Course we can translate Turkish
793 parallel translation
Of course we can afford it, because we're so happy
Tabii ki karşılayabiliriz çünkü çok mutluyuz.
- Of course we can.
- Elbette kalabiliriz.
Of course we can afford it.
Tabii ki karşılayabiliriz.
Well, of course we can.
Elbette kalabilirsin.
Do it? Of course we can do it.
- Tabii ki başarabiliriz.
- Of course we can.
- Memnuniyetle bunu yapabilirim.
- Of course we can.
- Elbette.
Yes, of course we can handle the memorial reception.
Evet, elbette, anma törenini düzenleyebiliriz.
Of course we can.
Tabi ki.
Yes, of course we can, Vicki. That's strange.
- Tabii ki görebiliyoruz Vicki.
I mean, we can clearly see the pebbles, you can see them rounded, and of course, we can see the heavy mineral concentration at the bottom of the beds.
Demek istediğim, çakılları açıkça görebiliyorsunuz ; yuvarlaklaştıklarını görebilirsiniz ve elbette yatağın dibindeki ağır mineral konsantrelerini de görebiliriz.
Why, of course, sir, we were. Darling, I'd forgotten about it.
Tabiİ ya evlendik, canım unutmuşum.
Give me five minutes, then we can talk. - Of course.
Bu insanlardan kurtulmak için bana beş dakika verin, sonra konuşabiliriz.
Of course, if you like we can have them all arrested.
Tabii, eğer istersen, onları tutuklayabiliriz.
Of course, we can't be expected to know all the tricks the first trip over.
Çıktığımız bu ilk seyahatte bu türden ufak detayları bilmemiz beklenemez tabii ki.
No matter what course we take, son, you can't tack around like that.
Rotamız ne yöne olursa olsun, ortalıkta böyle dolanamazsın evlat.
Of course we will, my dear.
Elbette canım.
Of course, the fireworks all blew up, but we can't very well blame that on you.
Bütün maytaplar patladıysa da bundan seni sorumlu tutamayız.
But then, of course, we didn't count upon a creature... that has learned to stalk the most cunning animal... that can catch scents upon the wind... that has mastered the trick of moving through a forest as if he were transparent.
Fakat elbet ki, rüzgara rağmen koku alan, en kurnaz hayvandan sıyrılmayı öğrenmiş ve ormanda saydam gibi davranmakta ustalaşmış yaratıklar sayılmayız.
If we can stay on our course and right side up, we've got a chance.
Eğer rotamızı korur ve sağ tarafımızı sağlam tutarsak bir şansımız olabilir.
We can, of course, seat everyone who wishes to be present.
Elbette ki, gelmek isteyen herkes için yer bulunmaktadır.
We can't go by car, of course.
Yani, arabayla da gidilmez.
But of course if you want to stick to your job we can arrange that, too.
Ama işine devam etmek istersen, onu da hallederiz.
Course it's not exactly what we'd like to do... but you can't have everything.
Tabi tam olarak yapmak istediğimiz bu değil... ama her şeye sahip olamazsınız.
And of course, we can't get married.
Ve elbette, evlenemeyiz de.
How about it, Plank? We might be able to bust through if we can get by their patrols after dark, of course.
Sence Plank eğer onların mermilerini alabilirsek baştan sonra göğüslerine güçlü
We can steer a course, but who's to set one?
Rotayı izleyebiliriz, ama rota çizemeyiz.
Course, it'll taste a little rusty, but then we can't have everything, can we?
Biraz pas tadı var ama her şeyin tam olması mümkün değil, değil mi?
But of course we can talk, my dear.
Tabii ki konuşabiliriz, tatlım.
We'll do our best, of course I can't do my juggling yet but I'll figure out something else to do and Julie's singing here will liven things up plenty.
Elimizden geleni yapacağız, tabii ki henüz hokkabazlık yapamayacağım. Ama bazı şeyleri göstermeyi düşünüyorum Ve Julie de bol bol neşeli şarkılar söyleyecek.
If we impress the pixie, convince her we're eager to help her, the wench may chart our course to a certain hiding place.
Periyi etkiler ve ona yardım etmeye can attığımıza inandırırsak kız, bizi kesin saklanma yerine götürecek rotayı çizebilir.
We can't hold this course much longer.
Daha fazla rotasında kalamayız.
You might bring the registration book and any necessary papers. - Yes, of course. - We can settle this here and now, provided you drop the price sufficiently.
Ruhsatı ve gerekli kağıtları getirirseniz bu işi hemen burada halledebiliriz.
Of course, we can avoid dangerous waters, but anything can happen.
Tehlikeli sulardan uzak durabiliriz tabi gene de her şey olabilir.
The only sane course now is to get back to the plane as quickly as we can and sweat it out until the rescue party arrives.
En akıllıca iş çabucak uçağa dönmek ve kurtarma ekibi gelinceye kadar ter içinde beklemekti.
Of course not, but we can't let him bleed to death.
Tabi yapmadım ama burada kanamadan ölmesine seyredemeyiz.
We'll have the man up on charges, of course, and I think I can assure you he'll be adequately dealt with.
Elbette mahkemeye çıkarılacak. Ve hak ettiği cezayı alacağına sizi temin ederim.
We can't be certain, of course, that our connection with the disappearance of Mr. Withers will never come to the attention of the police.
Kuşkusuz, Bay Withers'in kayboluşuyla ilişkimizin asla polisin dikkatini çekmeyeceğinden emin olamayız.
But if he does not turn parallel to our course, what can we do?
Ama... Ya bizim rotamıza paralel gitmezse tekrar? Ne yapacağız?
Of course, we can't be sure.
Tabii emin olamıyoruz.
If Bismarck holds her present course and speed, when's the earliest we can engage her?
Eğer "Bismarck" mevcut rota ve hızını korursa... onunla en erken ne zaman karşılaşabiliriz?
I think it's darling of course but if you absolutely hate it, we can rip everything up and start from scratch.
Bence çok güzel oldu ama eğer beğenmezsen her şeyi atıp baştan döşeriz.
Of course, Harding, if you can ensure that we'II land in France... -... in sunshine and dry weather.
Tabii Harding Fransa'ya güneşli ve kuru bir havada inmemizi sağlayacaksan.
Much has divided us over the course of this campaign, but the love we all feel for our city can and must unite us.
Bu kampanya boyunca birçok şey bizi böldü. Ama şehrimize.. .. beslediğimiz sevgi bizi birleştirebilir ve birleştirmek zorundadır.
Of course, we can only control our own actions.
Kabul, bizler sadece kendi faaliyetlerimizi kontrol edebiliyoruz.
We can go back to the sink of course, the water in the tap is quite safe.
Lavaboya geri dönebiliriz. Tıpa kapalı olduğu sürece orası güvenli.
We can of course, always travel through... solid matter... in flight... and all, again, we can, we can take off again quite easily, no I do think we ought to step outside and have a look.
Tabii ki seyahat halindeyken katı maddelerin içinden geçebiliriz ve kolaylıkla tekrardan havalanabiliriz. Hadi, dışarı çıkıp bir bakalım. Ben de geleceğim.
Of course, we can't always afford to indulge their tastes.
Elbette zevklerine her zaman gücümüz yetmez.
Of course, we'll never be billionaires but we can be happy without that.
Asla milyarder olamayacağız belki ama para olmadan da mesut olabiliriz.
We can go forward on this course but...
Bu rotada ilerleyebiliriz ama...
Of course, but before we go into all that, let me ask you... whether you can recommend and sponsor a new client.
Elbette, ama bütün bunları konuşmadan, bir şey sormama izin verin... Bize yeni bir müşteri bulabilir veya ona finansör olabilir misiniz?
we can do it 201
we can't 1514
we can't leave 63
we can't afford it 60
we can help 71
we can't give up 27
we can help each other 41
we can try 87
we can't do anything 50
we can't do it 50
we can't 1514
we can't leave 63
we can't afford it 60
we can help 71
we can't give up 27
we can help each other 41
we can try 87
we can't do anything 50
we can't do it 50
we can't wait 112
we can't stop 49
we can help you 138
we can't get out 36
we can go together 24
we can talk later 48
we can't have that 76
we can't go back 57
we can't go 48
we can do it together 37
we can't stop 49
we can help you 138
we can't get out 36
we can go together 24
we can talk later 48
we can't have that 76
we can't go back 57
we can't go 48
we can do it together 37