English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ C ] / Count it

Count it translate Turkish

3,411 parallel translation
I'm gonna put this gun between us and have the pizza man count it down from 10.
Silahı ortamıza koyacağım ve pizzacı 10'dan aşağıya doğru sayacak.
Did you count it?
- Saydın mı?
I'll count it, sir.
Ben sayacağım.
You want to count it?
Saymak ister misin?
You can count it on.
Buna güvenebilirsin.
How can you not count it?
Nasıl saymıyorsunuz lan?
Do me a favor- - count it later.
Bana bir iyilik yap, daha sonra say.
Count it.
Yaz oraya.
Count on it.
Buna güvenebilirsin.
Don't count on it!
Onu hiç söyleme!
It's a super soft velvety robe like the one at the hotel and thousand thread-count sheets?
Oteldeki gibi süper yumuşak kadifemsi bornoz ve milyon ilmekli nevresim mi?
I'll count to five, and you go for it.
Beşe kadar sayacağım, yap hadi numaranı.
You can count on it.
Buna emin olabilirsin.
I heard it agreed upon that the prince should woo Hero for himself, and having obtained her, give her to Count Claudio.
Duydum ki Prens Hero'ya kendi kur yapacakmış ve kız ikna olunca da kızı Kont Claudio'ya verecekmiş.
We'll take a pube count, but it doesn't feel worth it.
Bir kasık kılı sayımı yapacağız, ama buna değeceğini sanmıyorum.
You guys should stick around for Beth`s class. She`s got a really low count. It`d be nice to have some extra bodies.
Beth`in dersine kalın.. vakti yok
♪ you wanna get it, boy ♪ I give you to the count of three ♪
* Başla artık, üçe kadar vakit veriyorum sana *
♪ you wanna get it, boy ♪ I give ya to the count of three ♪
* Başla artık, üçe kadar vakit veriyorum sana *
It doesn't really count unless you say it altogether.
Hepsini birlikte söylemeden anlayamadım.
Mimics cocaine's high, but it also causes tissue necrosis and lowered white blood cell count in humans, which can make'em more prone to infection.
Kokaine çok benzer ama doku nekrozuna sebep olur ve beyaz hücre sayısını düşürerek enfeksiyona elverişli hale getirir.
I kind of need them to eat it for it to count as me finding it.
Bulmuş sayılmam için önce yemeleri gerekiyor da.
Don't count on it.
Bence o iş yaş.
OK, plating up time, make it count.
Zamanınız daralıyor, başarın şu işi.
If that isn't love, It'll have to do I can count all the times I've been lifted.
Beni kucakladıkları tüm anları sayabilirim.
It's the one thing in the world I can count on.
Dünyada eşi bulunmayacak bir şey olduğunu söyleyebilirim.
It's... hard to keep count.
Onları saymak çok zor.
It is come to my attention that my mother was murdered by Count Dooku in cold blood!
Dikkatimi çekti de annem, kont Dooku tarafından soğuk kanlılıkla öldürülmüştü.
It was a parting gift from Count Dooku.
Kont Dooku'dan bir ayrılık hediyesi.
Last grenade... Gotta make it count!
Son bomba... değse bari!
But what I can do is spend the rest of my life trying to make it count. For their sake.
Ama hayatımın geri kalan kısmını onun iyiliği ve adını anmak için yaşayacağım.
I wouldn't count on it.
Pek yok gibi.
Count'em out Now that's more like it.
Hadi gülüm, hadi anam. He şöyle.
No, no, this is yours- - it'll be our little secret, otherwise it doesn't count.
Hayır, bu senin haberin. Bu ikimizin küçük bir sırrı olacak, yoksa işe yaramaz.
It's your problem. Don't count me in.
Bu senin sorunun, beni karıştırma.
The caterer wants to know if the head count is really 500,'cause if it is, there's a problem with the tarts, which would push the memorial back till Friday which is great for the woman making a sculpture
Yemek şirleti kişi sayısının 500 olup olmadığını bilmek istiyor çünkü eğer öyleyse çöreklerle ilgili problemimiz var demektir. Ki bu da töreni cumaya ertelememize sebep olacak.
Don't count on it!
Hiç sanmıyorum!
I coulda sold your peach-pie ass out so many times I done lost count, and the one motherfucking thing I needed from you, Sook, is to zip it.
Seni defalarca kez satabilirdim anasını satayım. Ona rağmen senden istediğim tek bir şey oldu Sook. O da çeneni kapamandı.
I mean, does it count if you don't disclose?
Yani işi bağlayamasan da sayılır mı?
328 at last count, call it 75 per company.
Son sayıma göre 328. Bu da bölük başına 75 kişi demektir.
It's funny. You seem to be so concerned about the body count now.
Demek artık ceset sayılarını umursuyor oldun.
You can count on it.
Orada buluşuruz. Oldu bil.
AreBut, you can count on it.
Buna emin olabilirsin.
- Count on it.
- Kesinlikle.
Of course, his vote won't count, the ballot was closed, it's just a point of view.
Tabii ki de, oyu geçersiz sayılacak, oylama daha açılmadı, sadece bir bakış açısı.
We can count the rate at which this happens, the number of times it happens, and we do this.
Bunlardan hangisinin hangi oranda kaç kere gerçekleştiğini sayabiliriz ve bunu yapıyoruz da.
But now that the police are doing it all the time... oh, once again, this does not count.
Bir kez daha, bu sayılmaz.
- You guys like everyone. It doesn't count.
- Siz herkes gibisiniz, sayılmazsınız.
We surely count on it, ma'am.
Bütün güvencemiz bu, hanımefendi.
- I breathed in your shitty German Silesian air till I was 8. It doesn't count.
- 8 yaşıma kadar senin boktan Alman Silezyalı havanı soludum.
Unless you count that time you told me to get lost in the cafeteria, then it's been 31.
Tabii bana kafeteryada kaybolduğun zamanı saymazsan 31 oluyor.
Not if you count how I work it.
Hesaplamak istemiyorsan nasıl hesaplayacağınızı gösteririm.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]