English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ D ] / Dig in

Dig in translate Turkish

1,798 parallel translation
There's not enough hours in the day to have every kid come in early or stay late so i can dig into their lives.
Bütün çocuklar erkenden kalkıp geç yattığı için özel hayatlarını yeterince deşmek için 24 saat yetmeyecek.
Well, um, everybody dig in.
Herkes başlasın lütfen.
Okay, dig in.
Haydi, saldırın.
Well, dig in!
Yumul bakalım!
My place, it seemed logical that she should dig in there for a day or two.
Benim evim, orada birkaç gün kalmak ona mantıklı geldi.
All right, kids. Dig in.
Tamam çocuklar, haydi başlayın.
I say screw etiquette. Let's dig in.
Derim ki düzeni boş verin hadi dalalım.
Enjoy the meal! Dig in! Oink!
Yemeğin tadını çıkartın!
Dig in there, tear it up.
Güzel, parçala onu.
- Just dig in.
- Dibine bak.
Dig in them pockets and pull out something.
Cebini bir yokla ve bir şeyler çıkart.
Dig in, come on!
Tırman, haydi!
Dig in, son!
Tırman, evlat!
Dig in!
Tırman!
- If we dig in, we could probably hold them off indefinitely.
- Burada kalırsak, onlara karşı koymayı başarabiliriz.
♪ Dig in the dancing queen ♪
Hadi Dans eden Kraliçe.
♪ Dig in the dancing queen ♫
Hadi Dans eden Kraliçe.
We'll dig in here. Keep watch. Mackie, get up on that hillside there somewhere.
Biz burada kalacağız, Mac sen şu yukarı çık.
So we, meaning you, dig in.
O yüzden siper alacağız, yani siz alacaksınız.
- Do you want a dig in the head?
- Kafanıza bir delik açmamı ister misiniz?
You dig in there, you got a mind to.
Oraya yerleşince hissediyorsun da.
Dig in to these.
Bunlara dal.
Now, everybody dig in. Don't be shy.
Herkes yumulsun, utanmayın.
Now that our guest of honor has returned, dig in!
Onur konuğumuz geri döndüğüne göre afiyet olsun.
We dig up dirt in the past, and then go after the present.
Geçmişteki lekelerden yola çıkarak, şimdiki zamanın peşine düşeceğiz.
Dig team, come in.
Kazı ekibi, Cevap ver.
You don't dig down. You go in from the side.
Yukardan kazmazsın, yandan girersin.
They dig up a huge pit in men's heart and then just leave.
Erkeklerin kalbine koca bir delik açarlar, sonra da çekip giderler.
Then next thing you know, I'm making Peter dig a hole in the yard and you're in a pillow case.
Sonra bir bakmışsın Peter'a bahçede bir delik kazdırıyorum Sende tabutun içindesin.
We'll dig a tunnel from the basement of the shop under the Chicken Inn and pop up in the safe deposit vault.
Tüneli dükkânın zemin katından başlatacağız Chicken Inn'in altından geçip kasa dairesine çıkacağız.
We'll dig another hole over there and put in in that.
Şurada bir çukur daha kazıp içine koyacağız.
In case there's something happen, we will dig another hole.
Burada bir şey oldu, başka bir delik açmamız gerekecek.
If them Indians know a white man's buried here they're liable. ... to dig him up and tear out his eyes make him blind in the spirit world.
Eğer o Kızılderililer, beyaz bir adamın mezarının yerini bilirlerse onu çıkarıp, gözlerini oyarak ruhani dünyasında onu kör etmek için kendilerini sorumlu tutarlar.
Now I must just dig the pipe in.
Boruları gömeceğim sadece, o kadar.
Everyone knows in the band world, chicks dig the tuba guy.
Gruplarda herkes bilir ; kızlar tubacıları sever.
We just had sex in a church and we're not even married and now we're gonna dig up a grave.
Evli bile olmamamıza rağmen, bir kilisede seks yaptık şimdi de kalkmış mezar kazıyoruz.
And dig deep trenches in thy beauty's field.
Kapladı mı yüzünü derin çukurlar artık...
And then I dig my fingers in my asshole and put some of my butt stink on your hands.
Ve sonra da parmaklarımı kendi götüme soktum ve kıçımdan çıkan boku senin ellerine sıvadım.
I don't know why women dig guys in prison, but they really do.
Neden bilmiyorum ama kadınlar erkekleri hapiste daha çok seviyor.
I dig you, brother, but I heard the problem ain't just here in Flint.
Anlıyorum da kardeşim, duyduğuma göre sorun sadece Flint'te değilmiş.
Well, he is the man who financed Alex's dig.
Alex'in kazıları için para sayan adam.
Look, I hate to do this to a friend and I know you're already in for more than I asked for but I need you to dig a little deeper.
Bak, senin gibi bir dostuma bunu söylemekten hiç hoşlanmıyor ve zaten bu işe yüklü bir miktar yatırdığını biliyorum ama maddi olarak biraz daha yardımına ihtiyacım var.
Then this all means, buried, dig up, in large volumes?
Ne demiştik ; Gömülü, toprağı kazmak, büyük miktar?
And you have the loveliest light in your eyes, dig?
Ve senin gözlerinde en tatlı ışıltı var, anladın mı?
You sit in the yard with a fucking stick and you dig a fucking hole.
Avluda sikko bir çomakla oturur ve sikko bir delik kazarsınız.
Everywhere, machines dig, bore and rip from the Earth... the pieces of stars buried in its depths since its creation :
Dünyanın her yerinde, makineler toprağın oluşumundan bu yana derinliklerinde oluşumundan bu yana derinliklerinde gizlenen yıldız tanelerini kazarak, delerek, söküp alıyorlar.
In dry season, women from local villages dig them with their bare hands.
Yerel köylü kadınlar kurak mevsimlerde elleriyle kazıyorlar.
In case you haven't noticed, I kind of, Iike, dig you, and I think you have the most eyes ever.
Fark ettin mi bilmiyorum ama senden hoşlanıyorum ve bence gördüğüm en gözler senin gözlerin.
If they need some sympathy, dig down in your soul and find some.
Eğer sempatiye ihtiyaçları varsa, ruhunun derinliklerine in ve biraz bul.
So, Olivia, I know why you asked me here, but I have to tell you, having me dig up dirt on Noah Daniels is one thing.
Evet Olivia, beni neden çağırttığını biliyorum. Ancak sana söyleyeyim... Bu iş Noah Daniels'in kuyusunu kazmaya benzemez.
I'll fax it down to a buddy of mine in Mexico, see what he can dig up.
Meksika'daki bir arkadaşıma fakslayacağım. Bakalım ne bulacak.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]