English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ C ] / Crowds

Crowds translate Turkish

940 parallel translation
"All the crowds, all the applause is just for you."
bütün kalabalık, bütün alkışlar sadece senin için.
Crowds of beggars at Westminster!
Westminster dilenci kaynıyor!
We are free at last to speak openly Far from the crowds, the city's blare
Şehrin gürültüsü ve insanlardan uzakta istediğimiz gibi konuşmakta serbestiz.
- I don't like crowds anywhere.
- Ben hiçbir yerdeki kalabalıktan hoşlanmam.
I hate crowds.
Kalabalıktan nefret ediyorum da.
I fight crowds in department stores, dying of the heat, killing myself trying to get a nice mountain outfit together!
Büyük mağaza kalabalıklarında boğuşup, sıcaktan patlıyorum,.. .. yarın hoş bir dağ tatili için kendimi pareliyorum!
and the cinema palaces and their crowds.
.. sinemalar ve kalabalıklar.
From the first, we've been surrounded by crowds of people.
Başından beri etrafımızda hep bir kalabalık vardı.
Rich people need someone to keep away the crowds.
Zenginlere, kalabalığı uzak tutacak adamlar gerekir.
Do not assemble in crowds.
Kitleler halinde toplaşmayın.
I don't need crowds of adoring fans anymore, Rachel.
Artık beni çılgınca seven hayran yığınlarına ihtiyacım yok, Rachel.
"Incorrect dress is not permitted." " Large crowds are forbidden. You may not insult the German people,
Kıyafetine çekidüzen vermeksizin dolaşmak, kümeler meydana getirmek, Alman ulusunu küçültücü sözleri yüksek sesle söylemek, ışıkların kısılmasından sonra odalardan çıkmak, kamp dışındaki sivillerle yazılı ya da sözlü olarak temas kurmak kesinlikle yasaktır.
He went out on his own to avoid the crowds
Kalabalıktan kaçmak için tek başına dışarı çıktı.
One night, when darkness falls... leave your palace, go among your people... mix with the crowds, go into their houses... listen, observe and remember.
Bir gece, karanlık çökünce... saraydan çıkıp, halkın yanına gidin... kalabalığa karışın, evlerine girin... dinleyin, gözlemleyin ve hatırlayın.
Some quiet little place way out on the range, away from all the lights and the crowds.
Otlakların içinde küçük sakin ve ışıklarla kalabalıktan uzak bir yerde.
I'm going to spend the first month being pushed and jammed... by the biggest crowds I can find.
İlk ayımı, bulabileceğim en büyük kalabalık tarafından itiştirilip sıkıştırılarak geçirmek istiyorum.
I couldn't face the crowds.
Kalabalığa karışamam.
Advancing columns struggled to get through the returning crowds.
İlerleyen diziler, kalabalığın içine dönmek için mücadele ediyorlardı.
First of all, they carefully had to sift out the handful of wretches who tried to melt into the crowds in order to return home and carry on their evil work.
İlk olarak, Eve dönmek ve kötü işlerine devam etmek için kalabalığın arasında karışmaya çalışan bir avuç alçağı,... ortaya çıkarmaları gerekiyordu.
The crowds, the noise, the idea of keeping on the move.
Kalabalık, gürültü, hiç boş durmama düşüncesi.
Take you to tea and miss the crowds on the train.
- Yemek yer, trende birinci mevki giderim.
The crowds loved it.
Halk bunu çok sevdi.
"We'll escape the crowds at home."
"Böylece evdeki kalabalıktan kaçmış oluruz." diyen sendin.
That story's bringing bigger crowds to your show than ever.
O hikaye, sergine her zamankinden daha büyük bir kalabalık topluyor.
The weather, the crowds, the Indians.
Hava durumu, toplanan kalabalık, Kızılderililer.
As a matter of fact, there are signs of normalcy - the beautiful spring weather, the tourist crowds around the public monuments and other buildings.
Aslında, her şey normal görünmekte. Güzel bir bahar havası, açık anıtlar ve diğer binalardaki turist toplulukları.
Always stayed in crowds.
Sürekli kalabalığın içindeydi.
There's no brass band here, no cheering crowds, no newspaper men clamouring for a headline.
Burada pirinç topluluğu, bağrışan bir kalabalık topluluk ya da bir manşet için gürültü koparan gazeteciler yok.
- In these crowds?
- Bu kalabalıkta mı?
If people knew what you have inside these walls... you couldn't accommodate the crowds.
Eğer insanlar bu duvarların içinde neleriniz var bilseydi... kalabalıkla başa çıkamazdın.
I wondered at the crowds.
Kalabalığı görünce şaşırdım.
I understand the crowds continue only as long as their team is winning.
Benim anladığım seyirci sadece takımları kazandığı sürece gelmeye devam ediyor.
The family and whole crowds of neighbors were hunting for me.
Bütün ailem ve komşular beni aramışlardı
He had to try it in a crowd. I hate crowds.
Onu kalabalıkta yapması gerekiyordu, ben kalabalıktan hoşlanmam.
You know, lots of crowds, bands playing, me in a flag-draped coffin.
Bir sürü kalabalık, bando çalar, ben de bayrakla örtülmüş tabut içinde.
The crowds run every night to the theater not to see you dance but to wait for you at the exit!
Kalabalık her gece dans etmenizi değil çıkışta sizi beklemek için tiyatroya akın edecek!
The crowds are cheering.
Kalabalık çılgına döndü.
The crowds shall gather.
Kalabalık toplanacak.
You gotta hear them crowds screaming my name.
Görmelisin. Seyircilerin adımı haykırdıklarını duymalısın.
Her dancing draws crowds.
Diyorlar ki ; dansı hayranlık vericiymiş.
You must know a place where there are no crowds no noise, no hysterical laughter.
Kalabalık, ses ve kahkahaların atılmadığı bir yer biliyorsundur.
The crowds are gathering and my motor was held up.
Toplanan kalabalıklar arabamın önünü kesti.
Crowds wander the land lashing each other... to please the Lord.
İnsan güruhları birbirlerini kırbaçlayarak ülkeyi dolaşıyorlar Tanrı'yı memnun etmek için.
Far from the crowds... and trains.
Kalabalıktan... trenlerden uzak.
I'm used to living in crowds.
Kalabalıkta yaşamaya alışığım.
Far from people... far from crowds.
İnsanlardan uzak kalabalıktan uzak.
Not by the crowds, baby, by you.
Beni alkışlar değil, sen dışlıyordun.
I'm among the crowds in the street.
İnsanlarla birlikte sokaktayım.
I mean, big crowds?
Büyük kalabalık var mıydı?
I get nervous in crowds.
Kalabalıkta gergin oluyorum.
And the winning post's no end, even though barmy crowds might be cheering themselves daft.
Aptal kalabalıklar çılgınca alkışlıyor olsalar da,.. ... varış noktası sonsuz uzunluktadır.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]