Can't breathe translate Turkish
2,363 parallel translation
I can't breathe.
Nefes alamıyorum.
- Can't breathe.
- Nefes Alamıyor.
He can't breathe.
Nefes almıyor!
Please, he can't breathe.
Yardım edin lütfen ; nefes almıyor!
They're fumigating and I can't breathe.
İlaçlama yapılıyor ve nefes alamıyorum.
I can't breathe.
Nefes alamıyorum
I can't breathe!
Nefes alamıyorum!
And I think that's why I can't breathe.
Sanırım o yüzden nefes alamıyorum.
She can't breathe. get a crash cart.
Nefes alamıyor. Acil durum arabası getirin.
I'm scared, I can't breathe...
Korkuyordum, nefes alamıyorudum...
The burning spreads down your throat, Then you can't breathe.
Yanma boğazını sarar, daha sonra nefes alamazsın.
I can't breathe my way past it.
- Bunu atlatamıyorum. - Natasha. Hayır.
Uh, she can't breathe.
Nefes alamıyor.
- I can't breathe...
- İnanamıyorum...
- I can't breathe. Hey, andy, you still haven't paid me for the bike,
Hey Andy, bana hala motorun parasını vermedin.
Sometimes I flash on the fact that we're never gonna see her again, and, uh... I can't breathe.
Bazen, onu bir daha hiç göremeyeceğimiz gerçeği ile yüzleşiyorum...... ve nefes alamıyorum.
Well, when I pass Navid in the hallway, it's like I can't breathe.
Ben de ne zaman Navid'le koridorda karşılaşsam, - Nefes alamıyorum.
Open, so you can't breathe a Word of this to malory.
Bu yüzden, bu konu hakkında Malory'e tek kelime edemezsin.
No, but I can't breathe.
Hayır ama nefes alamıyorum.
* I can't sleep alone in my bed. * can barely breathe, or speak, or move.
* Uyuyamıyorum tek başıma. * * Zorla nefes alıyor, konuşuyor, hareket ediyorum *.
She can't breathe!
Nefes alamıyor!
She can't breathe.
Nefes alamıyor.
You don't know that inside all that is the same man I've always known, who can make me laugh till I can't breathe.
İçeride her zaman tanıdığım aynı adamın olduğunu bilmiyorsunuz. Nefes alamayana kadar beni güldüren adamı tanımıyorsunuz.
Does that ever happen to you... that you're so angry you can't breathe?
Hiç başına geldi mi.. Nefes alamayacak kadar kendine kızdığın bir an?
- I can't breathe!
Nefes alamıyorum!
... I can't breathe.
... Nefes alamıyorum.
I can't... can't breathe.
Ne- - - Nefes alamıyorum. - Çöz onu!
I can't even breathe right now.
Nefes bile alamıyorum.
- He can't breathe.
- Nefes alamıyor.
So much that it feels like you can't breathe sometimes.
Ve bazen nefes alamıyormuşsunuz gibi geliyor.
It's so tight, I can't even breathe.
Bu çok dar, nefes bile alamıyorum.
I can't breathe!
Nefes alamıyorum.
Can't breathe.
Nefes alamıyorum.
I can't--I can't breathe. Breathe, breathe.
Nefes alamıyorum.
I can't breathe! You are breathing.
Nefes alıyorsun.
Oh, I can't breathe.
Nefes alamıyorum.
A love pillow that you're holding over the kid. He can't breathe.
Nefes alamıyor.
We can't give you the air, we need it to breathe!
Size havamızı veremeyiz. Nefes almamız lazım!
Ergh! Oh, God, I can't breathe.
Tanrım, nefes alamıyorum.
I know that I might talk big sometimes, Artie, but I can't even buy a wine cooler in this state, so whatever you might have planned for me- - breathe, breathe, breathe, breathe, breathe.
Bazı zamanlar, büyük konuştuğumun farkındayım, Artie ama marketten bir şarap buzluğu bile alamam.. ... yani benim için her ne planladıysanız... Sakin ol, sakin ol, bir nefes al, bir nefes al.
Lieutenant, I can't breathe.
Teğmen, Nefes alamıyorum.
- Which basically means... - I can't breathe for crap.
- Ki bu kısaca şu anlama geliyor...
You can't breathe through your mouth now, Can you, shelling? Answer me!
Artık ağzından nefes alamıyorsun, değil mi Shelling?
I can't breathe in here.
- Nefes alamıyorum.
I can't breathe...
Nefes alamıyorum.
I'm suffocating, I can't breathe.
oğuluyorum, nefes alamıyorum.
I'm so happy, my heart's pounding. And I'm sweating. And I can't breathe.
O kadar mutluyum ki kalbim çarpıyor ve terliyorum ve nefes alamıyorum.
The harder they struggle and the deeper they gasp for oxygen, the more sand fills their lungs... until finally they can't breathe.
Ne kadar çok çabalarlarsa oksijeni o kadar çok derin solur ve ciğerlerini o kadar çok kumla doldururlar... Nihayetinde nefes alamaz hale geliyorlar.
It's like, "Made you a planet." "I can't breathe."
Bu şuna benziyor. "Sana gezegen yaptım." "Nefes alamıyorum ama."
I love you... But I can't fucking breathe. "
Seni seviyorum ama nefes alamıyorum yahu ".
When I see her, I can't speak... Can't even breathe!
Onu ne zaman görsem, dilim tutuluyor nefes bile alamıyorum!
breathe 1905
breathe through your nose 20
breathe with me 21
breathe it in 29
breathe deep 46
breathe deeply 64
breathe out 76
breathes heavily 20
breathe slowly 22
breathe in 175
breathe through your nose 20
breathe with me 21
breathe it in 29
breathe deep 46
breathe deeply 64
breathe out 76
breathes heavily 20
breathe slowly 22
breathe in 175
breathes deeply 131
breathes shakily 19
can't complain 101
can't talk now 20
can't see 24
can't wait to see you 28
can't 831
can't help it 46
can't see anything 20
can't wait 291
breathes shakily 19
can't complain 101
can't talk now 20
can't see 24
can't wait to see you 28
can't 831
can't help it 46
can't see anything 20
can't wait 291
can't you see me 22
can't talk 79
can't sleep 141
can't it wait 76
can't talk right now 23
can't you see 340
can't hear you 109
can't you guess 22
can't you understand 52
can't be too careful 48
can't talk 79
can't sleep 141
can't it wait 76
can't talk right now 23
can't you see 340
can't hear you 109
can't you guess 22
can't you understand 52
can't be too careful 48