English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ D ] / Don't worry so much

Don't worry so much translate Turkish

196 parallel translation
Tell them that I'm doing ok so don't worry too much.
Onlara beni merak etmemelerini söyle.
So don't worry too much.
O yüzden çok fazla endişelenme.
Don't worry so much.
Bu kadar endişelenmeyin.
Don't worry so much.
Bu kadar endişelenme.
Don't worry your dad so much.
Babanı bu kadar üzme.
Don't worry about me so much.
Beni hiç merak etme.
Don't worry so much.
Korkma o kadar ya!
Just don't worry so much, all right?
Her şey kendiliğinden düzelecek.
You won't have much to do with them, so don't worry.
Bacaklarımla bir işin yok nasılsa, kafanı yorma.
- Rubbish. Don't worry. I'll scream if I so much as smell anything.
Endişelenme, eğer bir şeyin yoğun kokusunu alırsam çığlık atarım.
Mother, don't worry so much, take good care of yourself
Anne, sen düşünme bunları, iyileşmeye bak!
Don't worry so much.
Endişelenme.
Don't worry so much, please.
Bu kadar endişelenme lütfen.
Don't worry so much.
O kadar üzülme.
Wuji, don't worry so much
Wuji, çok düşünme bunları!
Don't worry about yourself so much.
Kendi haline çok kafa yorma.
Why don't you worry about him so much?
Neden onun için bu kadar endişelenmiyorsun?
Don't worry so much.
Bu kadar tasalanma.
Then don't worry so much about appearances.
Öyleyse dışarıya nasıl görünürüz diye bu kadar endişelenme.
- Don't worry about me so much.
- Sen benim için endişelenme.
Don't worry so much about hurting her feelings.
Duygularını incitmekten o kadar korkma.
Don't worry so much.
O kadar telaşlanma, tamam mı?
I need to go back he's basically gotten sucked back into the life that he left uh little something for the road don't worry I didn't make it when you saw that he was leaving you see how it just it impacts her so much
O bebeği doğurduğumu nasıl hayal bile edemiyorsam, doğurmadığımı da hayal bile edemiyorum. Ryan'ın morali gerçekten çok bozuktu, çünkü doğacak bebeğe bakmak için Chino'ya dönmesi gerekiyordu. Geri dönmem gerek.
Well, why? Oh, don't worry so much.
Oh, çok fazla merak etme.
So don't worry too much.
O yüzden fazla dertlenme.
You don't have to worry so much about gettin'locked out.
Kapıda kalmakla ilgili endişe etmene gerek yok.
Come on, don't worry so much, sweetie.
Hadi, bu kadar fazla endişelenme tatlım.
So don't worry so much. OK?
O kadar endişelenme, tamam mı?
Don't worry so much.
Endişelenme bu kadar.
I don't know why you worry about him so much.
Neden onun hakkında bu kadar endişelendiğini anlamıyorum.
Ah, don't worry so much, Shelly.
Shelly endişelenme.
I just wish you don't worry so much about me. I can't help that I'm your mother.
- Ben senin annenim, sana kıyamam seni merak ediyorum.
You don't have to worry so much, Dinah.
Bu kadar endişelenme Dinah.
Man, don't worry so much.
Hadi, bu kadar endişelenmeyin.
Don't worry so much.
O kadar endişe etme, Nog.
Please, don't worry so much.
Lütfen, çok endişelenmeyin.
Don't worry so much.
Pek endişelenmene gerek yok.
Don't worry so much about it.
Bu konuda çok fazla telaşlanma
But I went to this seIf-improvement seminar to meet women... and I Iearned that people with goals don't worry so much about getting old.
Fakat kadınlarla tanışmak için şu kişisel gelişim seminerine gittim ve hayatta belli hedefleri olan insanların yaşlanmak konusunda bu kadar endişe duymadıklarını öğrendim.
Don't worry so much.
Bu kadar kafana takma.
Don't worry so much about not supposed to.
Yapmaman gerekenleri fazla kafana takma.
Don't worry so much about the "supposed to."
Gereklilikler konusunu bu kadar kafana takmamalısın.
Leo, don't worry so much.
Leo, bu kadar çok endişelenme.
Oh, honey. Don't worry so much about what Eric said.
Eric'in dedikleri hakkında çok fazla endişelenme.
Don't worry so much.
Çok endişelenme.
Don't you worry so much, Lalit.
Üzülme Lalit.
I am proposing that we just enjoy what we have going on and don't worry so much about what to tell other people.
İlişkimizin tadını çıkarmamızı ve başkalarına ne söyleyeceğimizi fazla kafaya takmamamızı öneriyorum.
Daddy, don't worry so much.
Baba, bu kadar üzülme.
Yeah, Daddy, don't worry so much.
Evet baba, bu kadar üzülme.
So you don't worry too much, until tomorrow, I'll give you these pills.
Yarın akşama kadar fazla endişelenmemeniz için size haplar vereceğim.
So don't worry too much
Yani, o kadar endişelenmenize gerek yok.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]