English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ D ] / Done deal

Done deal translate Turkish

871 parallel translation
Done deal.
- Başım üstüne.
It's done deal. You know damn well I left that check in your room, Nick.
Çok iyi biliyorsun ki çeki odana bıraktım, Nick.
and it's a done deal.
anlaşmayı da olmuş bil.
- I thought this was practically a done deal.
- Bunun pratikte gerçekleşmiş bir anlaşma olduğunu düşünüyorum
Consider it a done deal.
Anlaştık say.
So, it's a done deal.
O zaman anlaştık.
It ´ s a done deal.
Anlaştık.
It's a done deal.
Anlaştık.
- It's a done deal.
- Anlaşıldı.
- It's like a done deal, Tom.
- Anlaşma oldu sayılır, Tom.
It's a done deal.
Anlaşma sağlanmıştır.
Done deal.
Anlaştık.
It's a done deal.
Anlaşma tamam.
Yeah, done deal.
Evet, anlaştık.
It's a done deal.
İş tamamdır.
- Yup, it's a done deal.
- Evet. Anlaşma bitmiştir.
Done deal.
Naneli şeker ve şampuan.
Two town meetings a suitcase full of unmarked bills and it's pretty much a done deal.
İki toplantı, bir bavul dolusu işaretsiz banknotla. Ve sonuç, çok iyi bir anlaşma.
This is a done deal.
Bu bitmiş bir iş.
Done deal.
İşi bitmiş.
I mean, a done deal, finito.
Yani işi bitmişti. Finito.
is this a done deal just because you say so?
Sen dedin diye böyle mi olmak zorunda?
Done a good deal of reading, and I've worked on my lace.
Hayli kitap okudum ve dantelim üzerinde çalıştım.
I came in here on a business deal, and I've done all right for you.
Buraya bir iş anlaşmasıyla geldim ve sana iyi kazandırdım.
I'm wondering if a single person, even with a good deal of leisure, could have done all that.
Merak ediyorum, bekâr biri epey boş zamanda bütün bunları yapabilir.
Even now, after twenty-five years of intensive research, we feel there is a great deal still to be done.
Şu anda bile, 25 yıl süren yoğun araştırmalardan sonra, hala yapılacak çok şeyin olduğunu hissediyoruz.
I've done a great deal of research on emotional problems - and love difficulties.
Aşk ve duygusal sorunlar üzerine çok araştırma yaptım.
Oh, how can a man deal with someone who's done what you've done?
İnsan senin yaptığını yapan biriyle nasıl anlaşma yapabilir ki?
There's a great deal of copying to be done.
Yazılacak çok mektup var.
Wait till the deal is done.
Anlaşma bitene dek bekle.
The deal is done.
Anlaşma sona erdi.
They may be a great deal of wrong with what Commodus has done, but this is not the way to oppose him.
Commodus'un yaptıklarına karşı çok iyi bir ceza olabilir bu belki ama... ona karşı çıkmanın yolu bu değil!
Our deal is done, Walker!
Anlaşmamız tamamlandı, Walker!
The Kitay sent for me and we've done a deal.
Kitai yolladı ve bir anlaşma yaptık.
I think he also has done a good deal.
Sonra onunla büyük bir anlaşma yaptım.
I've been told ma tante, that a great deal of work will be done here in the residence.
Ee, ma tante, konutta yenileme yapacağını duydum. Eski konut yenilenecek.
Some others I didn't kill myself, but I had it done... like I can have it done for you, if you don't make a deal with me.
Birkaç tanesini kendim öldürmeyip, başkasına yaptırdım. Benimle anlaşmazsan, seni de yaptırabileceğim gibi.
I've done a lot of thinking about this matter, and a great deal of soul-searching.
Bu konuyu uzun süre düşündüm ve..... derinlemesine düşünmeye çalıştım.
I want you to know, I've done a great deal of work in the narcotics area.
Bilmenizi isterim ki dedektif, bu güne kadar narkotik bölgesinde pek çok işe baktım.
I've done a great deal of growing up, and growing down.
Bir çok kere büyümeyi ve küçülmeyi başardım.
i will deal with thee even as thou hast done! "
Siz yapsanız bile sizinle uğraşacağım! "
We'd done a deal with Hertz, through Amex, which meant we were able to upgrade the category without paying the extra price differential.
American Express aracılığıyla, Hertz ile bir anlaşma yaptık. Böylece fiyat farkı ödemeden bir üst kategoriye yükseltebiliyorduk.
A lot of them never even done a deal, didn't know they could, until your old uncle Bud here showed them how.
Birçokları anlaşmayı tamamlayamadı bile. Yapabileceklerinin farkında değillerdi. Ta ki Bud Amcaları onlara nasıl yapacaklarını gösterene dek.
I should've stayed till the deal was done.
Anlaşma yapılana kadar kalmalıydım.
I want you to snatch those three kids and hold them as insurance... until the deal with Colonel Farouk is done.
Sizi o 3 çocuğu kaçırmanız ve Colonel Farouk anlaşması yapılana... kadar elinizde sigortam olarak tutmanız için istiyorum.
We'll discuss it when the deal's done.
Bunu anlaşma yapılınca konuşuruz.
Deal's done, right?
Anlaşma tamam mı?
Any one of a hundred wires could have done the deal. - One of them had to be a ground.
- İçlerinden biri topraklı olmalıydı.
I hit them, they hit the floor, deal's done.
Ben vurunca, onlara zemin vurdu, antlaşma bitti.
Okay. The deal is done.
Tamam, bu anlaşma tamamlanmıştır.
- Done. Deal.
Anlaştık.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]