Didn't they translate Turkish
20,547 parallel translation
I mean, I knew they'd take it hard, but I didn't think they'd refuse to give us their DNA.
Kolayca kabullenmeyeceklerini biliyordum ama DNA örneği vermeyeceklerini düşünmemiştim.
I'm surprised they didn't teach you how to do this at your institute.
Bunu yapmayı enstitünde nasıl da öğretmemişler şaşırdım.
I already told you I didn't know him very well, although I did know that Ryan's team worked in an entirely different department and that they were... smart but not super-smart.
Sana zaten onu çok iyi tanımadığımı ve çok farklı iki bölümde çalıştığımızı ve ekibinin o kadar da akıllı elemanlardan oluşmadığını söylemiştim.
They all wanted to be rocket men like me, but they didn't have it.
Hepsi benim gibi roketlerle uğraşmak istiyorlardı ama yok işte, ne yaparsın.
They said downsizing, but honestly, my boss didn't like me because, you know, I was smarter than her and she felt threatened.
Küçülmeye gittiklerini söylediler ama açıkcası patronum benden, ondan daha zeki olduğum ve kendini tehdit altında hissettiği için benden hoşlanmıyordu.
I was told that if I didn't do it, they would take out every single person on the list, and they would start with Liv.
Bunu yapmayacağımı söyleseydim listedeki herkesi öldürecekler ve işe Liv ile başlayacaklardı.
And they didn't even know you.
Sizi tanımıyorlar bile.
They didn't just drop the Chaos Killer charges. They dropped your case, too.
Sadece Kaos Katili suçlamalarını değil,... senin davanı da düşürdüler.
St. Louis said stay offshore, but they didn't say we had to sit here with our thumbs up our asses.
St. Louis kıyıdan uzaklaşmamızı söyledi ama öylece bekleyin demedi.
And if they did, - nobody's going to post it because... - We didn't do it!
Yapsalar bile kimse ertelemeyecektir, çünkü...
Borns Tech was supposed to keep those weapons away from any inhabited areas, navigable waters, especially the ocean, which they didn't do, obviously.
Borns Tech'in bu silahları yaşam alanlarından karasularından ve açık denizlerden uzak tutması gerekiyordu ki anlaşılan bu konuda başarısız olmuş.
Can you believe they planned a trip to Las Vegas and didn't invite me?
Vegas'a gezintiye çıkmayı planlayıp beni davet etmemelerine inanabiliyor musun?
Your vest protected you, but I've been thinking, why didn't they shoot you in the head?
Ama neden senin kafana sıkmamışlar diye düşünüyor insan.
I didn't know about the tracker until after they were hit.
Cihazın olduğunu vurulana kadar bilmiyordum bile.
Or, at least, the Federales didn't find her when they turned Gabe and his crew over to the FBI.
En azından federaller Gabe ve saz arkadaşlarını... -... FBI'a teslim ederken ortalıkta yoktu.
'cause I didn't want her to talk to any security manager because obviously they'd figure out what's going on.
Çünkü güvenlik amiriyle konuşmasını istemiyordum. Ne olacağını anlarlardı.
We call a person imaginative if they come up with ideas that we didn't think of and that we nevertheless admire.
Daha önce düşünmediğimiz ama beğendiğimiz fikirler sunan insanlara hayalperest deriz.
They didn't see anything, and I didn't find anything forensic outside.
Bir şey görmemişler ve evin dışında da bir kanıt göremedim.
They didn't promote my album.
- Cd paketlemeleri ve kırılanlar.
They didn't know.
Bizi tanımıyorlardı.
I was really confused and didn't really know what was going on and they sexually assaulted me.
Sersem gibiydim ve neler olup bittiğini anlamıyordum. Bana cinsel saldırıda bulundular.
Why didn't they arrest him?
- Neden onu tutuklamadılar?
They, uh, didn't have a phone and they were pretty drunk.
Telefonları yoktu ve sarhoştular.
They didn't find his tongue, but his dick was in his mouth.
Dilini bulamamışlar, ama organı ağzındaymış.
They didn't arrest anybody.
Kimseyi tutuklamadılar.
They didn't do anything wrong.
Yanlış bir şey yapmadılar.
Look, the fights, they didn't let out until after Bardot was murdered.
Bak, Bardot öldürüldükten sonra dövüş bitene kadar ayrılmaya izin vermediler.
I didn't know kisses were good luck. Of course, they're good luck. Well, The Flyers are going to win.
öpücüğün iyi şans getirdiğini bilmiyordum tabii ki iyi şans getirirler flyers kazanıcak bu maç çok kendine güvenme onlara kötü şans getireceksin kızarmış patatesleri versene falafelleri denemelisin booth hayır hadi maç başlıyor başlıyoruz!
Well, it would help if you didn't give them what they crave.
Onlara ihtiyaç duydukları şeyleri vermeyebilirdin.
And according to this, they didn't take very much from that one.
Buna göre o evden çok bir şey almamışlar.
Listen, I'm sorry I didn't come but they've been sitting here all day.
Bak, gelemediğim için üzgünüm fakat bütün gün buradaydılar.
Shamans didn't want her going to her eternal rest with any unfinished business, so they added an extra addendum.
Şamanlar bitmemiş işlerle ölmesini istemediği için ilave büyü eklemişler.
You didn't have any identification on you when they pulled you out of the lake.
Sizi gölden çıkardıklarında üzerinizde kimlik yoktu.
So, they didn't get mugged?
- Soyulmamışlar mı yani?
They could've overrun the base, they didn't come near it.
Üssü istila edebilirlerdi fakat yakınına gelmediler.
Kanan! I think I know why they didn't attack the base...
Sanırım üsse neden saldırmadıklarını biliyorum...
They only communicate through me, and I sure as shit didn't tell them anything.
Sadece benimle bağlantıya geçtiler ve bir şey söylemediğime adım kadar eminim.
I didn't know they actually made a mask from that movie, did you?
O filmden maske yaptıklarını bilmiyordum, ya sen?
Maybe they didn't have any plan at all.
Belki plan yapmaya fırsatları olmadı.
Russians got to you, didn't they?
Ruslar sana ulaştı değil mi?
- They didn't know.
- Bilmiyorlar.
They didn't see it... the TV... they're coming back.
Görmediler. Televizyonu. Geri gelecekler.
They probably didn't go too far.
Muhtemelen çok uzaklaşmamışlardır.
They didn't believe you?
Sana inanmadılar mı?
Your men... Stewart, Jackson, Geddes, Colburn... they didn't have it.
Adamlarınız Stewart, Jackson, Geddes, Colburn onlar da görmemişti.
But whoever killed Liz Harper, Carol Fincher, Benjamin Williams, they didn't move anything.
Ancak Liz Harper, Carol Fincher, Benjamin Williams'ı kim öldürdüyse eşyaları yerinden kımıldatmamış.
But for someone else... Somebody who didn't think they had a chance, it's the best.
Fakat bir başkası için ikinci bir şansı yakalayacağı aklına bile gelmeyen biri için hayatının en güzel günü.
They didn't get a fraction of that from the bank job.
Banka işinden kalan paranın o kısmını alamadılar.
Yeah, but they didn't.
- Evet ama öldürmediler.
I didn't know they were gonna kill anybody.
İnsanları öldüreceklerini bilmiyordum.
I mean, I didn't ask them if they like my bangs, but they sure told me.
Onlara kaküllerimi beğendiniz mi diye sormamıştım ama bana söylediler.
didn't they tell you 21
they 3238
they are 1447
they are coming 72
they aren't 58
they can't see you 17
they're 1306
they are my friends 21
they have 241
they said 545
they 3238
they are 1447
they are coming 72
they aren't 58
they can't see you 17
they're 1306
they are my friends 21
they have 241
they said 545
they come 53
they don't 727
they are cute 16
they are beautiful 39
they are everywhere 27
they are my family 17
they are delicious 17
they do 1025
they can't 247
they are good 26
they don't 727
they are cute 16
they are beautiful 39
they are everywhere 27
they are my family 17
they are delicious 17
they do 1025
they can't 247
they are good 26