English phrases | Russian phrases | Turkish phrases
Translate.vc / English → Turkish / [ E ] / Electro

Electro translate Turkish

363 parallel translation
It's an electro
- Elektro--elektro--
It's electro-magnetized, oxygenated, de-chromated white.
Elektro-magnetize, oksijene, de-krome edilmiş beyaz boyadır.
We hope this electro-dynamometer will enable us to complete our examination of the oral passages.
Umuyoruz ki, bu elektro-dinamometre, hava kanalları araştırmamızı tamamlamamıza... olanak sağlar.
A super-ionised electro-kinetic pre-oscillator.
Süper-iyonize bir elektrokinetik pre-osilatör.
In electro-kinetic theory, space expands to accommodate the time necessary
Nasıl olur? Elektrokinetik teorisinde, boyutlarını kapsaması için uzay gerekli zamana uyum sağlayacak kadar genişler.
The electro - fragmentizer.
Elektro-parçalayıcıya götürün.
- You need an electro-pass.
- Elektro-geçiş aletine ihtiyacın var.
An electro-pass!
Bir elektro-geçiş aleti!
Here - the electro pass.
İşte - geçiş biletin bu.
Petrol dollars, electro-dollars, multi-dollars.
Petrol dolarları, elektro dolar, çoklu dolar.
Either I complete the electro-conditioning of your brain or you must accept the inevitable.
Ya beyninin elektro koşullanmasını tamamlarım ya da sen kaçınılmazı kabul edersin.
Super electro-magnetic weapons, far more destructive than atomic weapons, caused half the world to be wiped out in an instant.
Atomik silahlardan çok daha yıkıcı olan süper-manyetik silahlar dünyanın yarısının, bir anda imhasına neden oldu.
- Electro-magnetic pulse.
- Elektro-manyetik alan.
But I followed those dreams and that passion, and they took me to Doncaster... ( electro music )
Ama o hayallerin peşinden koşunca beni Doncaster'a sürüklediler...
- Music. - ( electro music )
- Müzik.
- Weaker... electro-pulse fading.
Teşhisin nedir, Rachete?
My electro-scanner says that big Decepti-geek took Spike and Sparkplug this way!
Elektro tarayıcım diyor ki,... çam yarması Decepticon Spike ve Sparkplug'ı buraya getirmiş.
We're going against Electro Rock tonight.
Electro Rock ile bu gece kapışacağız.
Electro... what?
Electro... ne?
Electro Rock.
Electro Rock.
Electro... mo...
Elektromiyografik...
Electro... electromyography...
Miyosilik dilatör. Elektromiyografik...
Prepare her for electro-shock therapy.
Onun için elektrikli şok tedavisi hazırlayın.
They are the dead, brought to a simulated life by our electro-guns.
onlar ölü ve cihazlarımız sayesinde hayata döndüler.
Get him ready for an electro-shock
Onu elektroşok için hazırlayın.
Data travelers, electro wizards, techno anarchists.
Bilgi gezginleri, elektro büyücüler, tekno sanatçılar.
Computer, access primitive power grid and affect electro-transport to co-ordinates outside Creed's Virginia headquarters.
Bilgisayar, Creed'in Virginia'daki merkezine gitmemiz için koordinatları gir ve güç ver.
The Russians use electro-encephalographic techniques to control behaviour.
Ruslar, davranışları kontrol etmek için electro-encephalographic teknikleri kullandılar.
It's called electro-shock therapy!
adı da "Elektroşok Terapisi".
I've been able to introduce an electro - chemical exciter to the virus'DNA and the damn stuff's begun replicating.
Virüs DNA'sına elektro-kimyasal tepkime yaratan bir uyarıcı aşıladım ve lanet şey birden çoğalmaya başladı.
If I'm right, the inaprovaline drug that I gave him should provide additional resistance against the excess electro-stimulation. Seventy! ( Buzzing )
Eğer yanılmıyorsam ona verdiğim inaprovaline ilacının aşırı elektrik uyarımına karşı ek direnç sağlaması lazım. 70.
Electro-plasma leaks reported on Deck 14.
Güverte-14'ten elektro-plazma sızıntısı rapor edildi.
You are being tracked by Electro Guard. "
Electro Guard tarafından takip ediliyorsunuz. "
What the hell is Electro Guard?
Electro Guard da nedir?
And here we have an electro-physiology being performed by a senior cardiologist, Dr Holloway, who will insert a micro probe into the patient's artery, then search out the part causing the fibrillation.
Burada da kıdemli kardiyologlarımızdan Dr. Holloway'in gerçekleştirdiği elektro-fizyoloji'yi görüyorsunuz. Şu anda hastanın damarına bir cerrahi mikro prob yerleştirecek,... daha sonra da fibrilasyona neyin neden olduğunu arayacak.
In other words, they undergo an electro-magic dissociation.
Başka bir ifadeyle, elektromanyetik ayırıma uğrarlar.
That would be the electro fort 2000.
Böylece hemen kapınıza devriye polislerini gönderebiliriz. Anlıyorum. Sadece bir sorum var.
The electro-whip is set to give an increasing level of pain each time it is used.
Elektro-kırbaç her vuruşta daha fazla acı vermeye programlandı.
What's electro turbulence?
Elektro türbülans nedir?
What about the electro...?
Peki ya şu elektro...?
ElectroVac Duchess or the Princess model. Your dad and I talked about it at great length.
Electro Vac Duchess, Prenses Modeli, ve babanla onun hakkında uzun bir konuşma yapmıştık.
So, it was electro chemical or whatever, right?
Evet, elektrokimyasal ya da öyle bir şeydi değil mi?
We think that their main power conduits were overloaded by a massive electro-mechanical discharge.
Ağır bir elektro-mekanik boşalma tarafından ana güç kanallarının aşırı yüklenmiş olacağını düşünüyoruz.
Tremendous EMP output.
Büyük miktarda EMP algılıyoruz. ( EMP-Electro Magnetik Pulse )
The electro - optic modulator is damaged.
Elektronik optik hasar görmüş.
Electro - optic implant is aligned.
Elektro-optik implant, sırasında.
Straight up, black hat, tied to the train tracks, "my electro-ray will destroy Metropolis" bad.
Besbelli siyah şapkalı. "Seni raylara bağladım. Yakında elektro ışınım Metropolis'i yok edecek" tarzı bir kötü.
In 1831, in England, Michael Faraday had discovered the principal of electro-magnetic induction, which made it possible to generate electricity.
1831 yılında, İngiltere'de Michael Faraday, elektrik üretimini mümkün kılacak olan elektromanyetik indüksiyon prensibini keşfetmişti.
In 1888 the German physicist Heinrich Hertz had demonstrated that currents of high frequency emit electro-magnetic waves, or radio waves, into space.
1888'de Alman fizikçi Heinrich Hertz yüksek frekanslı akımların uzaya, elektromanyetik dalgalar ya da radyo dalgaları yaydığını ispatladı.
They didn't give him enough warning about that electro - magnetical wave.
Şu elektro-manyetik dalgalarla ilgili yeterince uyarı vermediler.
It was an electro - magnetic... whoa... son, you must abort!
Bir elektromanyetik... dalga... oğlum, iptal etmelisin!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]