English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ E ] / Either good or bad

Either good or bad translate Turkish

70 parallel translation
You can fuck up on paintings, music but cooking is no trifle, it's either good or bad.
Tablolara, müziğe küfredebilirsin ama yemek pişirmek önemsiz değildir, ya iyidir ya kötüdür.
- Well, that could be either good or bad.
- Sahi mi? Bu ne iyi ne de kötü.
It can be either good or bad!
Ya iyidir, ya da kötü.
Anyway, you can freeze into motion your future, and that can be either good or bad.
Neyse, geleceğini bir karede görmüş olursun. Bu iyi de olabilir, kötü de.
Why, then'tis none to you, for there is nothing either good or bad but thinking makes it so.
Sizin için öyle değil o zaman. İyi ya da.. ... kötü diye bir şey yoktur, düşüncedir onu öyle yapan.
The aims of such groups may be either good or bad so far as the public interest is concerned, but their methods are a grave danger to democratic institutions. "
Babama göre, Dünya Fuarı statükoyu korumak için bir fırsattı.
Asia the Invincible, you always want to search for yourself. Actually, what you have done, either good or bad, that's you.
Yenilmez Asya, hep kendini arardın durdun... ama aslında seni sen yapan... senin eylemlerindir ( Karma :
In this exercise the husbands will select either good or bad-tasting food.
Bu egzersizde beyler tatlı veya berbat yiyecekler seçecekler.
Why, then'tis none to you for there is nothing either good or bad but thinking makes it so.
Zaten dünya ne iyidir ne kötü, düşüncenize bağlıdır iyilik kötülük. Bana göre dünya zindan.
The aims of such groups may be either good or bad so far as the public interest is concerned, but their methods are a grave danger to democratic institutions. "
Halkın çıkarları açısından böyle grupların amacı iyi veya kötü olabilir. Ama yöntemleri, demokratik kurumlara karşı ciddi bir tehlike arz ediyor.
You're a very impressive man, but you see everything as either good or bad, just like David.
Çok etkileyici bir adamsın Jack, ama her şeyi iyi ya da kötü olarak görüyorsun, aynı David gibi.
Butthe fear will not last and just as the dreams that politicians once promised turned out to be illusions, so, too, will the nightmares and then our politicians will have to face the fact that they have no visions, either good or bad, to offer us any longer.
Korku sonsuza kadar sürmeyecek aynen politikacıların vaat ettikleri ama aldatmaca olduğu ortaya çıkan rüyalar gibi kâbusların da aldatmaca olduğu ortaya çıkacak ve o zaman politikacılarımız bize sunacakları ne iyi ne de kötü vizyonlarının olmadığı gerçeği ile yüzleşmek zorunda kalacaklar.
Why then,'tis none to you ; for there is nothing either good or bad, but thinking makes it so :
Aslında iyi veya kötü diye birşey yoktur, sadece düşünme şekliniz bunu belirler
Well, then'tis none to you, for there is nothing either good or bad... but thinking makes it so.
O zaman, sizi ilgilendirmez iyi veya kötü hiçbir şeyin olmaması ; ama düşüncenin onu kötü veya iyi yapması dışında.
Well, then'tis none to you, for there is nothing either good or bad... but thinking makes it so.
O zaman, sizi ilgilendirmez, iyi veya kötü hiçbir şeyin olmaması ama düşüncenin onu kötü veya iyi yapması dışında.
Well, then'tis none to you, for there is nothing either good or bad... but thinking makes it so.
O halde, sizin için fark etmiyor. Aslında, iyi ya da kötü diye bir şey yok, düşünceyle var oluyorlar sadece.
Well, then'tis none to you, for there is nothing either good or bad... but thinking makes it so.
O halde, sizin için fark etmiyor çünkü iyi ya da kötü diye bir şey yok, düşünceyle var oluyorlar sadece.
And there is nothing either good or bad but thinking makes it so.
İyi ya da kötü diye bir şey yoktur, buna düşüncelerimiz yol açar.
Why, then,'tis none to you, for there is nothing either good or bad, but thinking makes it so.
Size göre hava hoş öyleyse. Zaten dünya ne iyidir ne kötü, düşüncenize bağlıdır iyilik kötülük.
He's an ordinary brute with no reputation yet, either good or bad.
Henüz iyi ya da kötü bir namı olmayan sıradan bir zorba.
Everything humans do, either good or bad, will eventually turn to dust.
bir gün hepsi toza dönecek.
Either you're a bad liar or he's a man of good sense.
Ya çok kötü bir yalancısın ya da adamın hisleri oldukça kuvvetli.
- Never. - When a man sweats in the morning it's either because he's had a very good night, or a very bad night.
- Sabahleyin buraya gelen bir erkek..... ya çok güzel bir gece geçirmiştir ya da çok kötü.
That sound, good or bad, it's either a warning or a directional device.
Her nasıl bir şeyse, bu ses ya bir uyarı ya da yön gösteriyor.
Now, Avik, you can either be a good boy and be up here, or a bad boy and join the groaning sad sinners in hell.
Şimdi, Avik, ya iyi bir çocuk olur buraya gidersin, ya da kötü çocuk olur ve cehennemde inleyen üzgün günahkarların yanına gidersin.
OK, now, either I was really good, Jack, or you were really bad.
OK, şimdi, ya ben çok iyiydim, Jack ya da sen çok kötüydün.
For good or bad, it can happen either way today.
İyi ya da kötü yönde, bugün her ikisi de olabilir.
Our concierge who knows her stuff keeps saying : "You Jews are either all good or all bad, no middle ground"
Bizim odacı devamlı, Yahudiler ya iyidir ya kötü, ortası yoktur diyip duruyor.
Either they are good choices or bad choices.
Ya iyi seçimlerdir, ya da kötü.
Either my dad donated a wing to the Hooksett library or these people have no idea what's good and what's bad.
Ya babam Hooksett kütüphanesine yeni bir kanat bağışladı ya da bu insanlar iyiyle kötü arasındaki farkı bilmiyor.
- It's either bad meat or good cheese.
- Kötü bir et veya güzel bir peynir.
If we need privacy it's either very good or very bad.
sebebi çok iyi veya çok kötü bir şey oluyor.
With the brain, it's either all good or all bad.
Kafa konusu çok karmaşıktır.
There is no good or bad. People are either charming or tedious.
İnsanlar etkileyici olmaya çalışırken, saçmalayabiliyor.
You either have very good aim, or very bad aim, Mr...
Çok iyi nişan alıyorsunuz çok kötü, Bay...
Either something very good happened or something very bad.
Ya çok iyi ya da çok kötü geçmiş.
Around here, you're either a good guy... or a bad guy.
Bu arada ya iyi adamsındır, ya da kötü adamsındır.
Either this will end up being really bad or really good.
Bunun sonu iyi yada kötü olmakla biter.
This is either really good or really bad.
Bu, ya çok iyi, ya da çok kötü bir durum.
He's either a very good dad or a very bad dad.
Ya çok iyi ya da çok kötü bir baba.
Humans can be divided into good human and bad human ; either they belong to one group or the other.
İnsanlar ya iyidir ya da şeytan, herkes bu iki kategoriye ayrılmıştır.
That we always want people to be either all good or all bad?
Sanki biz insanların ya iyi ya da kötü olmasını isteriz.
Bess, I don't think we're ever gonna figure out what's good or bad for Oliver if, whenever either of you get upset, you end the session.
Bess, ikinizden biri sinirlenip de seansı bitirdiği sürece Oliver için neyin iyi neyin kötü olduğunu bence öğrenemeyeceğiz.
Or 25 That's not bad either 25 also good, George
- Veya 25. Bu da o kadar kötü değil. - 25 de iyidir George.
Been breathing heavy, and so, of course it can either mean it was a very bad dream or a very good one.
Çok derin nefes alıyordun ama elbette belki iyi belki de kötü bir rüya görmüş olabilirsin.
That the movie's either gonna be really good or really bad.
Filmin ya çok iyi olacağını ya da çok kötü olacağını.
I don't know if this is good news or bad news for me either.
Bunun benim için iyi mi, kötü mü olduğunu ben de bilmiyorum.
Sorry. Nothing is either as bad or as good as we think it is at the time.
Hiçbir şey aynı anda hem iyi hem de kötü olamaz.
Either serving me is a good idea or it's a bad idea.
Bana servis yapmak ya iyi ya da kötü bir fikirdir.
Well, I have either good news or bad news, depending on where you stand.
Sizlere bir iyi bir de kötü haberim var hangisini istediğinize bağlı.
That kind of sufferation and struggle... can make you either go bad or good.
Bu kadar acı çekersen ya iyi olursun ya da kötü.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]