We can do this translate Turkish
4,600 parallel translation
We can do this. We're losing Stiles.
Stiles'ı kaybediyoruz.
We can do this.
Bunu yapabiliriz.
We can do this, son.
Bunu yapabiliriz, evlat.
We can do this, Vincent.
Bunu başarabiliriz, Vincent.
I can see that you want to go, and, honestly, we-we can do this anytime.
Gitmek istediğini görebiliyorum. Dürüst olmak gerekirse, bunu her zaman yapabiliriz.
But, no, me and you, we can do this.
Ama hayır, ikimiz bunu başarabiliriz.
We can do this however you want.
Bunu nasıl istiyorsan öyle yapabiliriz.
But I think we can do this.
Ama bence bunu yapabiliriz.
[Claps] We can do this, people, okay?
Bunu yapabiliriz millet, tamam mı?
We can do this.
Yapabiliriz.
Maybe if we- - if we both work together, we can- - we can do this.
Belki de... ikimiz birlikte çalışırsak bunu başarabiliriz.
- We can do this!
Bunu yapabiliriz!
Look, we probably shouldn't have, but... we can't keep watching you do this to yourself.
Belki de bunu yapmamalıydık ama kendine bunu yapmana seyirci kalamıyoruz.
We can't do this.
Bunu yapamayız.
We can't do this, we can't beat them.
Yapamayız. Onları yenemeyiz.
Dad, can't we do this tomorrow?
Baba, bunu yarın yapsak olmaz mı?
Let us do with this pathetic planet as we please.
Bu zavallı gezegene canımız ne isterse yapalım.
All you have to do is apologize for taking my Hen head, which is what you should have done in the first place, and then we can forget all about this.
Yapman gereken tek şey en başında olduğu gibi tavuk başlığımı çaldığın için özür dilemek böylece tüm bunları unutabiliriz.
We can't do this, Dooku.
Bunu yapamayız, Dooku.
If we do this, we can solve almost any problem we are likely to confront in the next 100,000 years.
Bunu yaparsak, önümüzdeki 100 bin yıl içinde karşılaşma ihtimalimiz olan hemen her sorunla başa çıkabiliriz.
We're working on this case, and I don't think I can do what needs to be done.
Bir iş üzerinde çalışıyoruz ve yapılması gerekeni yapabileceğimi sanmıyorum.
Just tonight, for just one night, can we not do this?
Sadece bu gece, sadece bir gecelik bunu yapmasak?
Can we not do this right now?
Bunu şimdi konuşmasak olmaz mı?
- Can we do this later, please?
- Bunu sonra konuşsak olur mu?
We can't do this.
Yapamayız.
We can't let him do this by himself.
Bunu tek başına yapmasına izin veremeyiz.
Can we do this privately?
Bunu daha sessiz halledebilir miyiz?
- We can't do this.
- Bunu yapamayız.
- Look, before we do any more killing - and especially because I think it's pretty clear we can't stop this thing one by one - I've got a better idea.
Başkalarını da öldürmeye başlamadan önce ki onları tek tek durduramadığımızı anladık benim daha iyi bir fikrim var.
- We can't do this out here.
Hayır, nerede o?
Look, I know this is not gonna be easy, but just see if you can keep her there for awhile until we figure out what to do.
- Bak, kolay olmayacak, biliyorum. Ama biz ne yapacağımızı bulana kadar onu orada tutmaya çalış.
Okay, can we do this at the trailer?
Karavanda konuşsak olur mu? - Olur.
Actually, can we do this again later?
Harika, müthiş. Bunu daha sonra tekrar yapabilir miyiz?
Oh, Mae, you know, if-if I can survive the evening, we may do some damage at this contest.
Mae, bu akşamdan sağ çıkabilirsem, yarışmada çok iyi şeyler yapabiliriz.
Whoa. All right, we can't do this with an odd number.
Bunu tek sayıyla yapamayız.
- May I, uh... - Can we do this tomorrow?
Bunu yarın halledebilir miyiz?
Can we still do this without her?
Bu işi o olmadan yapabilir miyiz?
I've seen her many times before, just like I deal with every other actor, I can go out there, and we can just do this thing...
Onu daha önce çok kez gördüm, tıpkı diğer aktörlerle olduğu gibi oraya gidip bunu halledebilirim...
Kara, can we please not do this right now?
Kara, bunu şimdi yapmasak olmaz mı?
We can't do this without you, Bellamy.
- Sensiz yapamayız Bellamy.
Clarke, we can still do this.
- Clarke, hâlâ yapabiliriz.
Why can't we do this?
- Biz neden yapamıyoruz ki?
I can do this, and, you know, we do appreciate it.
Bunu yapabilirim. Biliyorsun, minnettarız bunun için.
Well, I'm sorry to interrupt your eloquent presentation, Richard. But, rather than say anything more, why don't we just give you a file and we'll see whether this thing can do what you say it does.
Şık sunumunu böldüğüm için kusura bakma Richard ama konuşmak yerine sana bir dosya versek ve bu şey dediklerini yapıyor mu diye baksak?
So we're just gonna keep doing this thing over and over again until you can do your thing on command every single time.
O yüzden istediğinde güçlerini kontrol edene kadar bunu tekrar tekrar yapacağız.
Can we do this outside?
- Bunu dışarıda yapabilir miyiz?
I'm fond of you, but we can't do this again.
Seni seviyorum ama bunu tekrar yapamayız.
If we do this right, we can be parents to 1 / 3 of the supreme court! - This is insane.
Eğer hata yapmazsak, yüce divanın üçte biri bizim çocuğumuz olabilir.
We can do it. "This little Italian restaurant will put McDonald's out of business" on three.
Üç deyince "Bu küçük İtalyan restoranı yüzünden McDonald's iflas edecek" diyoruz.
Got to do this quick. Raph and mikey, we can't let him escape.
Raph ve Mikey, kaçmasına izin vermemeliyiz.
We can't do this.
Karai, Shredder tarafından büyütüldü.
we can do this together 24
we can do this all day 16
we can do it 201
we can't leave 63
we can't 1514
we can help each other 41
we can help 71
we can't give up 27
we can't afford it 60
we can try 87
we can do this all day 16
we can do it 201
we can't leave 63
we can't 1514
we can help each other 41
we can help 71
we can't give up 27
we can't afford it 60
we can try 87
we can help you 138
we can't do it 50
we can't wait 112
we can't do anything 50
we can't stop 49
we can't get out 36
we can go together 24
we can talk later 48
we can't have that 76
we can make it 74
we can't do it 50
we can't wait 112
we can't do anything 50
we can't stop 49
we can't get out 36
we can go together 24
we can talk later 48
we can't have that 76
we can make it 74