End it translate Turkish
19,217 parallel translation
You can end it.
Bunu sonlandırabilirsin.
Just end it.
Sadece bitir..
It's time to end it for real.
Gerçekten sona erdirme zamanı.
Perhaps with this you will give Him cause to end it.
Belki bununla bitirmeye karar verir.
In the end it made me swear off ever having kids.
Sonunda bana çocuk sahibi olmamaya yemin ettirdiler.
That's why I had to end it... with you.
Bu yüzden seninle ilişkimi bitirmek zorundaydım.
Told a woman with a history of depression had used a frat party as a means to end it all.
Eskiden depresyon geçirmiş bir kadının her şeye bir son vermek için gittiği bir parti diye denmişti.
I suppose it could end up on a collision course with Earth and destroy life as we know it.
Dünya'yla çarpışma rotasında olup bildiğimiz hayatı yerle yeksan edebilir.
- James... my stockholders are expecting to hear certain numbers on my earnings report at the end of the quarter, and I can't deliver it without your cash investment.
- James... Hisse sahiplerim bu çeyreğin sonunda kazanç raporumda belirli bir rakamı görmek istiyorlar ve senin yatırımın olmadan da bunu yapamam.
Yeah, it's a dead end.
- Evet, bir şey çıkmadı.
It was the end of last year.
Geçen yılın sonuydu.
You know, it's not over yet, and that just like a sentence... like when you're writing or typing a sentence, a semicolon means, like, that's not the end.
Henüz bitmedi. Cümle kurarken olduğu gibi. Noktalı virgül koyunca o cümlenin bitmediği anlaşılır.
I did think, of course, it came to an end, because he served time, which I'm sure you know.
Düşünmüştüm tabii. Sona ermişti. Çünkü cezasını çekti, bunu biliyorsunuzdur.
It didn't end well.
İyi bitmemiş.
Well, at the end of this case, I hope it stops there.
Umarım davanın sonunda buna bir son vereceğiz.
The great thing about the law is at the end of the day... it doesn't really matter what we say or think.
Hukukun en güzel yanı, günün sonunda söylediklerimiz ya da düşündüklerimizin bir önemi yok.
And in the end, it... it killed me, so...
Ve rüyamın sonunda... Beni öldürüyormuş yani...
It could end the war. You'd be our hero.
Savaşı bitirebilir, kahramanımız olabilirsin.
Dunk the nail and one end of the tube in it.
Çiviyi ve borunun bir ucunu tekilaya batırın.
You turning snitch on me does not end well for you, but I'll tell you how you can make it up to me.
Beni ele vermen senin için iyi sonuçlanmaz. Ama bunu nasıl affettirebileceğini sana söyleyebilirim.
Simple shit to me... the end of the day, it's still drugs, man.
Bana göre tek düze. El ayak çekilince, uyuşturucu yine uyuşturucu olacak.
I'm looking into the burner cell you gave me, and hopefully, for all our sakes, it leads to something that can end this whole damn thing, and I never have to see you again.
Bana verdiğin kullan-at telefona bakıyorum umuyorum ki, hepimizin selameti için her şeye noktayı koyacak bir şeye götürür o telefon bizi ve seni tekrar görmek zorunda kalmam.
Envigado, Olvidos, Los Rastrados... but it was a dead end.
Envigado, Olvidos, Los Rastrados... ama hiçbir sonuç alamadık.
Why are you assuming it would end?
Niye bu ilişkinin biteceğini düşünüyorsun?
So without more to go on, it looks like a dead end.
Daha fazla bir şey olmadığı için görünüşe göre bir şey çıkmayacak.
It doesn't have to end like this.
Bu şekilde bitmesi gerekmiyor.
It's a stunning and horrifically tragic end to a once-great Power who devoted his life to the preservation of law and order.
Bu bir zamanlar kendini adalete adamış olan eski bir Power için trajik bir son.
The failure of our boys out in the American southwest doing their best to create a weapon that could end this war tomorrow and make Germany and Japan surrender like that, if not for the fact that they can't figure it out.
Amerika'nın güneybatısındaki adamlarımızın savaşı yarın bitirebilecek ve Almanya ile Japonya'yı şıp diye teslim olmaya zorlayacak silahı yapma çabaları, tüm denemelere rağmen başarısız oldu.
- On the contrary, it's entirely fair, given it'll end up costing you tens of thousands.
- Tam tersine, size sonrasında on binlerce paunda mal olacağından oldukça makul bir fiyat.
If it'll end these murders I'll talk to the fuckin'Lake Walkers.
Eğer bu cinayetleri bitirecekse kahrolası Lake Walkerlar ile konuşurum.
You know, I was afraid that I was... it wasn't gonna end.
Korkmuştum. Sona ermeyeceğinden korkmuştum.
When they do, it's the end of the world.
Ulaştığı zaman, dünyanın sonu gelecek. Her şey patlayacak.
If it doesn't end now...
Şimdi bitmezse de...
In the end, it's God who writes every wrong.
Tanrı bu hatayı da günah yazar.
You really think it's all gonna end like that?
Sence her şey öyle mi bitecek?
It's like when you get in your car, you know, and you start driving and you just let your mind wander, and then you end up on La Brea, and you don't even know how you got there.
Arabana binersin sürmeye başlarsın ve kafan boşalmaya başlar ve sonra da La Brea ile sona gelirsin ve oraya nasıI geldiğini hiç anlamazsın bile.
What is it with you Mandalorians, never knowing how to solve anything except through the end of a blaster?
Mandalorianlar sizin derdiniz nedir her şeyi patlatarak çözmekten başka bir şey düşünmez misiniz?
Well, here's the bad news, Rau's fighter is at the far end of the field, and I wasn't able to set the charges on it before they captured me.
- İşte sana kötü haber Rau'un fighterları bu alanın sonunda ve onlara patlayıcıları yerleştiremeden beni yakaladılar.
It does say, "End of the world party."
'Dünyanın sonu partisi'yazıyor burada.
Now that they know we have her, this isn't the end of it.
Kızın bizimle olduğunu öğrendilerse işimiz daha bitmedi demektir.
See, on this journey of life, it's best to stay focused on the road ahead,'cause if you spend too much time looking down, you might just end up with a crick in your neck.
Bu hayat yolculuğunda önündeki yola odaklanman en iyisidir. Çünkü aşağıya bakarak çok zaman geçirirsen boynun kasılıp kalabilir.
I knew there'd never be and end to it unless I... unless I put'em all away, and I did.
Sona ermeyeceğini bildiğimden Ta ki herkes yakalanana kadar şakıdım.
Come on. It's not the end of the world.
Hadi ama bu dünyanın sonu değil.
Okay, so how did it end?
Tamam, sonu nasıl bitti?
It's a good thing that she did the right thing in the end.
Sonunda doğru şeyi yapması güzel.
Yeah, it's totally normal for a grown man to cry at the end of a movie...
Yetişkin bir erkeğin Joy filminin sonunda ağlaması gayet normal.
But it doesn't mean it has to end this way.
Ancak bu şekilde bitmesi gerektiği anlamına gelmez.
And I think it wants to end with you.
Sanırım seninle de bitmek istiyor.
It means the end of those damn alimony payments, so I'm gonna make sure Dede goes through with it.
Nafakaların sonu geldi demek çünkü. Dede'nin evlenmekten caymaması için her şeyi yapacağım.
- Yeah, your stupid valet is taking all the spots in front of our bar, and it's time for it to come to an end.
- Aptal valeniz barımızın önündeki tüm alanı işgal ediyor, ve buna bir son vermenin zamanı geldi.
But if I asked out, ugh... the other cops would never let me hear the end of it.
Ama çıkma teklif edersem diğer polisleri susturabilene aşk olsun.
it's fine 7136
it is 11007
it's not fair 795
it's friday 105
it's done 1271
item 93
it's been so long 173
it's over 4654
it's cold 680
it's ok 4874
it is 11007
it's not fair 795
it's friday 105
it's done 1271
item 93
it's been so long 173
it's over 4654
it's cold 680
it's ok 4874
it's okay 22028
it is good 116
it's warm 139
itchy 49
itis 22
it's me 10254
italy 247
italian 217
it was 5878
it's not 5855
it is good 116
it's warm 139
itchy 49
itis 22
it's me 10254
italy 247
italian 217
it was 5878
it's not 5855
itch 25
it's all right 8832
it's about damn time 34
items 25
itself 24
it's a boy 347
it's cool 1584
it's me again 322
it's only fair 72
it's a girl 287
it's all right 8832
it's about damn time 34
items 25
itself 24
it's a boy 347
it's cool 1584
it's me again 322
it's only fair 72
it's a girl 287