Everything that's happened translate Turkish
842 parallel translation
Yes, and it'll serve you right if she tells her mother everything that's happened.
Olanları annesine anlatırsa senin için hiç hayırlı olmaz.
Everything that's happened has been part of a plan.
Bütün olanlar bir planın parçaları.
Well, you see that everything's all right nothing has happened, that I'm the same as I ever was?
Gördüğün gibi her şey iyi hiçbir şey olmadı, ben de eskisi gibiyim değil mi?
"Everything that has happened beyond my control."
"Her şey kontrolüm dışında gelişti."
You've got to forget everything that's happened here.
Burada olan her şeyi unutmak zorundasın.
No matter what you do now, you're still part of everything that's happened.
Artık ne yaptığın önemli değil, Sen hala olup biten her şeyin bir parçasısın.
Everything's happened that can happen.
Olabilecek ne varsa oldu zaten.
And I tried to remember everything that had happened in these six months
Ben ise o altı ay boyunca yaşanan her şeyi hatırlama çalışıyordum.
In spite of everything that's happened and everything that's going to happen...
Olan her şeye ve olacak her şeye rağmen...
Madam, I'm sorry for everything that's happened.
Bayan, olanlar için özür dilerim.
After everything that's happened... you wouldn't feel right here in Turin.
Bütün bu olanlardan sonra... Torino'da kafan rahat olmaz.
She's behind everything that happened.
Başıma gelen her şeyin arkasında o vardı.
That's everything that happened.
Olanların hepsi bu kadar.
Now, now, in spite of everything that's happened, I see no real reason why you shouldn't go through with the wedding.
Şimdi, olan bunca şeye rağmen nikahın kıyılmasına engel olacak gerçek bir sebep görmüyorum.
We could wipe out everything that's happened to us since.
O günden bu yana başımıza gelen her şeyi silip atarız.
And tell us everything that's happened to you.
Başından geçen her şeyi anlat bize.
Let's forget everything that happened and start the New Year off right.
Tüm olanları unutalım ve yeni yılda beyaz bir sayfa açalım.
Everything that's happened here lately is because you brought me back with you, even the danger we're in from the pirates.
Herşey beni buraya getirmeniz ile oldu... Korsan tehlikeside benim yüzümden.
Forget everything that happened at the senator's house, do you understand?
Senatörün evinde olanları unut, anladın mı?
Everything that's happened to my daughter and me today only happened for one reason : Because you were too stupid to look where you were going, and wrecked our car!
Bugün başımıza her şey geldi bunun tek nedeni de senin o berbat yere ilk önce gitmek istemen.
L got a lot of confidence from everything that's happened.
Olanlardan sonra kendime güveniyorum.
Aren't you worried about everything that's happened?
Bütün bu olanlar hakkında endişeli değilmisin?
Best thing we can do is to go over everything that's happened to us since we landed in Millennius.
Yapabileceğimizin en iyisi Millenius'a indiğimizden beri olan şeylerin tek tek üzerinden geçmek.
I'm reporting everything that's happened here.
burada olan her şeyi rapor edeceğim.
I will have time to reconsider everything that's happened to me.
Böylece başıma gelenleri değerlendirmek için zamanım olacak.
I know this is the worst thing that ever happened to you, but now everything's gonna be roses.
Bunun başına gelen en kötü şey olduğunu biliyorum ama artık her şey güzel olacak.
And I've sketched everything that happened... in an album. It's on the table
O olayın her ayrıntısını ressimleyip....... bir albüm yaptım. masada duruyor!
I don't know why. Well, you have to be terribly upset by everything that's happened.
Olan bitene fazlasıyla üzüldüğünüzden eminim.
Mr. Berozski's saying that everything that happened to Mr. Dudek wasn't an accident.
Bay Berozski diyor ki, Dudek'e olanlar bir kaza değil.
Everything that's happened to me.
Benimle ilgili yazılan her şey.
Everything that's happened from the time we decided to come here.
Buraya gelmeye karar verdiğimizden beri her şey.
Right, Molly, go to Liam, then go to Meltham House and tell Captain Clark everything that's happened.
Merak etme Molly. Şimdi sen Liam'a git ve sonra Meltham House'a gidip Yüzbaşı Clark'a olanları anlat.
Everything that's happened. What it did to the guys and how.
Olan biten herşeyi..... herkesi nasıl öldürdüğünü.
After everything that's happened with us, you had to give the kid the name Jimmy.
Aramızda yaşanan onca şeyden sonra çocuğa Jimmy adını vermek zorundaydın zaten.
Something like that? After everything that's Happened.
Tüm bu olanlardan sonra... açıkça yüzleşmek gerektiğini... düşünüyorum.
We'll remember every detail, everything that's happened since we met okay?
Bütün yaşadıklarımızı, her şeyi, her ayrıntıyı hatırlayacağız tamam mı?
Everything that's happened was designed to get me into the attic.
Olan biten herşey beni tavanarasına çekmek için tasarlanmıştı sanki.
I want to know absolutely everything that's happened up till now.
Şu ana kadar olan her şeyi öğrenmek istiyorum.
I want to know absolutely everything that's happened up till now.
Şu ana kadar olanları öğrenmek istiyorum.
I want to apologize for everything that's happened.
Olan her şey için özür dilemek istiyorum.
After everything that's happened... I don't know what the hell to believe.
Tüm bu olanlardan sonra... neye inanacağımı bilemiyorum.
It's going to be really hard waiting 30 years before I can talk to you about everything that's happened in the past few days.
Seninle geçmiş yıllar hakkında konuşabilmem için 30 yıl daha beklemek düşüncesi çok ağır.
And we have the complete picture, of everything that happened.
Böylece olan biten her şeyin bütün bir resmine ulaşmış oluruz.
I... hold you responsible... for everything that's happened, Tim.
Bütün bu olanlardan seni sorumlu tutuyorum Tim.
Yeah. But after everything that's happened in the last few days I think I feel differently about a few things.
Ama son bir kaç gündür olup biten onca şeyden sonra, sanırım bazı şeyler hakkındaki hislerim değişti.
That's the way everything has ever happened in history.
Yani herkes her şeyden suçludur?
- How can I possibly let you take that exam after everything that's happened?
Charles, tüm bu olanlardan sonra sınava girmene nasıl izin verebilirim?
Everything that happened to her, every event from this point on you must duplicate exactly.
Onun başına gelen her şeyi, her olayı bu noktadan itibaren aynen yapmalısın.
In spite of everything that's happened, I still sense that you care for me.
Tüm olanlara rağmen, beni hala önemsediğini hissediyorum.
" Everything that happened at St. Joe's helped me a lot... and as a result I got a degree.'"
"ve bunun sonucunda bir lisans diploması aldım"... diyeceksin.
With everything that's happened, I er, I just... I need to get away for a little bit.
Olanlardan sonra bir süreliğine buradan uzaklaşmak istedim.
happened 142
everything is fine 327
everybody 7095
everyone 6978
everything 4202
every 358
everywhere 595
everyday 85
everything will be fine 299
everything is awesome 16
everything is fine 327
everybody 7095
everyone 6978
everything 4202
every 358
everywhere 595
everyday 85
everything will be fine 299
everything is awesome 16
everything's gonna be okay 291
everything will be alright 53
everything is good 35
everything is possible 23
every day 1374
everything okay 1482
everything is perfect 26
everything is wrong 17
everywhere you go 35
everything is ok 38
everything will be alright 53
everything is good 35
everything is possible 23
every day 1374
everything okay 1482
everything is perfect 26
everything is wrong 17
everywhere you go 35
everything is ok 38