Everything else translate Turkish
4,284 parallel translation
- Everything else tastes like cough syrup.
- Her şeyin tadı öksürük şurubu gibi.
But when we were there, instead of cars, cicada noises drowned out everything else.
Oraya gittiğimizde araba sesi yoktu da cırcır böceği sesleri her şeyi bastırıyordu.
- Less talking, more everything else.
- Less talking, more everything else.
It was like I s looking at the world through a tunnel... and everything else was black.
Sanki dünyaya bir tünelin ucundan bakıyormuş gibi... diğer herşey kapkaranlıktı.
Where we've done pretty much everything else?
Burada hemen hemen her şeyi yaptık.
So, no to the date, but I thought everything else went really well.
Yani randevu teklifine hayır diyorsun ama... -... diğer konuştuklarımız yolunda gitti bence.
As for everything else, we have to let justice take its course.
Diğer her şeye gelince, adaleti oluruna bırakalım.
But you think you can, just like with everything else.
Yapabildiğinizi sanıyorsunuz, tıpkı diğer her şey gibi.
Everything else?
Diğer her şey mi?
They're going to seize him along with everything else.
Her şeye olduğu gibi ona da el koyacakla.
Something so overwhelming, so powerful, it eclipses everything else in your mind.
Şöyle çok boğucu, çok güçlü bir şey. Zihnindeki her şeyi gölgede bıraksın.
Confirm everything else.
Diğer her şeyi onayla o zaman.
Who do you think runs everything else?
Peki ya diğerlerini kimin yönettiğini sanıyorsun?
That would definitely make everything else look big.
- Bu kesinlikle her şeyi biraz daha büyük yapar.
Like everything else with this guy.
Bu adamla ilgili herşeyde olduğu gibi.
You have to be able to turn the lights on and off when you want to. like everything else these days, it's, uh... it's essentially... an app. Well, it's...
İstediğin zaman ışıkları kapatıp açman gerek.
Well... once you can answer that truthfully to yourself, everything else will become much clearer.
Pekala. Kendine bu sorunun cevabını dürüstçe verdiğin zaman, geri kalan her şey daha açık gözükecek.
But everything else is okay?
Onun dışında her şey yolunda mı?
I'm gonna get you whatever you want from the vending machine, as long as it's pretzels, because they're out of everything else.
Tabii pretzel olduğu sürece çünkü diğer her şey bitmiş.
Even if it means sacrificing everything else!
Diğer her şeyi feda etmek pahasına olsa bile!
Everything else requires a few more details.
Diğer her şey biraz detay gerektirir.
And the water and the electricity and pretty much everything else.
Su da elektrik de ve hemen hemen diğer her şey de.
I'll take care of everything else.
Diğer her şeyi ben hallederim.
You're whipped by a girl who hates gluten - but likes everything else that sucks. - What?
Gluten sevmeyen ama iğrenç olan diğer her şeyi seven bir kıza bağlandın.
My head was reeling enough with all the Vincent stuff, and now with everything else, I don't know what to believe.
Vincent ile ilgili konulara yeterince kafa yordum ve şimdi o kadar şeyden sonra neye inanacağımı bilmiyorum.
Hewson, AP, everything else can go hang.
Hewson, AP hepsi cehenneme gidebilir.
Everything else is classified.
Kalan her şey gizli.
I want to see everything else that Peter Dunn has written for the Whitechapel Times.
Peter Dunn'ın Whitechapel Gazetesi'nde yazdığı her şeyi görmek istiyorum.
The cold is between me and everything else.
Sanki soğukluk benimle diğer her şey arasında gibi.
If she got fed up with me, everything else, ran off to the Bahamas or something, good for her, she deserves it.
O bana, her şey bıkmış var ise, onun için iyi, Bahamalar veya bir şey kaçtı, o bunu hak ediyor.
Everything else in Williamsburg is taken.
Williamsburg'da diğer her şey alınmış.
All right, so, there's still some hope for true love, but everything else, you can kiss good-bye.
Pekâlâ, gerçek aşk için hâlâ umudun olabilir ama diğer her şeye elveda edebilirsin.
Because if that happens, I promise you, son, it's gonna destroy you and everything else you love.
Çünkü eğer böyle olursa, inan bana evlat seni mahvedecek. Sevdiğin her şeyi de.
It's a prettier face. But everything else look familiar.
Daha güzel bir yüz ama geri kalan her şey aynı.
Everything else is just a process.
Yani başka bir deyişle her şey bir süreç.
Okay, okay. If it's like everything else we've been doing, we need to solve a clue to open it. Okay.
Tamam tamam!
You understand so much about the process, about yourself, and everything else.
Süreci iyi anladın, kendini ve başka her şeyi.
As long as you are able to rebuild it I will see to everything else.
Eğer başaracağına inanıyorsan başarman için bütün desteği veririm.
$ 40,000 for the inventory, the website, and everything else in the store, but I keep the name Rent-a-Swag.
Envanter, websitesi ve dükkandaki her şey için 40,000 dolar.
Why not? We put maple syrup on everything else.
Biz her şeye akçaağaç pekmezi katarız.
When I was at the top of that lighthouse, despite everything else...
O fenerin tepesindeyken her şeyi bir kenara bırakırsak...
And everything else in sight.
Ve görünürde olan her şeyi.
This is about everything else she said with the apology.
Önemli olan özür ile birlikte söylediği diğer şeyler.
And I cannot be a latent bisexual with everything else already on my plate.
Ve tüm rezil hayatıma bir de biseksüelliği ekleyemem.
Everything else is fleeting, and must be enjoyed as such.
Her şey akıp gidiyor. Bu yüzden her şeyin keyfini çıkarmalı.
Preservatives up the wazoo and artificial pretty much everything else.
Aşırı miktarda koruyucu. Ve hemen hemen yapay olan her şeyi içeriyor.
But what's even sexier than that is a guy that puts the people that he cares about above everything else, no matter what.
Ama bundan da daha seksi olan sevdiklerini ne olursa olsun herşeyin üstünde tutan adamdır.
Someone who plans everything out, who thinks he's smarter than everyone else.
Her şeyi kendi planlayan, herkesten daha zeki olduğunu düşünen bir adam lazım.
Right. But as this hypothesis goes, they can't get any wider or else women would be even worse at walking and running than we already are, and everything would fall to pieces.
Bu hipoteze göre leğen kemiği daha fazla genişleyemez aksi takdirde kadınlar yürüme ve koşmada şu andakinden daha kötü durumda olur ve her şey altüst olurdu.
I'm done... with everything, everyone else.
Mahvoldum... Her şey, herkesle.
- Meanwhile, I'm looking around his office at all these fancy computers and whatever else he's got in there and... you know, I just demanded that he sell everything and just give us back at least some of the money.
- Bu arada, Ofisde etrafıma bakıyorum, bu süslü bilgisayarlar ve orada başka ne varsa ve... bilirsin, herşeyi satmak istediğinde sormak istedim sadece, ve sadece paranın bir kısmını geri vermeyi.
else 102
elsewhere 63
everything is fine 327
everybody 7095
everyone 6978
everything 4202
every 358
everywhere 595
everyday 85
everything will be fine 299
elsewhere 63
everything is fine 327
everybody 7095
everyone 6978
everything 4202
every 358
everywhere 595
everyday 85
everything will be fine 299
everything is awesome 16
everything's gonna be okay 291
everything is good 35
everything will be alright 53
everything is possible 23
every day 1374
everything okay 1482
everything is perfect 26
everything is wrong 17
everybody lies 40
everything's gonna be okay 291
everything is good 35
everything will be alright 53
everything is possible 23
every day 1374
everything okay 1482
everything is perfect 26
everything is wrong 17
everybody lies 40