-ethnic factories, with one eye on Johnny polar bear, but this just isn't.
Bugünün arabaları güvenli, ince işlenmiş Johnny kutup ayısının tek gözüyle yapılmış, tanrısız, çoklu etnik kimlikli fabrikalarda üretiliyor, ancak bu öyle değil.
This car... or I should say THESE cars, because this is a bit of a cut-and-shut job... these were terrible when they were being built in Britain, so imagine what they like when they were being made using worn-out tools
Bu araba... Ya da daha doğrusu bu arabalar çünkü bu bir nevi toplama bir araba. İngiltere'de yapıldıklarında bile çok kalitesizlerdi 6. sınıf Çinli bir firmanın eski aletleriyle bunu yaptığını hayal edebiliyor musunuz?
He built the cheapest, shoddiest buildings in the entire state.
En ucuz, en dandik binaları şehir merkezine dikti.
If you have built a consortium of commission-based contraband vendors, you run the risk of being name-dropped to the police if those in your charge be faced with incarceration.
Eğer satıcılarının kaçakçılardan oluştuğu, yüzdelik primle çalışan bir organizasyon kurmuşsan, adamlarından biri hapis cezasıyla karşı karşıya kaldığında... polise ismini verecek olmaları riskini göze almışsın demektir.
Big old trees built half this town in the 1900s.
1900'lerde bu kasabanın yarısı büyük, eski ağaçlardan yapıldı.
'A friend of mine, he built this stone for me as a gift because it says "Born to fly" on that stone, and now we put the stone right in front of my house.
ALMANCA KONUŞUYOR 'Bir arkadaşım, bu taşı bana hediye olarak yaptı ve şimdi, taşın üzerinde "Uçmak için doğmuş" yazdığından dolayı evimin tam önüne koyuyoruz.
If we poke a hole in Cobb's bag, will they spew out like a volcano built on an Indian graveyard?
Eğer Cobb'un kesekağıdındaki bir deliği dürtersek, onları kusar mı? Tıpkı bir kızılderili mezarındaki volkan gibi?
A director of photography looks at color and composition and angles and all of these things in terms of how the movie is being built.
Görüntü yönetmeni renklere, kompozisyona ve açılara bakar ve bunları filmin inşasında nasıl kullanacağını belirler.
Which is bad... because I've been avoiding Rodrick's built-in lie detector.
Rodrick yalanımın kokusunu hemen alır.
He built a state of the art operating room in his mansion and hired an entire team of surgeons.
Drago sıranın önüne kaynamış öyleyse. Malikânesinde tam teşekküllü operasyon odası hazırlamış ve bir sürü cerrah ayarlamış.
They started with nothing, built an empire selling news in the front.
Sıfırdan başlayarak bir imparatorluk kurmuşlar.
He built his hotel in such a way that it was a maze filled with hidden rooms and trap doors.
Otelini, dolambaç şeklinde, gizli odalar ve tuzaklarla inşa etmiş.
I hope this little operation of yours has built up enough good will that you'll be joining Mozzie in Paris in a few months.
Umarım bu küçük operasyonunuz yeterince iyi niyet tesis etmiştir. Bu sayede belki birkaç ay sonra Paris'te Mozzie'ye katılırsın.
You built a story about the costs of living with fantasies, and you allowed it to point you back to all the things that get lost in the shuffle between these worlds, like this relationship of your son's.
Canımı sıkan nokta hayallerle yaşamanın bedeli hakkında bir hikâye uydurmanız ve bunun dikkatinizi, dünyalar arasındaki geçişte kaybolan şeylere çekmesine izin vermeniz. Oğlunuzun yaşadığı ilişki gibi.
- L mean there's a narrative built right in. - Done. Excellent.
- Yani bu olay çok büyük ses getirir.
The labyrinth, at least in the myth... you know, in this particular myth... was built for the minotaur.
Labirent, en azından mitolojide yani bu özel efsanede minotor için inşa edilmiştir.
CC went belly up in the early'60s, but when they were in business, they built bomb shelters.
CC 60'larda iflas etmiş ama faaliyetteyken sığınak inşa ediyorlarmış.
Shout out to my, uh, college buddy Ling, who built his own helicopter and is taking his first flight today, and, uh, I also wanna wish a happy anniversary to my in-laws Jay and Dede Pritchett.
Üniversiteden arkadaşım Ling'e selam yollamak istiyorum. Kendi yaptığı helikopterle ilk uçuşunu gerçekleştirecek bugün. Bir de kayınvalidem ve kayınpederim Jay ile Dede Pritchett'in evlilik yıldönümünü kutluyorum.
You stand in his way, you risk losing the alliance you've built.
Onun yoluna çıkarsan kurduğun birliği kaybetmeyi riskini almış olursun.
20 years ago, I built my first phone in my parents'basement.
20 Yıl önce, evimin bodrumunda ilk telefonumu yaptım.
We're trusting the same Army Corps that built the levees in New Orleans.
New Orleans'taki nehir setini yapan Kara Kuvvetleri'ne mi güveniyoruz?
It's got three games built-in, but you can download more from the website.
İçinde üç oyun var ama internetten istediğin kadar indirebilirsin.
Mainstream archeologists theorize that the Great Pyramid was built sometime around 2500 BC as the burial tomb of the Pharaoh Khufu.
Anaakım arkeologlar Büyük Piramit'in Firavun Khufu'nun anıt mezarı olarak MÖ 2500 civarında inşa edildiğini farz ediyorlar.
Osmanagich's theory suggests the pyramids were built by the Illyrian people, who inhabited the Balkan Peninsula as far back as the 12th century BC.
Osmanagiç'in teorisi piramitlerin Balkan yarımadasında M.Ö. 12. yüzyılda yerleşik bulunan...
We can see them. We can explore them. And the stuff that has already been explored leads to the idea that this place has been, in fact, been built artificially.
Halihazırda keşfedilmiş olan şeyler bu mekânın gerçekten de yapay olarak inşa edildiği düşüncesini öne çıkarır.
America, where the Mayans built more pyramid temples than any other civilization in antiquity. In terms of pyramid builders, it's safe to say that the Maya created more pyramids than every other culture in the world combined.
Piramit inşaatçılığı yönünden Mayaların dünyanın öteki tüm kültürlerinin toplamından daha fazla piramit yaptıkları güvenilir olarak söylenebilir.
The friendships that were built over two years have been finished in two weeks!
Bu dostluklar iki yılda oluştu ama bitmesi iki hafta sürdü!
Especially built to find the one particle that's thought to give substance to everything in the universe.
Evrende her şeye madde niteliğini verdiği düşünülen bir parçacığı bulmak için özellikle inşa edildi.
"I want something built on a light industrial unit in Leicestershire"?
Leicestershire'de ışık fabrikası mı kurmak istiyorsun?
Would you be surprised if I told you that this pipe was one of the components used in a bomb that was built to destroy Mr. Milne's establishment?
Bay Milne'in müessesesini imha etmekte kullanılan bombanın bir parçası olduğunu söylesem ne düşünürdünüz?
The revolution may be built on a lie... but I think Amon truly believes... bending is the source of all evil in the world.
Devrim bir yalan üzerine kurulmuş olabilir. Ama bence Amon, dünyadaki tüm kötülüklerinin kaynağının bükücülük olduğuna gerçekten inanıyor.
Polyhedrus built the dam in Pakistan the Turners are bidding on.
Polyhedrus, Pakistan'da Turner'ın teklif sunduğu barajı yaptı.
It's sort of a built-in police scanner.
Dahili polis telsizi gibi bir şey.
You know, I can't risk you coming back in a few years after I've built a company and trying to claim ownership.
Şirketi kurduktan sonra birkaç yıI içinde gelip hak iddia etmeye çalışma riskini göze alamam.
I can't risk you coming back in a few years after I've built a company and trying to claim ownership.
Şirketi kurduktan sonra birkaç yıl içinde gelip hak iddia etmeye çalışma riskini göze alamam.
And best of all... any home with a gas line has a built-in delivery system.
İşin en güzel tarafı ise doğalgaz hattı olan her yerde bu sistem zaten kurulmuştur.
They were sleepers, so they had a bed in the cab, and these babies were built to hold enough diesel to fill a hot tub.
Uyumak için kabinde yatakları vardı, ve bu bebekler, bir jakuziyi dolduracak kadar yeterli dizeli tutmak için imal edilmişti.
I built this place into the top animal hospital in the country.
Bu yeri ülkenin en iyi hayvan hastanesi yaptım.
ines 33
in fact 10253
india 252
internet 115
invite 16
invasion 24
inter 39
instagram 35
interior 21
inside 950
in fact 10253
india 252
internet 115
invite 16
invasion 24
inter 39
instagram 35
interior 21
inside 950
indian 84
intelligent 217
indiana 185
instant 24
indeed 4544
international 47
intel 28
independence 32
interpol 81
incredible 769
intelligent 217
indiana 185
instant 24
indeed 4544
international 47
intel 28
independence 32
interpol 81
incredible 769