English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ C ] / Can't you read

Can't you read translate Turkish

1,051 parallel translation
Look, pal, can't you read?
Okuman yazman yok mu, dostum?
Can't you read?
Okuyamıyor musun?
Of course, you can't pick one out until you can read!
Tabi. Okumadan alman, almadan da okuman mümkün değil.
"lf you don't want to read my letter, you can ignore it."
"Mektubumu okumak istemeyebilirsin."
You can't read?
Okuyamıyormusun?
I... I can't read you very well. is this Rodriguez?
Ben...
Can't read you well, either.
Ben de seni tam anlayamıyorum.
You had a good idea for making me read your one hundred fifty millionth petition begging to close down the saloon, but if you can't succeed in keeping your own husband in the house,
Salon'un kapanmasını teklif eden yüz elli milyonuncu dilekçenizi,... bana okutturmak için çok iyi bir yol bulmuşsunuz,... ama daha kendi kocanızı evde tutmayı beceremiyorsunuz.
You can't go down there, sir, but you can read all about it.
Bayım, aşağı inemezsiniz ama her şeyi okuyabilirsiniz.
You can't read, but you can listen!
Okuyamıyorsan dinle!
You can't believe everything you read in the newspapers.
Gazetelerde yazan herşeye inanamazsınız.
Or can't you read upside down?
Tersten okuyamayabilirsin.
Can ´ t you read my mind
Aklımdan geçenleri okuyamıyor musun?
I can't read with you looking at me as if I were a weirdo.
Sanki tuhaf biriymişim gibi bana bakarken okuyamıyorum.
But why can't I read you?
Ben neden seni çözemiyorum?
Can't you read, buddy?
Okuman yazman yok mu?
- You can't even read English
- İngilizceyi okuyamıyorsun bile!
We read you. But surely you know that can't be done without verification.
Bu, onaylanmadan yapılamaz.
Victor, can't you read?
Viktor, okuman yok mu?
You can't read another person with any claim to certainty.
Hiçbir zaman başka birisini tam manasıyla çözemezsin.
Uh, can't you read that?
Okuyamıyor musun?
I can't read, and I don't know kung fu why do you have to follow me?
Ben okuma yazma bilmem, Kung fu'umda yoktur neden beni izliyorsunuz!
Oh, you can't read, huh?
Oh, okuyamıyorsun, huh?
No, I can't read Flemish. Can you?
Hayır, Flamanca okuyamıyorum.Ya sen?
Can't you read?
Okuma yazman yok mu, adam.
I don't want to offend but if you can't even read? ..
Sizi gücendirmek istemem ama bu kadar yeter.
Can't you read the package?
Paketin üstündekini okusana.
Can't you read the sign?
Yazıyı okuyamıyor musun.
You can see the coded medical history on read-out four.
Dört numaralı gösterge panelinde tıbbi kayıtlarını görüyorsunuz.
I know you have, I can't read your thoughts now.
Biliyorsun şimdi düşüncelerini okuyamam.
I can only think... you haven't read your lease properly.
Kira kontratınızı... iyi okumadığınızı düşünüyorum.
Can't you read?
Okumanız yok mu?
You can read, can't you?
Okuman var, değil mi?
I know you can't read French!
Üstelik Fransızca bilmezken!
And I say read it because I know you can't sing it.
Ve ben de okuyun diyorum, çünkü söyleyemezsiniz.
You can't read either.
Sen okuma yazma bilmezsin ki.
- Can't you read? Sure.
- Okuman yok mu?
Can't you read the sign?
Tabelayı okumuyor musun?
No, you can't read.
Hayır, okuyamazsınız.
Can't you read this and just do it right?
Önündekini okuyup doğru dürüst çalar mısın?
You can't read if you can't do that.
Okuyamıyorsun, eğer yapamayacaksan.
Can't you read a map?
Haritayı okuyamıyor musun?
- Why can't you read my lines?
- Neden benim satırlarımı okuyamıyorsun?
Well, I can't argue it succinctly, but if you read Socrates or Buddha or Schopenhauer or even Ecclesiastes, they're very convincing.
- Bunu tartışacak durumda değilim ama..... Socrates'in, Buda'nın, Schopenhauer'in ve hatta Ecclestiastes'ın felsefelerini okuyunca..... ikna edici olduklarını görüyorum.
Don't eat while you read. I can't stand banana in my books.
Sayfaların arasında muz olsun istemiyorum.
Isn't that "smell manly"? Can you read that, Rock?
Orda "erkeksi kokuyorum" yazılı, okuyabiliyor musun, Rock?
You cost us thousands of dollars because you can't read.
Okuyamadığın için binlerce dolar zarar.
- You can read, can't you?
- Okuyabiliyorsun.
Can't you read?
Okuman yok mu?
Why didn't you tell me you can read?
Okuma bildiğinizi neden bana söylemediniz?
You can't learn to read, you can't learn to dance.
Okumayı öğrenmezsen dansı da öğrenemezsin.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]