Case in point translate Turkish
288 parallel translation
Not long ago, case in point,
Bu noktada örnek vermem gerekirse...
This I intend to make my case in point.
Bunu ibretlik bir olay olarak kullanacağım.
Crippen was a classic case in point.
Crippen bu noktadaki klasik bir durumdu.
Tonight's story of juvenile delinquency is certainly a case in point.
Bu gecenin genç suçluluğu konusundaki öyküsü kesinlikle güzel bir örnektir.
Here's a case in point, Harry.
İşte sana bir dava, Harry.
CASE IN POINT, WALTER BEDEKER, LATELY DECEASED, A LITTLE MAN WITH SUCH A YEN TO LIVE BEATEN BY THE DEVIL, BY HIS OWN BOREDOM,
Örnek olarak, yeni ölmüş olan Walter Bedeker büyük bir yaşama arzusu olan bu adamcağız şeytan, kendi sıkıntısı ve Alacakaranlık Kuşağı'ndaki düzenin işleyişi tarafından mağlup edildi.
The genie you save might be your own. Case in point, mr.
Şişedeki cin sizin de karşınıza çıkabilir.
Case in point : A minister.
Tipik bir örnek.
A case in point.
Bir önemli nokta daha.
Case in point, the residents of Sunnyvale Rest Home, where hope is just a memory.
Asıl konu, ümidin sadece bir hayal olduğu... Sunnyvale Dinlenme Evi'nin sakinleri.
Case in point - -
Bu noktadaki durum..
Case in point.
Şekil A bir, zengin ve yalnız.
Case in point :
Çok doğru.
Case in point.
İşte ispatı.
Case in point, a second story.
Bir örnek. İkinci hikaye.
i mean, sharon, case in point, right?
Sharon olayına baksana.
Another perfect case in point.
Al işte bir örnek daha.
- Case in point :
Söz konusu buysa :
Well, case in point.
Hazır yeri gelmişken...
Case in point : the Lark Report.
Bunun için Lark Raporu'nu göstermek istiyorum.
- Case in point.
- İşte bir örnek.
Case in point, my parents. They met on an airplane.
Örnek olarak annem ve babam.
See? See what I mean? Case in point.
Demek istediğimi anladın mı?
Case in point.
Bu da bir kanıt.
Case in point, Bebe Glazer's been angling to negotiate my new contract.
Yeri gelmişken, benim iş sözleşmemi yenilemem gerekiyor. Bebe Glazer "yenisini ben yapayım" diyor.
Case in point, Mr. Boomer here, six week ago he was flushing a near perfect high school record. I rattled his cage...
İşte Boomer, altı hafta önce... okul tarihinin en kötü derecesini yapacaktı neredeyse... hoşuna gitmeyecek şeyler söyledim.
Case in point : We don't have a quarterback, do we?
Nedenini söyleyeyim, oyun kurucumuz yok, değil mi?
A case in point :
Bu bir ders.
Enter : case in point.
Bir örnek de geldi.
The point is that Peterson, Ravello, myself, we are the principals in this case.
Peterson, Ravello ve ben bu işte biz patronuz.
- In that case, I think we can... I know it's past cancellation time... But under the circumstances I think we might stretch a point.
- Bu durumda, sanırım... iptal süresi geçti biliyorum ama... bu koşullarda kuralları biraz esnetebiliriz.
The facts in this case are simple and, to a point, not in dispute.
Bu davadaki gerçekler çok basit. Öyle ki şüpheye bile yer bırakmıyor.
There's no point in making a federal case of it if no one was seriously hurt.
Kimse ciddi yaralanmadıysa bunu federal bir olay yapmanın anlamı yok.
In that case, what's the point in you dying too, Alexander?
Öyleyse, neden sen de ölesin?
You're also an actor in this case. We're just not sure of the point of this whole thing.
Tüm bu olanların amacı ne tam anlamış değiliz.
This is... the aspect of professionalism : Do scientists tell of that... which they are authorized to, but in any case at least... from a moral point of view which is a more general attitude... than a simply technological or tactical point of view, or economical, or political, in other words from that point of view...
Bu profesyonel açıdan bakılırsa bilim adamlarına verilen yetki olduğunu söylese de en azından olaya ahlaki açıdan bakmak teknolojik, taktiksel, ekonomik ya da politik açıdan bakmaktan daha genel bir tutumdur.
I take the point, but we can't consider this case in isolation.
Meramınızı anlıyorum ama bu olayı diğerlerinden farklı düşünemeyiz.
At what point the impotent person should attempt to resume sexual activity will depend on the circumstances in each case.
İktadarsız birinin cinsel hayata dönmesi her hastada koşullara bağlıdır.
At what point are you in the case?
bu davada hangi kısımdasın?
Hmm. In that case I'll get right to the point.
Öyleyse, doğrudan konuya gireyim.
In this case... a plane has just crash-landed on this point.
Bu durumda, bu noktaya bir uçak düştü.
I come in every night, make my case, make my point, say what I believe in!
Aklımdakini söylüyorum. İnandığım şeyleri söylüyorum.
I need hardly point out to you that your refusal to answer will prejudice your case considerably in any future proceedings, which may arise.
Size şunu belirtmeliyim ki cevap vermeyi reddetmeniz vakanın ileri ki safhalarında sizin için bir önyargı doğurabilir.
Well, sir, it seemed if I may be bold as to say so the only real clear point in the whole case.
Evet, bayım, bana kalacak olursa tüm davadaki en net nokta.
If you can't present the facts about a case, there's no point in being a prosecutor?
Eğer bir davaya ait gerçekleri ifşa edemiyorsan,... savcı olmanın ne anlamı var ki?
In any case, I'll come straight to the point.
Şaşırmanız çok normal. Bu durumda hemen sadede geleceğim.
- His old girlfriend, case in point.
- Tamam, bak.
Case-in-point :
Olay şu :
And if the disease to the retina is reduced or in check, which is impossible to know at this point, but if that is the case, using this new procedure, there is a good possibility we can give you sight.
Eğer retinadaki hastalık azaltılır veya kontrol altına alınırsa, ki şu anda bunu bilemeyiz, ve de işler yolunda giderse, bu yeni yöntemi kullanarak görmeni tekrar sağlayabiliriz.
You remember Lindsey McDonald, our point man on Miss Brewer's case?
Lindsey McDonald'ı hatırlarsınız, Bayan Brewer'in davasına bakıyor.
First of all, I would like to point out that, not only is there no proof in this case, but there's a complete lack of mens rea, which, by definition, tells us that there can be no crime without a vicious will.
Öncelikle, bu davada herhangi bir kanıt olmadığı gibi, kötü bir istek olmadan suç olmayacağı anlamındaki mens rea'nın da olmadığını belirtmek isterim.
in point of fact 42
point 398
points 477
pointer 34
pointy 21
pointing 28
pointless 39
point taken 185
point and shoot 18
point is 259
point 398
points 477
pointer 34
pointy 21
pointing 28
pointless 39
point taken 185
point and shoot 18
point is 259
point made 26
point one 17
point blank 21
point of order 34
point being 36
case dismissed 57
case closed 256
case number 46
case scenario 268
case basis 20
point one 17
point blank 21
point of order 34
point being 36
case dismissed 57
case closed 256
case number 46
case scenario 268
case basis 20