We can help translate Turkish
5,754 parallel translation
We can help each other, will.
Birbirimize yardım edebiliriz Will.
Everyone's requested, to please help the police.. ... so we can help you in return.
Tek isteğimiz polise yardım edilmesi... böylece bizde size yardımcı olabiliriz.
We can help, give you whatever you need.
Yardımcı olabiliriz. İhtiyacın olanı sana sağlarız.
We can help you.
Yardım edebiliriz.
Zoe, we can help you.
Zoe, sana yardım edebiliriz.
Anything else we can help you with?
Yardımcı olabileceğim başka konu var mı?
Maybe we can help each other.
Karşılıklı çıkarlarımız olabilir.
Then maybe we can help each other.
O zaman belki birbirimize yardım edebiliriz.
We kinda need to know what's goin'on, so we can help you.
Sana yardım edebilmemiz için neler olduğunu bilmeliyiz.
- Sir, we can help?
- Geçti.
We can help him.
Ona yardım edebiliriz.
We can help.
Yardım edebiliriz.
Look, if my math is right, he's going to starve to death long before we can help him.
Hesaplarım doğruysa, biz ona yardım edemeden çok önce açlıktan ölecek.
Look, all of this is assuming that we can help.
Bakın, bunların hepsi yardımcı olabileceğimizi varsayarsak doğru.
Although, we can help on the other details...
Biz diğer detaylarda yardımcı olmuş olsak bile...
- We could help with the evacuation, but I can't be in a fight near civilians.
Tahliyeye yardım edebiliriz ama sivillerin olduğu yerde savaşa giremem.
And now we're hoping the spirit of Jean-Claude can help us.
Bize de yardım edeceğini umuyoruz.
She said it would've made it worse, but I tried to tell her that if you show somebody, we can find her help.
İşlerin daha kötüye gideceğini söyledi. Ama ona söyledim. Birine izletirse yardım alabiliriz dedim.
But we can try and help you.
Ama sana yardımcı olmaya çalışabiliriz.
No. But we want Hathaway on the team so he can help out the investigation.
Hayır, Hathaway'in takımımıza girip araştırmamıza yardım etmesini istiyorum.
And we got people we can send up there to help Doug, but you got to get yourself down, you understand?
Yardıma gönderebileceğimiz kişiler var ama biraz inmelisin, anladın mı Doug?
Do you think we can use that phone to get help?
O telefonu yardım almak için kullanabilir miyiz?
Because you and I can help each other get what we both need.
Çünkü sen ve ben, birbirimize yardım edip istediğimizi elde edebiliriz.
- I see. Well of course, anything we can do to help.
Yardım etmek için elimizden geleni yaparız.
I can't help but think that if I was normal we would all still be together.
Normal olsaydım hâlâ birlikte olur muyduk diye düşünmeden edemiyorum.
Ooh. Can we also have your word of honor right now, in writing, that when you're free, you won't help the police in any way?
Az önce verdiğin şeref sözünü şu anda yazılı olarak serbest kaldığında hiçbir şekilde polis yardım etmeyeceğine dair de alabilir miyiz?
And we asked her here tonight just because we think she can help you.
Sana yardım edebileceğini düşündüğümüz için onu da davet ettik.
I JUST CAN'T HELP BUT THINK THAT WE BOTH SHOULD BE HERE.
Elimden bir şey gelmez ama ikimizinde burada olması gerektiğini düşünüyorum.
He Can't help us now, so, once he's gone, we can all discuss what to do next.
Bize yardım edemez, Önce o gitsin. Sonra ne yapacağımızı tartışırız.
That's why we'll do anything we can to help you here.
Bu yüzden sana her konuda yardımcı olacağız.
We can't keep living like this you need to help me.
Bana yardım etmen gerekiyor.
And why can't we help them?
Niye onlara yardım etmeyelim?
I can help him if we get him out here alive.
Onu canlı olarak kurtarmaya yardım ederim.
We can get to Qasim, but we need help.
Qasim'i yakalayabiliriz ama yardım lazım.
We can't help each other.
Birbirimize bir faydamız olmaz.
You know, I often ask myself what we can do in Washington to help shape our children's sense of place.
Kendi kendime soruyorum, Washington'da çocuklarımız için neler yapabiliriz diye.
She needs more help than we can give her.
Bizim ona olabileceğimizden daha fazla yardıma ihtiyacı var.
We're looking for Director Jaujard's office, can you help us?
Müdür Jacques Jaujard'ın odasını arıyoruz, yardım eder misiniz?
We can use all the help we can get, actually.
Aslına bakarsan her türlü yardıma açığız.
We can't help you unless you tell us the truth. What happened?
Bize doğruları anlatmadığın sürece sana yardım edemeyiz.
And to liberate this town, it's gonna take all the help we can get.
Ve bu kasabayı kurtarmak için herkesin yardımı gerekecek.
We'll take all the help we can get.
Her yardıma muhtaç durumdayız.
We got out of the car and Isaac said to me : "Isn't there something we can do to help these people?"
Arabadan çıktık, İzak dönüp "Bu insanlara acaba nasıl yardım edebiliriz?" dedi.
- How can we help?
- Nasıl yardımcı olabilirim?
Is there anything we can do to help?
Bizim de yardımcı olabileceğimiz herhangi bir şey var mı?
We can definitely help you out with that.
Size bu konuda yardımcı olabiliriz.
And now that we know what you can do and who you are, we're gonna need your help to figure out exactly what we're up against.
Şimdi de ne yapabildiğinizi ve kim olduğunuzu bildiğimize göre neyle karşı karşıya olduğumuzu anlamamız için size ihtiyacımız var.
But it's my life, too, and I can't help feeling like I'm supposed to do something, that we are supposed to.
Ancak bu benim de hayatım. Ve bu konuda yapmamız gereken bir şeyi yapmadan duramıyorum.
Well, I'll certainly see what I can do. You'll be an ICS man soon, and you'll find we all pitch in and help one another.
Yakında HDM olup beraber çalışan herkesin birbirine yardım ettiğini öğreneceksin.
- Yeah. We don't know how it spread or how to stop it, but now that you're here, you can help us figure this out.
Nasıl yayıldığını veya durdurulacağını bilmiyoruz.
- We need all the help we can get.
Alan da tam olarak bu.
we can help each other 41
we can help you 138
we can do it 201
we can't leave 63
we can't 1514
we can't give up 27
we can't afford it 60
we can try 87
we can't do it 50
we can't wait 112
we can help you 138
we can do it 201
we can't leave 63
we can't 1514
we can't give up 27
we can't afford it 60
we can try 87
we can't do it 50
we can't wait 112