Internet translate Turkish
10,943 parallel translation
- _ - 1958's swell and all, but I miss the Internet... and cell phones.
1958 yılı iyi falan ama interneti özledim ben. Cep telefonları da.
- Something I saw on the internet...
Sağdan devam et...
My mom has no computer or Internet access to tempt me into the night.
Annemin geceleri beni baştan çıkaracak bilgisayarı ya da internet bağlantısı yok.
It's like those pussies on the Internet taking shots at the successful people.
Sosyal medyada, başarılı insanlara gözünü kestiren kızlar gibi.
We have this rule in the house, no games during the week, and no internet before five either.
Evde bir kuralımız var. Hafta içi oyun oynamak yok saat beşten önce de internet yok.
I don't want my daughter on this school's website.
Kızımın bu okulun internet sitesinde olmasını istemiyorum.
They've given us permission to access their cellular and Internet service providers.
Onların hücresel ve internet sağlayıcılarına erişmemiz için bize izin verdiler.
Unfortunately, it is still on the Internet.
Maalesef hâlâ internette.
Yeah, but I've read on the Internet that man's living on the moon, and that's not true, so...
Ama internette ayda insan yaşadığını da okudum. Bu doğru değil, yani...
You can check it on the Internet.
İnternetten bakabilirsin.
There's a website to maintain, and couriers, not to mention brand identity, client lists, payment.
Sürekli bakılacak bir internet sitesi, kuryeler.. ... marka kimliğinden bahsetmiyorum bile. Müşteri listeleri,... ödemeler.
Our Internet is broken. It is such a buzzkill.
İnternetimiz bozuldu da, çok sinir bozucu.
Apparently, you've started a modeling agency, pitched a Web series.
Anlaşılan bir manken ajansı kurmuş ve bir internet dizisi satmışsın.
In your line of work, how many times has it happened to you? You know, like in those wonderful Internet videos?
Sizin meslekte kaç kez kendini o harika internet videolarındaki durumda buldun?
I got the Internet.
İnternetim var.
I'm not sure the Internet's the best place to find out, but I trust you guys.
İnternetin öğrenmek için en iyi yer olduğunu sanmıyorum ama size güveniyorum.
Just... The Internet is inconsistent on this point.
İnternet bu konuda pek bilgi vermiyor da.
It's really not unlike the dot-com bubble of the late 1990s.
1990'ların sonlarındaki internet şirketi balonlarından farkı yoktu.
Years reading Internet crap and accidentally poisoning myself twice, and now I'm stuck in a freezer with some bitch.
Pekâlâ ne bildiğimi bilmiyorum. Yıllarca internet saçmalıklarını okudum. Kazara kendimi iki kez zehirledim şimdi de bir orospuyla buzlukta kısılıp kaldım.
I Zillowed it on the Internet.
İnternette emlak sitesine koydum.
If I could just interrupt you, we are receiving unconfirmed reports from several Internet news sources, and since we have you here, sources are saying that you've been diagnosed and treated for anaplastic myeloma, an aggressive form of blood cancer,
Bazı internet kaynaklarından teyit edilmemiş raporlar alıyoruz. Siz de hazır burada olduğunuz için kaynaklar size kan kanserinin kötü bir biçimi olan kötü huylu omurilik kanseri teşhisi konduğunu ve tedavi gördüğünüzü söylüyor.
This one was ordered on the Internet.
Bu ise internetten sipariş edildi.
And that's why I'm working with a coalition of senators to introduce a law that will extend background checks to all gun transactions, including gun shows and online sales.
Bu yüzden senatörler koalisyonu ile birlikte silah fuarları ve internet satışları da dâhil olmak üzere, tüm silah satışlarında sabıka kaydı araştırmasını öngören bir tasarı üzerinde çalışıyorum.
Okay.
[Canlı internet yayını başlıyor]
And we are webcasting from our home here in Albany.
Albany'deki evimizden internet yayını yapıyoruz.
And the Internet is the best tool for that.
İnternet de bunun için en iyi araç.
Just three hours since Conway's webcast, over two million people have visited his website...
Conway'in internet yayınını takiben 3 saat içinde 2 milyonu aşkın kişi web sitesini ziyaret etti.
Yeah, you see a lot of places with a high-speed Internet connection around here?
Burada yüksek hızlı İnternet bağlantısı olan görüyor musun?
We can't police the Internet, but 50 more cops making sure that...
İntenete birşey yapamayız, ama içerde işleri kontol altına alabilecek 50 polis...
Ha ha ha! I just lost my Internet connection.
Ha ha ha! İnternet bağlantımı kaybettim.
You'll have a secure Internet and phone line tomorrow, but only you.
Kordonun içindeki herkes gibi. Yarın güvenli bir telefon ve internet hattın olacak ama sadece senin.
I just lost my Internet connection.
Az önce internet bağlantım kesildi.
According to the Internet, they were ready a month ago.
İnternette yazana göre bir ay öncesinden hazırlarmış zaten.
Call the Georgia Department of Public Health or visit their website for further instructions.
Daha fazla bilgi için Georgia Halk Sağlığı Birimi'ni arayın ya da internet sitesine bakın.
It's all over the Internet.
İnternete yayılmış bile.
No employment, no presence of any kind on the Internet.
Hiçbir yerde çalışmamış, internet üzerinde de hiçbir varlığı yok.
You posted images of their bodies on the Internet.
Cesetlerinin resmini internete koydun.
Do you actually not understand how the internet works?
İnternette işlerin nasıl yürüdüğünü bilmiyor musun?
He'd been looking at an online forum for suicidal people.
Bir internet sitesinde intihar etmek isteyen insanları arıyormuş.
It's time for you to step away from the Internet comments.
Artık internetteki yorumlara bakmaman lazım.
- Yeah, I was looking for the router.
- Ben internet için kablo arıyordum.
The proprietor of the internet caff, now, she reckons she saw Denton leave around... 11, 11.30.
İnternet kafenin sahibi Denton'ın oradan 11 : 00, 11 : 30 gibi ayrıldığını gördüğünü düşünüyor.
How's the website job going?
İnternet sayfası işi nasıl gidiyor?
Okay, I have an idea...
- İnternet'e birşey görmüştüm...
The Dark Web has much better margins.
Karanlık İnternet'te daha çok kâr ederdin. - Yemin ederim, bir şey yapmadım.
- Oh, they got a new sign.
GİZLİ BAHÇE MOTELİ ÜCRETSİZ İNTERNET-ÜCRETSİZ KABLO TV-KLİMALI - Yeni bir tabela taktırmışlar.
Can you believe he doesn't know about streaming?
İnternet üzerinden yayından haberi olmadığına inanabiliyor musun?
Let me know if, uh, you need anything else.
İnternet şifresi ne? Karşiim. Pekala gençler. Bir şeye ihtiyacınız olursa bana haber verin.
He would make an online copy.
Kopyayı İnternet'e koyardı.
We were searching online burial records for a name that might have been a memorable association for Danny.
Danny'yle hatırı sayılır bir bağlantısı olabilecek bir isim için İnternet'teki toprağa verme kayıtlarını arıyorduk.
Cos, actually, Danny had hidden the list online.
Çünkü Danny listeyi gerçekten de İnternet'e saklamış.
inter 39
interior 21
international 47
interpol 81
internal 17
interview 123
interest 156
interested 144
intern 45
intercourse 27
interior 21
international 47
interpol 81
internal 17
interview 123
interest 156
interested 144
intern 45
intercourse 27
interesting 2082
intercom 16
interrupted 16
interpreter 22
intervention 49
interests 34
interrupt 24
interrogation 38
interference 29
interviews 60
intercom 16
interrupted 16
interpreter 22
intervention 49
interests 34
interrupt 24
interrogation 38
interference 29
interviews 60