English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ B ] / But to no avail

But to no avail translate Turkish

56 parallel translation
Scotty's been making a wonderfully brave attempt... to show me the way a ranch is run, but to no avail.
Scotty bana harika bir şekilde cesaret veriyordu... Çiftliği işletmek adına, gel gör ki bir yararı yok.
We've offered to make peace with Zahgon, but to no avail.
Zahgon'a barış teklifinde bulunduk, ama bir yararı olmadı.
He tried everything, but to no avail.
Her şeyi denedi, ama nafile.
They kept trying to break it but to no avail. A mouse ran by and wagged her little tail ; the egg rolled, fell down and broke.
Yaşlı kadın da uğraştı ancak o da başaramadı.
Brantink helped me, but to no avail.
Brantink bana yardımcı oldu, ama bu da fayda etmedi.
Bruno went broke for her, but to no avail.
Bruno kızın peşinde tüm parasını çarçur etti, ancak hiçbir işe yaramadı.
I tried to make him fear himself but to no avail.
Kendisinden korkması için çok çabaladım ama hiçbiri fayda etmedi.
You work like a dog, but to no avail.
Köpek gibi çalışıyorsun ama nafile.
For hours, the experts tried to find some way to unwedge the vehicle, but to no avail.
Uzmanlar saatlerce aracı kurtarmanın yolunu aramışlar ama başaramamışlar.
And as for Linda, she drove upstate to Wampsville and pleaded with Kevin to take her back... but to no avail.
"Yâr dedikleri uzak diyarlara göçmüşse" Linda'ya gelince Kevin'in çiftliğine gidip onu da yanına alması için dil döktü... "Geçmek bilmez saatler..." ... ama bir türlü ikna edemedi.
I looked all over and I asked everyone, but to no avail.
Her yere baktım ve herkese sordum, ama boşunaydı.
"Family and staff expend all their efforts... " in endeavouring to draw her out of this state of unfettered morbidity, " but to no avail.
Aile ve hizmetliler onu bu kör hastalıktan çekip kurtarmak için ellerinden gelen her şeyi yapıyor olsa da, nafile.
I tried once, twice but to no avail
Bir kere iki kere denedim ama kâr etmedi.
I've tried to be different, but to no avail.
Farklı olmaya çalıştım fakat hepsi boşunaydı.
Both the CIA and the KGB tried to find her, but to no avail.
Hem CIA hem de KGB onu aradı ama bulunamadı.
Bobby went on with his research at la plata but to no avail.
Bobby, La Plata'daki araştırmasına devam ediyordu ama boşunaydı.
I've Tried And Tried To Make It Clear To Patrick Just How Much He Stands To Lose By Maintaining This Alliance, But To No Avail.
Patrik'in anlaması için tekrar tekrar denedim bu birlikteliğin ona nelere malolacağını anlaması için ama işe yaramadı.
I tried to tell her I'm not religious, but to no avail.
Ona dindar olmadığımı anlatmaya çalıştım. Ama faydası yok.
I remember ordering Angelo to try to lay her, but to no avail.
Hatırladım da, Angelo'ya kızla yatmasını emrettim ama sonuçsuz kaldı.
He talked with the Grand Vizier and the Padishah with the hopes of being appointed the minister of war ; But to no avail.
Harbiye Nazırı olabilmek için Sadrazam'la, Padişah'la görüştü sonuç alamadı.
No, they're not Detroit. For 20 years I tried to warn GM and others that this day was coming, but to no avail.
General Motors Merkezi 20 yıl boyunca General Motors'u ve diğerlerini bugünün geleceği konusunda uyardım.
- I have but to no avail.
- Yazarım ama bu boşuna olur.
But to no avail.
Ama boşuna.
I go every day to the place where immigrants are gathered... but to no avail!
Hergün muhacirlerin toplandığı yerlere gidiyorum ama nafile!
He tried to save Cooper's life. But to no avail.
Cooper'ın hayatını kurtarmaya çalıştı ama fayda etmedi.
They brave the sun in a desperate search for food, but to no avail.
Shire Nehri Malawi gölünden doğar ve Afrika Rift sisteminde güney sınırı belirleyen heybetli Zambezi'ye dökülür.
Or else how could I have done so much but to no avail
Yoksa nasıl bu kadar ama hayır için yapmış olabilir yaramak
The grandparents couldn't handle him, so I tried taking him, but to no avail.
Büyükbabası baş edemiyor, ben el atayım dedim ama hiç işe yaramadı.
I tried many times to call you but to no avail.
Telefonunuzdan çok aradım ama ulaşamadım.
We have. But to no avail.
Dolanıyoruz ; ancak şu anda ortam müsait değil.
I even offered that Rebecca was unbalanced in an effort to attempt to lull him into confession, but to no avail.
İçini dökmesini sağlamak için Rebecca'nın biraz dengesiz olduğunu bile söylemek zorunda kaldım. Ama sonuç alamadım.
I have been monitoring this frequency for 2 weeks but to no avail
2 haftadır bu frekansı boşuna takip etmemişiz.
I put in an application two months ago but to no avail.
İki ay önce söyledim ama ne fayda.
I tried to call the commander, but to no avail.
- Komutana da ulaşamadım.
I would like to leave everything, my language, my country - but to no avail
Her şeyi dilimi, ülkemi bırakmak istedim, ama bunun faydası olmadı.
but to no avail.
Onu hayatta tutmak için mahkemelerle mücadelemizi sürdürdük, ama fayda vermedi.
April, the serum we left you, we've tested for 10 years, but to no avail.
April, sana bıraktığımız serumu 10 yıl boyu denedik ama sonuç çıkmadı.
They asked all around, but to no avail.
Her yere sordular, ama nafile.
But to no avail.
Ama faydası olmadı.
But my Scotch blood is working right this minute... and it tells me that there is one thing in your life that's worrying you... something that you find very difficult to handle... because all your strength and your courage... and your authority in the town seems to be of no avail.
Ama tam bu dakikada İskoç kanım devreye giriyor ve bana hayatınızda sizi endişelendiren bir şey olduğunu söylüyor üstesinden gelmeyi çok zor bulduğunuz bir şey çünkü bütün gücünüz, cesaretiniz ve kasabadaki yetkiniz beyhude görünüyor.
She insists he desperately needs special care... but it is to no avail.
Zelig'in özel bakıma ihtiyacı olduğunda ısrar eder... ama bunun bir yararı olmaz.
But it was of no avail. My mother had to go.
Ben doğduğumda, dayım bizi evine kabul etmişti.
I could not bear to see it I tried to advice but of no avail
Kaç kere akıl verdim ama dinlemiyor.
I removed my mask as a gesture of remorse... but it was to no avail.
Pişmanlık işareti olarak maskemi çıkardım ama faydası olmayacaktı.
Then my mother asked me to father a son, so that she'd become all right I fathered a son, but of no avail
Sonra annem papazdan oğlu için dua istedi ve o düzelmeye başladı İşe yaramaz bir oğul babasıyım
But it was all to no avail.
Ama boşuna hepsi oldu.
But our efforts were to no avail.
Ama çabalarımız fayda etmedi.
In the last 100 years, Kavachi has emerged above the waves just a handful of times, but so far to no avail.
Son 100 yılda, Kavachi sadece bir kaç kez dalgaların üzerinde kendini gösterdi, ancak henüz başaramadı.
We've tried to no avail. We are mobilizing our forces toward the silo, but I cannot guarantee that they will get there in time.
Füze sığınağına ordumuzu yönlendirdik ama zamanında ulaşabileceğimizi garanti edemiyoruz.
But to no avail.
Ama nafile.
I tried, but... it was... it was to no avail.
Denedim ancak nafileydi... işe yaramadı.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]