They said translate Turkish
21,069 parallel translation
They said five minutes ten minutes ago, all right?
Adamlar beş dakika diyeli on dakika oldu, tamam mı?
Um, th-they said that.
Onlar dedi.
They said I could leave... an hour ago.
Bir saat önce gidebileceğimi söylediler.
I tried calling, but they said your phone privileges were taken away.
Aramaya çalıştım ama dediler ki telefon kullanma hakkın elinden alınmış.
That's what they said!
Onlar da öyle demişti.
On TV, they said there were only 43 left, and they knocked the price way down.
Televizyonda bunlardan sadece 43 tane kaldığını söylediler üstelik büyük indirim yapmışlardı.
They said I don't belong to you... or the village.
Hem sana hem de bu köye ait olmadığımı söylüyorlar.
I remember on 9 / 11 when the planes had hit the buildings and on the news they said that Washington was on fire and there was- -
11 Eylül'de uçaklar binalara çarptığında haberlerde Washington'ın da alevler içinde olduğunu söylemişlerdi.
If anything they said the recent cyber attacks were what encouraged them to plan to set up the cyber army, which will gather computer scientists, programmers, software engineers...
Bu siber saldırılar da gösteriyor ki,... bilgisayar uzmanları, programcılar ve yazılım mühendislerinden,... oluşan bir siber saldırı ordusu kurma,... konusunda oldukça cesaret kazanmış durumdalar.
They said yes in five minutes and left the porch furniture.
Ama beş dakikada bitti, veranda mobilyalarını da almadılar.
I thought they said, "Do you have pineapple juice?" and I did.
- Ananas suyu istedi sandım, evde vardı.
And... and radiation, they said.
Ve de radyasyon demişlerdi.
They said I could have my job back here at the E.R. if I wanted.
Eğer istersem burada acil servisteki işime geri dönebileceğimi söylediler.
They said she was so skinny they wanted to send over a steak.
Kız baya zayıfmış, biftek mi yollasak diye dalga geçmişler aralarında.
They said your assets are frozen.
Söylediklerine göre hesapların dondurulmuş.
They said she got off at the pig farm.
Domuz çiftliğinde indiğini söylediler.
They said, "No." She told me there would be some hard candy.
Bana içeride şekerlemeler olacağını söyledi.
- They said something about
- Helikopter istemekle...
They said that... they said that they had him.
Oğlun bizde.. .. dediler.
They said drugs.
Uyuşturucu dediler.
They said, "Mr. Pickett, what's it like to play so hard and so tough and so deep..."
"... böylesine güçlü ve böylesine derinden çalmak... "
That's what they said to do.
- Öyle yapmamızı söylediler.
But he couldn't - they said - he didn't have any wings.
Ama yapamazmış. Kuşlar ona kanatlarının olmadığını söylemiş.
A medical issue, they said.
Tıbbi bir durum varmış sanırım.
And they're wearing the symbol, just like Buckley said.
Buckley'nin dediği gibi sembol giymişler.
I said they may exist.
Olabileceğini söyledim.
He said they might be aware of additional complaints against Hull's would-be building.
Hull'un bina projesine karşı başka şikayetlerin de olabileceğini söyledi.
Several people at "Save the West Side" said they saw Derek meet up with someone they didn't know.
"Batı Yakası'nı Koruyun" daki bazı insanlar Derek'in tanımadıkları birisiyle bir araya geldiğini gördüklerini söylediler.
Well, the farm hand said they saw that gray sedan flee the scene at 6 : 20, so if that was our unsub, what was he doing in the house for that hour?
İşçi gri arabayı 6 : 20'de giderken görmüş, eğer arabadaki şüpheliyse bir saat boyu ne yaptı?
And then when all that happened to Savannah, I said to myself, they're gonna be ok.
Savannah'nın başına gelenlerden sonra da kendi kendime "İyi olacaklar" dedim.
You said that all adopted babies have fetal alcohol syndrome or the Asian ones all become goth when they grow up.
Evlatlık verilen bebeklerin alkolik olarak dünyaya geldiğini... Asyalı bebeklerin de büyüdüklerinde barbarlaştığını söylemiştin.
Well, you remember... when you said everyone has something they're afraid to share?
Hatırlarsan herkesin paylaşmaktan korktuğu şeyler var demiştin.
He said they knew he was here.
Burada olduğunu bildiklerini söyledi.
Henry said they were soldiers who'd fallen into devil worship.
Henry onların şeytana tapmaya başlayan askerler olduğunu söylemişti.
I said that they should be executed quietly, but...
Onların sessizce idam edilmeleri gerektiğii söyledim ama...
Who said they want that?
Bunu istediklerini kim söyledi?
Bonnay said they'd be back by nightfall.
Bonnay gece karanlığında geleceklerini söylemişti.
But what you said to Castleroy, the embers that burn in your heart... and they never go cold, not completely.
Ama Castleroy'a söylediğin şeyler kalbinde yanan korlar ve onlar hiçbir zaman, tamamen donmayacak.
You said they were pictures in my head.
Onların kafamda canlandırdığım şeyler olduğunu söylemiştin.
Is it true what they said?
Söyledikleri doğru mu?
- I said they'd remain nameless.
- Adı konmayacak demiştim.
She told us when we were born, the doctors said they couldn't separate us.
Doktorlar doğduğumuz zaman bizi ayıramayacaklarını söylemişler.
So Millicent said we have to wait for the Ethics Committee to decide what we can do, and she said she doesn't think they'll respond until tomorrow.
Millicent ne yapacağımıza karar vermek için Etik komitesini beklememiz gerektiğini söyledi. Yarına kadar haber çıkmayacağını düşünüyor.
They haven't said anything about it.
Bunun hakkında bir şey söylemediler.
You said they can't attack the house!
- Eve saldıramazlar demiştin!
You said it yourself, they're trying to piece together some kind of spell, so if they think
- Hey! Bunu kendin söyledin.
He said they barely knew one another.
Çok tanımıyorum demişti..
They've always said she lives in that creepy old house on the outskirts of town.
Kasabanın sınırındaki o ürkütücü, eski evde yaşadığını söylüyorlardı.
She said she was in Hawaii when they took us.
Bizi aldıkları zaman Hawaii'de olduğunu söyledi.
Someone said they spotted her on Cherry Blossom ; another on Seventh, on the other side of town.
Bazıları Cherry Blossom'da gördüğünü söylüyor bazıları da kasabanın diğer tarafındaki Yedinci Cadde'de.
I said no comment, but... If they're not given a story, they make one up.
Yorum yapmayacağımızı söyledim fakat onlara bir şey anlatmazsak başka bir hikaye daha uydururlar.
they said no 29
they said yes 18
they said you were dead 17
they said that 37
said 374
said that 16
said it 16
said no 16
said what 30
they are 1447
they said yes 18
they said you were dead 17
they said that 37
said 374
said that 16
said it 16
said no 16
said what 30
they are 1447
they are coming 72
they aren't 58
they can't see you 17
they are my friends 21
they have 241
they come 53
they don't 727
they are cute 16
they are beautiful 39
they are everywhere 27
they aren't 58
they can't see you 17
they are my friends 21
they have 241
they come 53
they don't 727
they are cute 16
they are beautiful 39
they are everywhere 27
they are my family 17
they are delicious 17
they do 1025
they can't 247
they are good 26
they did 777
they are here 88
they don't like me 19
they don't work 32
they told me 111
they are delicious 17
they do 1025
they can't 247
they are good 26
they did 777
they are here 88
they don't like me 19
they don't work 32
they told me 111